Senaristliğini ve yönetmenliğini yaptığı “Kovan” filminin 43. Uluslararası Moskova Film Festivali’ndeki gösterimi için Rusya’nın başkenti Moskova’ya gelen Kaftan, festivali ve Rus kültürünü AA muhabirine değerlendirdi.
Moskova Film Festivali’ne özel gösterimle katılmaktan memnuniyetini dile getiren Kaftan, filminin başrolündeki Meryem Uzerli ile Moskova’da büyük coşkuyla karşılandıklarını belirtti.
Kaftan, “Uzun bir süre sonra gerçek izleyiciyle sinema salonunda buluşabilmek, izleyicilerin coşkusunu ve enerjisini hissedebilmek çok mutluluk verici.” diye konuştu.
“Kovan filmi insanları doğaya davet ediyor”
Yaklaşık 20 yıl belgesel filmler üzerinde çalıştığını dile getiren Kaftan, “Kovan” filminin ilk uzun metrajlı filmi olduğunu söyledi. Filmin 25 Mart’ta yaklaşık 200 ülkede gösterime girdiği bilgisini paylaşan Kaftan, filmin Doğu Karadeniz’de çekildiğini aktardı.
Kaftan, “Doğu Karadeniz coğrafyası, doğası, tabiatı, bu bölgedeki arıcılar ve onların vahşi hayatla karşılaşmaları beni çok etkiledi. Bu, sinematik olarak çok imkan sunuyordu.” dedi.
Kovan filminin insanları doğaya davet ettiğini belirten Kaftan, filmin senaryosunun gerçek bir hikayeye dayandığını anlatarak, “Karadeniz bölgesinde karşılaştığım bir arıcı kadının hikayelerinden etkilendim. Kendi kişisel hayatımdan da bir şeyler katarak, Kovan’ı kaleme aldım.” ifadelerini kullandı.
Filmin, modern çağdaki sorunları ortaya koyduğunu dile getiren Kaftan, şunları kaydetti:
“Modern insan, kendi özünden ve doğadan koptu. Biz aslında doğanın bir parçasıyız. Ancak doğadan bağımsız varlıklar gibi davranıyoruz. Pek çok sorunumuz ve mutsuzluğumuzun kaynağı doğadan kopuk olmamızdır. Dünya nüfusunun büyük bir kısmının toprağı ve kırsal bölgeleri terk edip şehirlerde yaşaması, çok büyük bir dengesizlik yaratıyor. İnsanlar şehirlere yığılmış durumda. Bu beraberinde birçok problemi de getiriyor. Bir gıda kriziyle de karşı karşıya kalabiliriz. Şehirlere göçün pek çok negatif sonucu var.”
TRT’nin ortak yapımcısı olduğu, Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen filmin çekimi sırasında bazı zorluklarla karşılaştıklarını vurgulayan Kaftan, “Arılara mümkün mertebe saygı göstermeye çalıştık. Çok sessiz ve sakin kalarak, arıların titreşimi ve frekansında kalmaya çalıştık. Fakat ara ara gürültü çıkardığımız için arılar sinirlenerek, bizleri soktu.” diye konuştu.
“Kültür ve sanat halkları birleştiriyor”
Anne tarafından Kafkasya kökenli olduğu için Rus sineması, edebiyatı, sanatı ve kültürünün kendisine yabancı olmadığını belirten Kaftan, Rus yapımcılarla çalışmak istediğini ifade etti.
Kültür ve sanatın halkları birleştirdiğini vurgulayan Kaftan, “Sanat, insanları en hızlı ve duygusal şekilde bir araya getiren araçtır. Sanat sayesinde gönül birliği oluşturuyoruz. Bütün siyasetin ötesinde son derece insani ve duygusal bir bağ oluşuyor. Bu bağa vesile olmak benim için çok büyük bir mutluluktur.” dedi.
Kaftan, “Rus ve Türk halklarının dostluk bilincini en güçlü şekilde kültür ve sanat üzerinden yaşatabiliriz.” ifadelerini kullandı.