ANKARA
Başbakan Binali Yıldırım, Milli Eğitim Bakanlığınca, MEB Şura Salonu‘nda düzenlenen 2017 Yurt Dışına Lisansüstü Öğrenim Görmek Üzere Gönderilecek Adayları Seçme ve Yerleştirme (YLSY) Bursiyerleri Yurt Dışı Eğitime Hazırlık ve Uyum Programı’na katıldı.
Yurt dışına lisansüstü öğrenim görmek için gidecek öğrencilerle bir araya geldiğini dile getiren Yıldırım, “Bu eğitim sürecinin sizlere, ailenize, memleketimize hayırlar getirmesini Mevlamdan niyaz ediyorum.” diye konuştu.
Bugün, akademik çalışma yapacak 824 öğrencinin, gidecekleri ülkelere uğurlanacağını belirten Yıldırım, “Allah zihin açıklığı versin, Allah muvaffak etsin.” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan kısa bir süre sonra ülkenin içinde bulunduğu zor şartlarda nitelikli insan yetiştirmek amacıyla 1929’da 1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebeler Hakkında Kanun’un kabul edildiğini hatırlatan Yıldırım, kanunla lisans, yüksek lisans, doktora yapacak öğrencilerin ilk kez yurt dışında gönderilmeye başlandığını söyledi.
Bugüne kadar kanun kapsamında yurt dışında yaklaşık 19 bin öğrenci gönderildiğine dikkat çeken Yıldırım, bu öğrencilerin yarısının son 12 yılda yurt dışına gittiğini bildirdi.
“Her yıl eğitime artan oranda bütçe ayırıyoruz”
Türkiye’nin kalkınma ve gelişme vizyonunda eğitimin en başta geldiğini vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:
“Hükümet olarak belirlediğimiz 4 ana gelişme ekseni var. Bunlardan birisi de, belki de en önemlisi, eğitimdir. O yüzden her yıl eğitime artan oranda bütçe ayırıyoruz. Bu yıl da yine 2018 bütçesinde eğitim en büyük payı aldı, 134 milyar lira. Peki 2002’de ne kadardı? 11 milyar lira. Yani AK Parti hükümetleri ilk başlarken eğitime 120 milyar liralık bütçe içerisinde 11 milyar lira para ayırırken, bu sene 2003 bütçesinin daha fazlasını, 134 milyar lirayı eğitim için ayırmış. Bu da 16 yılda 12 kattan fazla artışı ifade ediyor.
Şu bir gerçek, Türkiye’de her yıl yüzde 70-80 enflasyon olmadı ama neredeyse her yıl eğitim bütçesi katlanarak bugünlere gelinmiş. Gerçek şu ki iyi bir eğitim olmadan kalkınma olmaz, gelişme olmaz. Eğitim gelişmenin de ilerlemenin de demokrasinin de şehirleşmede marka olmanın da temelini teşkil ediyor. Bütün bu faydaların elde edilmesi için eğitimin de gelişmesi, gelişen şartlara göre yenilenmesi gerekiyor.”
“Üniversitelere 124 bin yabancı öğrenci geldi”
Başka ülkelerden Türkiye’deki üniversitelere 124 bin öğrencinin geldiğini dile getiren Yıldırım, bu sayısının yetersiz olduğuna dikkati çekti.
Üniversitelerin, kabul ettiği yabancı öğrencilerin çokluğuyla övündüğüne dikkati çeken Binali Yıldırım, “(Tıp, diş, eczacılık, hukuk dışında üniversitelerde yabancı kısıtlaması yok.) diyor YÖK Başkanı. Ama önemli olan bunu tanıtmamız lazım. Öğrencilerimizin yurt dışında daha çok kabul edilmesini nasıl istiyorsak, yabancıların da bizim ülkemize gelmesini sağlayacak çok özel programları üniversitelerimiz yapmalı, tanıtım yapmalı değişik ülkelerde. Mutlaka daha çok öğrencinin gelmesini sağlamaları lazım. Bunu yaparsak üniversitenin bilinirliği de artar, kalitesi de sıralaması da artar.” değerlendirmesinde bulundu.
