ANKARA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi’nde 11. Kalkınma Planı Tanıtım Toplantısı’na katıldı.
: , 11. Kalkınma Planı Tanıtım Toplantısında konuşuyor
— AA Canlı (@AACanli)
Konuşmasına tüm katılımcıları selamlayarak başlayan Erdoğan, 11. Kalkınma Planı hazırlık çalışmalarının başarılı geçmesini diledi ve plan hazırlıklarında görev alanlara teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 yıllık iktidarları boyunca kalkınma alanında elde ettikleri başarıların cumhuriyet tarihinin kat be kat üzerine çıktığını vurgulayarak, “Bu sonuç milletimize inanmakta, güvenmekte ne kadar haklı olduğumuzun da ispatıdır.” dedi.
Giderek derinleşen ve çok boyutlu hale gelen küreselleşme sürecinin ülkelere büyüme ve gelişme yönünde önemli fırsatlar sunduğuna dikkati çeken Erdoğan, “Elbette bunun getirdiği bazı tehdit ve riskler de var. Bu süreçte fırsatları ve riskleri en iyi şekilde dengeleyip kaynaklarını azami ölçüde değerlendiren ülkeler hedeflerine ulaşabilecektir. Bunu yapamayan devletler ve toplumlar ise gerilemeye, mevzi kaybetmeye devam edeceklerdir. Bizim için amaçlarımıza ulaşmanın en önemli aracı planlamadır. Planlama doğru işi yapmak ve işi doğru yapmak demektir. Bunun için evvela önceliklerimizi doğru bir biçimde belirmemiz ve hayata geçirmemiz gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Acil eylem planı, dokuzuncu ve onuncu kalkınma planları, hükümet programları ve vizyon 2023 belgesinin planlı kalkınma anlayışının en somut örnekleri olduğunun altını çizen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kendi geleceğini planlamayan milletlerin başkalarının planlarının parçası olmaya mahkum olduğuna inanıyorum. Bugün bölgemizde ve tüm dünyada yaşanan gelişmeler bunun örnekleriyle doludur. Kalkınmayı yalnızca iktisadi alanla sınırlamıyor, sosyal ve manevi kalkınmayı da önemsiyoruz. Son 15 yılda gösterdiğimiz çabalarla kalkınma yaklaşımımızı insan odaklı, toplumumuzun tüm kesimlerini kucaklayan, daha kapsayıcı bir çerçeveye oturtmayı hamdolsun başardık. Bunun için yönetime geldiğimiz günden itibaren hem fiziki alt yapıya hem de insanımıza yatırım yaptık. Ulaştırma, enerji ve tarıma yönelik alt yapı yatırımlarının yanı sıra eğitim ve sağlık yatırımlarına ayırdığımız kaynaklarla ülkemizin her alanda aynı anda önemli bir sıçrama yapmasını sağladık.”
“Bilindiği gibi Türkiye, bölgemizdeki pek çok ülkeyle kıyaslandığında doğal kaynak zengini değildir.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu gerçeği bilmemiz lazım. Buna karşılık bilgi ve teknolojiyi esas alarak sanayileşme konusunda çok iyi bir sicile sahibiz. Artık dünün tekstil ve tarıma dayalı sanayisinin kısır döngüsünden çıkıp teknoloji yoğun bir sanayiye doğru geçiş yapıyoruz. Orta-yüksek teknolojili ürünler üretebilen bir imalat sanayi alt yapısını büyük ölçüde oluşturmuş durumdayız. Şimdi yüksek teknolojiye dayalı üretimin sanayideki payını artıracak bir atılıma ihtiyacımız var. Tabi bu arada sürdürülebilirlik ilkesini de asla ihmal etmiyoruz.” diye konuştu.
“Türkiye rastgele bir ülke değil artık”
Erdoğan, 2002 sonunda 23 milyon olan mobil telefon abone sayısının geçen yıl 78 milyona ulaştığına işaret ederek, 2009’da 2,5 milyon olan mobil geniş bant abone sayısının da yine geçen yıl 57 milyona ulaştığını söyledi.
“Türkiye rastgele bir ülke değil artık.” ifadesini kullanan Erdoğan, gururla övünülmesi gereken bir diğer alanın da savunma sanayindeki hamleler olduğunun altını çizdi. Erdoğan, Türkiye’nin 2002’de 66 savunma projesini yaklaşık yüzde 20 yerlilik oranıyla yürütürken, 2017’de 600 projeyi yüzde 65’in üzerinde yerlilik oranıyla sürdürür hale geldiği bilgisini verdi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hani şu anda Afrin’de zırhlı taşıyıcılarımız var. Neredeyse bunların tamamına yakını bizim, yerli. Artık bizim silahlı insansız araçlarımız var. Yıllarca biz stratejik ortağımızdan bunları istedik, aldığımız cevap şuydu, ‘kongre müsaade etmiyor.’ Tamam da siz bunu başkalarına veriyorsunuz, ben senin stratejik ortağın değil miyim? Biz NATO’da beraber değil miyiz? Niye bize vermiyorsun? Şartları zorluyoruz ama vermiyor. ‘Olsa olsa biz size belli sürelerle bunu kiralayalım.’ Hani bizde bir söz var, ‘kötü komşu ev sahibi yapar’ diye. Bu kötü komşular, bizi en sonunda hamdolsun silahsız ve silahlı insansız hava aracı sahibi yaptılar.”
