Türk sinema tarihinde “Geçiş Çağı” denilen 1940 ile 1950 yılları arasının en önemli temsilcilerinden yapımcı ve yönetmen Faruk Kenç, vefatının 21. yılında anılıyor.
Kenç, 31 Ocak 1910’da Libya Bingazi’de dünyaya geldi. Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın yeğeni, Selanik Merkez Kumandanı Ömer Nazım Bey’in oğlu olan Kenç, ilk eğitimini Galatasaray İlkokulu’nda aldıktan sonra İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun oldu.
Lise eğitiminin ardından üvey ablasının eşi yapımcı Halil Kamil’in Ha-Ka Film şirketinde işe başlayan Kenç, Türkiye’de belgesel çekmeye gelen yönetmenler Sergey Yutkeviç ve L. O. Arnstam ile 1933’te Anadolu’yu dolaştı.
“Atatürk’ün Cenaze Töreni” belgeselinin çekimlerinde görev aldı
“Türk İnkılabında Terakki Hamleleri” adındaki filmin çekimlerinde Kenç, yönetmen Esther Shub ve kameraman Martof’un yanında 1934’te asistanlık yaptı.
Sinema eğitimi almak için Almanya’ya giden Faruk Kenç, Münih’teki Bavyera Devlet Fotoğrafçılık Okulu’nu bitirdi. Kenç, bir süre Paris’te kaldıktan sonra 1938’de yurda dönerek yeniden Ha-Ka Film’de çalışmaya başladı.
“Doğu Manevraları” adlı askeri filmin yönetmenliğini yapan Kenç, “Atatürk’ün Cenaze Töreni” belgeselinin de çekimlerinde görev aldı.
“Geçiş Çağı” adı verilen devrenin ilk ve en önde gelen yönetmenlerindendi
Kenç, Reşat Nuri Güntekin’in Şehir Tiyatrolarında sahnelenmiş bir oyunundan ilk kurmaca filmi olan “Taş Parçası”nı 1939’da çekti. Dekor, oyuncu ve anlatım yönünden Türk sinemasında tiyatrocular döneminin bir ürünü olan bu filminden sonra Kenç, polisiye türüne yönelerek “Yılmaz Ali” isimli filmi yaptı.
“Yılmaz Ali” ve “Kıvırcık Paşa” filmlerini tamamladıktan sonra Ha-Ka Film’den ayrılan yönetmen, Ses Film adına “Dertli Pınar” isimli yapımı yönetti.
Filmleriyle Türk sinemasında “Tiyatrocular” ile “Sinemacılar” dönemi arasındaki “Geçiş Çağı” adı verilen yeni bir dönemin ilk ve en önde gelen yönetmenlerinden birisi olan Faruk Kenç, 1944’te kurduğu İstanbul Film ile yönetmenliğin yanında yapımcılığa da adım attı.
Türk sinemasında dublajlı çekimi başlatan usta yönetmen, daha sonra bu yöntemin Türk sinemasında bir “salgın” haline geldiğine dikkati çekerek, o dönemde yaşadıklarına ilişkin şunları kaydetmişti:
“Askerden dönünce yeniden film yapmak istedim ama sadece iki stüdyo vardı. Bunlardan biri Halil Kamil’in diğeri ise İpekçiler’indi. İpekçiler’e başvurduğunda ‘Biz düşmanımıza silahımızı vermeyiz’ dediler. ‘Ne yapabilirim?’ diye düşündüm. Baktım dublaj yapıyor el alem, sonradan Türkçeleştiriyorlar. ‘Ben bu filmi çekerim, sonradan da dublajını yaparız’ dedim. Türk filmciliğinde bu işi ilk ben başlattım ki, şimdi de aynı şey hala devam ediyor. ‘Dertli Pınar’ı yaptık. Epey tutuldu. Ondan sonra herkes başladı benim gibi yapmaya, o zamana kadar kimse yapmıyordu stüdyo yok diye. Bir süre sonra yılda 150-200 film yapılmaya başlandı bu sistemle. Bunu ben icat ettim demeyeyim. İlk ben yaptım ama sonra ben de beğenmedim.”
Film oyuncusu yetiştirmek için yarışmalar düzenledi
Kenç, kendi yapım şirketi olan İstanbul Film’le “Hasret”, “Karanlık Yollar”,”Hürriyet Şarkısı”, “Nasreddin Hoca ve Timurlenk” gibi filmlerle yönetmenliğe devam etti.
İlk evliliğini 1943’te Mualla Eriş ile yapan Faruk Kenç, 17 Eylül 1954’te Belgin Doruk’la ikinci kez dünya evine girdi. Bu evlilikten 1956’da Gül adında bir kızları dünyaya gelen çift 1961’de boşandı.
Usta sinemacı, kendi şirketine oyuncu bulmak amacıyla ilk olarak tiyatro oyuncuları dışında film oyuncusu yetiştirmeyi amaçlayarak, Yıldız mecmuası aracılığıyla bir artist yarışması düzenledi. Faruk Genç, bu yarışmayla Ayhan Işık, Belgin Doruk, Mahir Özerdem, Sadri Alışık, Oya Sensev, Kadir Savun gibi oyuncuları Türk sinemasına kazandırdı.
Kenç, en son 1964’te Ahmet Mekin, Gülgün Ok, Atıf Kaptan, Aysel Tanju, Tamer Balcı ve Hüseyin Baradan’ın rol aldığı “Çöl Kanunu” adlı sinema filmini yaptıktan sonra sinema dünyasından çekildi.
Yerli Film Yapanlar Cemiyeti ve Film-San Vakfı’nın kurucuları arasında yer alan Kenç, 1998’de düzenlenen 17. İstanbul Film Festivali’nde “Sinema Onur Ödülü”ne layık görüldü.
Usta sinemacı, 11 Mayıs 2000’de böbrek yetmezliği nedeniyle İstanbul’da hayatını kaybetti ve Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.