“İlköğretimde okullaşma oranı yüzde 100 oldu”
Artan nüfus dikkate alındığında eğitimin bütün boyutlarıyla ele alınması gerektiğine vurgu yapan Yıldırım, şunları kaydetti:
“Son 16 yıl içerisinde okullaşmadan, fiziksel imkan ve kabiliyete, öğretim müfredatından öğretmen akademisyen sayısına kadar her alanda baş döndürücü gelişmeler yaşadık. Örneğin, ilköğretimde okullaşma oranı yüzde 100 oldu. İlkokul çağında herkes eğitim öğretime erişebiliyor, yapabiliyor, zaten mecburi. Ortaöğretimde yüzde 83, yükseköğretimde yüzde 43 seviyesine ulaşmışız. Neredeyse liseden mezun iki öğrenciden birisi üniversiteye geçebiliyor. Burada güzel bir gelişme var. Üniversitelerimizde kız öğrencilerin sayısı, erkeklerden fazla. Demek ki erkekler biraz daha gayret etmesi lazım. Başarı kızlarda daha yüksek, bundan da gurur duyuyoruz.”
“Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 24’e geldi”
Başbakan Yıldırım, derslik sayısında da önemli artış olduğunu, 280 bin civarında yeni derslik açtıklarını ve öğretim kapasitesinin artırıldığını dile getirdi.
Sınıflarda öğretmen başına düşen öğrenci sayısının 36’dan 24’e geldiğini ifade eden Yıldırım, “İnşallah önümüzdeki senenin sonuna kadar, 2019-2020 eğitim öğretim yılından itibaren, Türkiye’nin her tarafında tekli eğitime geçeceğiz. Gün boyu eğitim. Sabahçı öğlenci dönemi kapanıyor, gün boyu eğitim dönemi başlamış olacak. Bu büyük bir dönüşümdür, büyük bir gelişmedir. Bunun alt yapısını hazırlamak için Milli Eğitim Bakanlığımız büyük bir gayret içerisinde çalışıyor.” açıklamasında bulundu.
Binali Yıldırım, bir kaç tane büyük ilin dışındakiler haricinde sorunun bulunmadığını belirten, “İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin gibi illerimizde derslik eksiğimiz var. Bunlar için bir seferberlik başlattık. Çalışmaları sürdürüyoruz. Öğretmen bakımından hiçbir sıkıntımız yok. Fiziki mekanlar dışında bir eksiğimiz gözükmüyor. İnşallah bunu da başaracağız.” diye konuştu.
“Üniversite sayısını artırdık”
Başbakan Yıldırım, üniversite sayısını arttırdıklarını, üniversitesi olmayan hiçbir ilin kalmadığını söyledi. Üniversitenin bulunduğu şehre bir anlamda sınıf atlattığına işaret eden Yıldırım, “Bir ilde üniversite varsa o ilin kendi içinde ekosistemi oluşuyor.” dedi.
2002’de 76 üniversite varken bugün 186 üniversitenin olduğunu, 10 üniversitenin daha açılacağını aktaran Yıldırım, “Üniversitelerimizin sayısıyla gurur duyuyoruz. Üniversite sayısı fazla diye bazıları ‘ah vah’ ediyor. ‘Bu kadar üniversiteye ne gerek var. Üniversitenin de bir havası var, bu sayıları artırırsanız havası azalıyor’ diyenler var. Bunlar, memleketin evlatlarına yüksek öğretimi tabiri caizse layık görmeyenlerdir, ben öyle söylüyorum. Olabildiğince bütün gençlerimiz üniversiteye erişebilmeli.” diye konuştu.
