Fransa’da 20 ve 27 Haziran’da yapılan bölge ve vilayet seçimlerinin iki turuna da sandık boykotu damgasını vurdu. Üç seçmenden biri sandığa gitmedi. Sandığa bu denli ilgisizlik, Le Monde’un konuyla ilgili başyazısında öne çıkardığı gibi ilk turda oluşan demokrasi boşluğunu (fossé démocratique) daha da derinleştirdi. Seçmenin adeta var olmadığı bu seçimler, oyların dağılımı üzerinden 2022’nin Nisan/Mayıs aylarında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri için tahmin yürütmeye de elvermiyor doğal olarak.
Bununla birlikte, seçmenin bu olumsuz tutumundan bazı sonuçlar çıkarmak da mümkün. İlki, ilginçtir ama Fransa’nın denizaşırılar dahil 17 bölgesi ve 96 vilayetindeki yönetimlerin -kuşkusuz bilgi eksikliği kaynaklı olarak- seçmeni fazla ilgilendirmediği gerçeği. Medyaya yansıyan ayaküstü röportajlarda halk asıl önemli olanın cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğunu dile getiriliyor. Bu nedenle uzmanlar, halkın yerel yönetimlerin işlev ve görevleri konusunda bilgilendirilmesi gerektiğine dikkat çekiyorlar. İkincisi ise, halkın görevdeki bölge/vilayet yönetimlerini özellikle Kovid-19 pandemisi sürecinde aldıkları önlemlerle başarılı görüyor olması. Nitekim seçmen, 17 bölgenin sağ (Cumhuriyetçiler Partisi-LR, Bağımsızlar Birliği Partisi-UDİ) veya sol partilere (ağırlıklı olarak Sosyalist Parti-PS) mensup mevcut yönetimlerini yeniden seçmiş bulunuyor.
LREM’in parlamentoda edinmiş olduğu salt çoğunluğun aslında kendi gücünden kaynaklanmadığı, dört yıl önce klasik sağ ve sol partilerden bıkan seçmenin büyük umutlar bağladığı Macron’un partisine yöneldiği, aslında ortada şişirilmiş bir gücün bulunduğu kimse için sır değil artık.
Seçimin siyasi renklere göre sonuçları
Bölge/vilayet seçimlerini siyasi renk farkı gözetmeksizin görevde olan yönetimlerin kazanmasını başta ana muhalefet partisi Cumhuriyetçiler (LR) ve ortakları olmak üzere, klasik partilerin başarı hanesine yazmak gerekiyor. Sağ cephe toplamda yüzde 45, sol ise yüzde 32 civarında oy aldı. LR ve ortakları Fransa topraklarındaki 13 bölgeden 7’sini (Auvergne-Rhône Alpes, Grand-Est, Hauts-de-France, Ile-de-France, Normandie, Pays de la Loire ve Provence-Alpes-Côte d’Azur), genel seçimlerde oy oranı bir hayli düşmüş olan PS de 5’ini (Bourgogne-Franche Comté, Bretagne, Centre-Val de Loire, Nouvelle-Aquitaine, Occitanie) kazandı. PS bu başarısına karşın Yeşiller Partisi (EELV) solun yeni lideri olmaya devam ediyor. Korsika’da ise, beklenildiği gibi, bağımsızlık yanlısı siyasi oluşumlar ipi önde göğüslemiş bulunuyor.
İki tur arasında en çok tartışılan bölgelerden olan ve Fransa’nın Marsilya’dan başlayarak Côte d’Azur bölgesini içeren Provence-Alpes-Côte d’Azur (PACA) bölgesi, Marine Le Pen’in partisi Ulusal Birlik Partisi’ne (RN) yazılmıştı ama Cumhuriyetçiler’den eski Başkan Renaud Muselier diğer partilerle işbirliği yaparak yüzde 57 oyla rakibine fark attı ve yeniden seçilmeyi başardı. Böylece RN bu seçimlerde yüzde 22 oy oranıyla hiçbir bölgeyi alamadı. Le Pen bu başarısızlığı, pandemi kısıtlamalarından bıkmış ve yorgun düşmüş seçmeninin beklenenin aksine ikinci turda da sandığa gitmemesine ve PACA’da olduğu gibi bazı bölgelerde birbirine benzemeyen siyasi partilerin birlikte hareket ederek (Cumhuriyetçi İttifak kurarak) karşılarına çıkmasına bağladı. Ama 2022 seçimlerinde ikinci tura kalmanın çantada keklik olmadığını da anlamış oldu.
Cumhurbaşkanı Macron’un partisi Cumhuriyet Yürüyüşü’ne (LREM) gelince, partinin, bu seçimlerin en başarısız siyasi oluşumu olduğunu söylemek mümkün. Macron ülke çapında yüzde 7 gibi komik düzeyde oy almasını, partisinin gençlik hatalarına bağladı. LREM’in parlamentoda edinmiş olduğu salt çoğunluğun aslında kendi gücünden kaynaklanmadığı, dört yıl önce klasik sağ ve sol partilerden bıkan seçmenin büyük umutlar bağladığı Macron’un partisine yöneldiği, aslında ortada şişirilmiş bir gücün bulunduğu kimse için sır değil artık. O dönemde sağ ve sol partilerden ayrılanların oluşturduğu bu partinin başarısını sürdürebilmesi için eski partilerin yeniden güç kazanmamaları gerekiyordu. Macron’un vaatlerini yerine getirememesi, özellikle söz verdiği reformlar için önünde zaman kalmaması ve dolayısıyla başarısız olması, LREM’in zayıflamasına; kurumsal gücü olan sol ve sağda konumlanmış partilerin de göreceli olarak güçlenmesine yol açmış bulunuyor. Bu da Macron’un, 2022’de yeniden seçilecek olsa bile, Ulusal Meclis’te bu kadar güçlü bir partisi olmayacağına işaret ediyor.