Bu aracı üretenlere teşekkür eden Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:
“Çünkü bu olay sıradan bir olay değil. Eğer şu anda bunu biz kendimiz üretiyor olmasaydık bir tane insansız hava aracımız düşse ne olur diye düşünürdük? Ama şimdi düşünmüyoruz. Düşürürseniz düşürün ikincisi de var, üçüncüsü de var, dördüncü de var gelin. Şimdi geçen bir helikopterimiz düştü. Tabii yandık, yıkıldık. Niye? İki pilotumuz gitti. Üzüldük. Ama hemen oradaki bu sistemlerin sorumlusu olan arkadaşımızın söylediği şu; ‘Cumhurbaşkanım biz üzülüyoruz.’ Niye üzülüyorsunuz? ‘İnsansız hava aracında silahlısında, silahsızında insan yok ki düşerse düşer. Biz niye bazı şartlarda da onları uçurmuyoruz? Onları uçuralım.’ Vursunlar o düşsün ama hiç olmazsa benim pilotum şehit olmaz. Şimdi biz buraya geldik. Şimdi bunu daha iyiye, daha ileri taşıyacağız. Tank, yakabilirler. İçinde 5 şehidim. Ama şimdi öyle bir yere gelmemiz lazım ki biz, insansız tankları da üretir hale gelmemiz lazım ve bunu da yapacağız.”
“Bunlar bağışlanamaz”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hükümetin çocuk istismarına ilişkin yasal bir düzenleme yaptığını belirterek, “Bu yasal düzenlemeyle de buradaki caydırıcılık hükümlerini ileri bir noktaya taşımanın hesabı, gayreti içerisindeyiz. Bunların affı olamaz. Bunlar bağışlanamaz. Bunları görmemezlikten asla gelemeyiz. Ne gerekiyorsa bunlar için bunun devlet planında bizim yapmamız gerekiyor.” dedi.
“2033’ü de gündemimize aldık”
Cumhuriyetin kuruluşunun yüzüncü yılında Türkiye ekonomisini dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirmek için 2023 vizyonunu geliştirdiklerini anlatan Erdoğan, “Bugün 2023’e beş kala artık daha uzun soluklu hedefleri benimseme, ortaya koyma aşamasındayız. 2053 ve 2071 vizyonlarını kendimize ufuk çizgisi olarak belirledik. Bu ufka doğru emin adımlarla yürürken, daha ziyade orta vadeli bir planlamayı ifade eden 2033’ü de gündemimize aldık.” diye konuştu.
Dünyanın giderek daha hızlı bir şekilde değiştiğini belirten Erdoğan, bu değişimin tetikleyicisi olan teknolojik ve ekonomik gelişmelerin, farklı coğrafyalarda siyasi dönüşümleri de hızlandırdığına işaret etti. Erdoğan, bu gerçeği dikkate alarak hazırladıkları 2033 hedeflerinin daha sonraki vizyonlara ulaşma bakımında bir sıçrama noktası olacağını vurguladı.
Türkiye’nin genç ve dinamik bir nüfusu olduğunu aktaran Erdoğan, bu durumu korumak için sıklıkla “en az üç çocuk” sözünü söylediğini anımsattı. “Genç nüfusumuzun yaşlanmaması, ihtiyar hale gelmemesi lazım” diyen Erdoğan, ekonominin kaynağının insan olduğunu, insan varsa istihdam, yoksa hiç bir şeyin olmayacağını vurguladı. Erdoğan, bu nedenle özellikle doğumlara büyük önem verilmesini istedi.
GDO’lu ürünlere karşı uyarı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, GDO’lu ürünler noktasındaki hassasiyetin artırılması gerektiğine dikkati çekerek, “Devlet olarak birinci derecede bu bizim sorumluluğumuzda. Onun için de hükümet olarak bu konuda atacağımız adımların hassasiyetini özellikle ifade etmek istiyorum.” dedi.
Dijital ekonominin gerektirdiği özellikleri kazandırarak iş gücü niteliğini artıracaklarını anlatan Erdoğan, enerjide yerli kaynakları daha fazla değerlendirerek nükleer enerjiyi elektrik üretimi amacıyla kullanacaklarını ve yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji üretimindeki payı artıracaklarını aktardı.