Üniversiteye erişim bakımından Türkiye’nin dünyada ikinci sırada olduğunu vurgulayan Yıldırım, bu sıralamaya son 12 yılda çıkıldığını söyledi.
“Önce Türkiye”
Güç yerine bilginin değer gördüğüne işaret eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“En büyük güç bilgidir. Bilgi üretimi içinde gerçekten de yüksek donanımlı beyinlere, insanlara ihtiyaç var. Bize düşen bilgi sahibi olurken, istikametini de kaybetmeyen nesiller yetiştirmek. Modernleşme öykümüzün bugün hala tartıştığımız bir batılılaşma, yabancılaşma sayfası var. Türk aydını ne yazık ki uzun yıllar kendi ülkesine, tarihine ve değerine yabancılaşmıştır ama ülkemizin siyasi iktidarıyla eş zamanlı olarak bilgi üretimi ve küresel üretim alışkanlıkları da değişmiştir. Artık ‘Önce Türkiye’ diyen bir akademik kadromuz mevcuttur. Eskiden daha farklı söyleniyordu, mülkiye Türkiye meselesi. Şimdi önce Türkiye sonra mülkiye. Artık yabancılaşmayan, kendini inkar etmeyen, tarihiyle kavga etmeyen aydınlarımız var.”
Yıldırım, kimliğini, mensubiyetini unutmadan evrensel bilgiyle donanmanın önemini vurgulayarak, aksi takdirde ne yüksek lisans ne de doktora yapmanın bir anlamı olmadığını aktardı.
Türkiye’nin geleceği için atılan her adımın, milletin emeği ve alın teriyle atıldığını belirten Binali Yıldırım, “Eminim ki sizler bu gerçeği asla unutmayacak ve yüklendiği sorumluluğun gereğini hakkıyla yerine getireceksiniz. Bu millete olan vefa borcunuzu dünya ölçeğinde bilim insanları olarak ödeyeceksiniz. Bilginiz ve birikiminizle sorumluluk alacak, bu millete hizmet edecek ve Türkiye’yi büyük hedeflere taşıyacaksınız.” ifadelerini kullandı.
“Ülkemize kimsenin laf söylemesine müsaade etmeyin”
Gençlerin tek hedefinin “geleceği inşa etmek ve kendileri iyi şekilde yetiştirmek” olması gerektiğinin altını çizen Binali Yıldırım, şu değerlendirmede bulundu:
“Tek gayeniz anne, babanızın rüyalarını gerçeğe dönüştürmektir. Türkiye’yi aydınlık yarınlara taşımaktır. İdealinizi, ülkenizi daima refah içinde mutlulukla yaşanan ülke olması için şekillendirin. Sizlere gelecek adına kurduğunuz hayallere ulaşabilmeniz için gereken her türlü desteği verdik bundan sonra da vereceğiz. Hiçbir zaman endişeye sürüklemek için yapılan müdahalelere, haberlere itibar etmeyelim. İnancımıza, manevi değerlerimize yönelik saldırılar karşısında her zaman sağlam durun. Orada FETÖ’cülerle, bölücülerle, memleket düşmanı birtakım güruhlarla da karşılaşacaksınız. Sizlere güveniyoruz, onlara hak ettiği cevabı, muameleyi mutlaka yapacaksınız. Şartlarınız ne olursa olsun gençler, ülkemize kimsenin laf söylemesine müsaade etmeyin. Bu hepimizin bir vatansever olarak, bayrağını seven olarak her bir ferdin özellikle siz gençlerin görevidir, diye düşünüyorum. Sizden aynı zamanda dünyanın birçok ülkesine dağılmış bir diaspora, bir elçimiz gibi görev yapmanızı da özellikle bekliyoruz.”
Muhabir: Ali Kemal Akan,Zehra Aydın,Sinan Uslu,Yıldız Nevin Gündoğmuş,Merve Yıldızalp