LR’nin öne çıkan adayı: Xavier Bertrand
Ilımlı sağ eğilimli Le Figaro’nun 28 Haziran tarihli manşetinde “Macron, Le Pen: Çifte yaptırım” başlıklı haber analiz Favori başkan adaylarının partilerinin bozgununa ve ana muhalefetin seçimlerdeki büyük başarısına ağırlık veren gazetenin Alexis Brézet imzalı başyazısı da “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde her şey mümkün” başlığını Brézet seçim sonuçlarını özetlediği yazısında, başarısızlığı şu veya bu nedenle yüksek oranda sandığa gitmeyen seçmene bağlamanın bir anlam taşımadığına dikkat çekiyor ve gelecek yılki seçimlerde LR’nin iki turlu ön seçiminden çıkacak adayının ikinci tura kalabileceğini ima ediyor.
LR içinde adaylığı ön plana çıkan isim ise Xavier Bertrand. Ipsos-Sopra Steria araştırma şirketinin, France Télévisions için ikinci turdan önce yaptığı ve 27 Haziran’da yayımladığı ankete göre, Bertrand daha şimdiden sahip olduğu yüzde 18’lik oy oranıyla yüzde 24’er oy alan Macron ve Le Pen’in ardından 3. sırada geliyor. Dominique de Villepin hükümetinde (2005-2007) Sağlık Bakanı, François Fillon hükümetlerinde (2007-2012) Çalışma Bakanı olarak görev yapmış olan Xavier Bertrand, LR başkanlığına Laurent Wauquiez’in seçilmesi ertesinde partiden ayrılmış bulunuyor. 2016’dan bu yana Hauts-de-Seine Bölge Konseyi başkanlığını yürütüyor. Mason olduğu bilinen ama 2012’de siyasetle bağdaşmadığı gerekçesiyle mensubu olduğu locadan istifa eden Bertrand, geçen Mart ayında 2022 Cumhurbaşkanlığı seçimleri için adaylığını açıklamıştı.
Ne var ki RN adayı Sébastien Chenu’yü açık farkla geride bırakan Xavier Bertrand, LR ve ortaklarının tek cumhurbaşkanı aday adayı değil. Paris’in çevresini içeren İle-de-France bölgesinin Başkanı olan ve ikinci turda sol içinde sıçrama kaydetmeye devam eden EELV’nin adayı Julien Bayou’yu Sosyalistler ve aşırı solcu Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi (LFİ) ile ittifak yapmayı başararak alt eden Valérie Pécresse de LR’nin cumhurbaşkanlığı için aday olabilecek isimlerinden biri. Fillon hükümetlerinde (2007-2010) Yüksek Öğretim ve Araştırma, ardından Bütçe bakanlığı görevlerinde bulunan Pécresse, yukarıda atıf yaptığımız ankette yüzde 13 oy oranına sahip görünüyor. Valérie Pécresse televizyon kanalı BFM TV’de dün kendisine yöneltilen bir soruya karşılık, bu konuda istişarede bulunduktan sonra kararını açıklayacağını söyledi.
LR içinde cumhurbaşkanlığına aday bir diğer isim de yine yüzde 13 oy oranına sahip olan ve 2019’da partisinin Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerindeki bozgunu üzerine istifa edene kadar parti başkanlığını yürütmüş bulunan Laurent Wauquiez. Merkezi Lyon olan Auvergne-Rhône-Alpes bölgesi Konsey Başkanlığına yeniden seçilen Wauquiez, 2010-2012 döneminde AP üyesi olan Michèle Alliot-Marie’nin yardımcılığını yapmış genç bir isim.
Görünen o ki 2022’nin iki favori cumhurbaşkanı adayı karşısında bu defa LR’nin de bir adayı olacak. Le Figaro’nun kendisiyle yaptığı röportajı, “2022 Cumhurbaşkanlığı seçimi hiç olmadığı kadar öngörülemez” başlığı altında yayımlanan siyaset bilimci Benjamin Morel’in görüşü de bu Seçime katılmama (abstention) oranının yüksek olmasına karşın, bu bölge ve vilayet seçimleri yeni ve güçlü bir siyasi dinamik oluşturabilir. Solda EELV, sağda LR’nin başını çekeceği gözlemlenen bu dinamik 2022’nin beklenen düellosunu pekâlâ ortadan kaldırabilir.
[“Agur, ETA artık yok” (Aralık 2018), “Çoğul İspanya: Anayasal Sistemi ve Terörle Mücadele Modeli” (2006) ve “Euskal Herria: İspanya Siyasi Tarihinde Bask Milliyetçiliği” (1999) kitaplarının yazarı olan Akın Özçer emekli Dışişleri mensubudur]