Büyük medeniyetlerin organizasyon kabiliyetleri dolayısıyla kurumsallaşmaları ileri olan medeniyetler olduğuna işaret eden Erdoğan, bu bakımdan karar alma, hız ve kalitesini artıracak olan Cumhurbaşkanlığı sisteminin gerektirdiği yapılanmayı kısa sürede tamamlayacaklarını anlattı. Erdoğan, şunları kaydetti:
“Daha rekabetçi ve dinamik bir yapıda işleyen yeni fırsat pencerelerinden yararlanarak katma değer üreten, işlem maliyetlerini azaltan, iyi uygulamalarla fark oluşturan bir kamu yönetimi sistemine geçeceğiz. Bütün bunları yaparken toplumsal bütünleşmenin daha iyi sağlanabilmesi için güven, dürüstlük, liyakat, vatanseverlik, dayanışma gibi temel değerlerimizi daha da güçlendireceğiz. Bu dönemde ekonomi politikalarımızın odağında yine üreten, ihraç eden ve yenilikler yaparak daha iyi bir hayat için imkan sağlayan güçlü bir özel sektör olacaktır. Plan kapsamında oluşturacağımız politika ve önceliklerimizi tüm kesimlerin sahiplenmesi ve benimseyerek uygulaması da önemlidir. Bu süreçte kamu kurum ve kuruluşlarına ilaveten özel sektör başta omak üzere sivil toplum, üniversitelerimiz ve diğer bütün kesimlerin aktif katılımı, desteği ve katkıları olmazsa olmazımızdır.”
“Milli ürünlerimizi tüm dünyaya daha fazla ihraç eder konuma geleceğiz”
Türkiye’nin kendi silahı, zırhlı taşıyıcısı, tankı, topu olunca askerin de yüreği ve cesaretinin arttığını dile getiren Erdoğan, “İşte dün güneyden öyle bir çıkış yapmak istediler, toplarımız hemen anında gereğini yaptı. Silahlı insansız hava araçlarımız gereğini yaptı ve geri dönmek zorunda kaldılar. Mesele bu. Durmayacağız, yola devam edeceğiz. Önümüzde inşallah savunma sanayi, ulaştırma ve enerji başta olmak üzere yerli ve milli ürünlerimizi tüm dünyaya daha fazla ihraç eder konuma da geleceğiz.” şeklinde konuştu.
Erdoğan, pek çok büyük şehrin, üniversite, ticaret, kültür alanlarında bölgesel ve küresel düzeyde cazibe merkezi olma yolunda ilerlediğini, bundan dolayı da umutlu olduklarını söyledi. İstanbul’u doğu ve batı sermayesinin buluştuğu güçlü bir finans merkezi haline getireceklerine işaret eden Erdoğan, “Hedefimiz gelecek nesillere iftihar edecekleri, medeniyetimizin göstergesi ve kimliği olacak değerde şehirler bırakabilmektir.” dedi.
“Dedim ki Sayın Trump öyle değil”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin insani ve kalkınma yardımlarıyla rakam bazında dünyada ikinci, milli gelire oranla da dünyada bir numara olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Hamd olsun. Veren el alan elden üstündür. Şimdi Amerikalılar diyor ki ‘biz en çok yardımı yapan ülkeyiz’. Dedim ki ‘Sayın Trump öyle değil’. Yanımdaki OECD’nin raporunu çıkardım önüne koydum. Siz normalde birincisiniz, doğru. Ama bir de milli gelire oranla bir bak bakalım. Milli gelire oranla baktığın zaman Türkiye bir numara. Ölçüyü doğru koymamız lazım. Aynı şekilde bugün çoğu Afrika, Balkanlar ve Türk cumhuriyetlerinden gelen 16 bin 500 öğrenciye Türkiye burslarıyla ülkemizde kaliteli eğitim imkanı sunuyoruz. Kazancımızı mazlumlarla, mağdurlarla, dostlarımızla, kardeşlerimizle paylaşma irademizin bir tezahürü olan bu tablodan dolayı da iftihar ediyoruz. Önümüzdeki dönemde insani ve kalkınma yardımlarımızı artırarak sürdürme kararındayız.”
“İlaç sanayisinde çalışmanın yapılmasının gereğine inanıyorum”
Biyoteknoloji, malzeme teknolojileri, bilgi ve iletişim teknolojilerinde kapasiteyi artırarak ileri teknolojili sektörde üretim yapar hale gelineceğini bildiren Erdoğan, “Bunun başka çaresi yok. Bunun için de matematik, fizik, kimya ve biyoloji gibi temel bilimlere daha fazla kaynak ayırarak nitelikli insan yetiştireceğiz.” ifadesini kullandı.
Plan döneminde sanayinin dijitalleşmesinin yol haritasını ortaya koyarak üretimde hız, verimlilik ve kaliteye odaklanacaklarını anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Katma değeri yüksek, yenilikçi ürünler üretmek suretiyle dünya pazarlarında daha rekabetçi olacağız. Geleneksel sanayi kollarımızı da günün şartlarına göre dönüştürerek bu sektörlerdeki istihdamın niteliğinin artarak sürmesini sağlayacağız. İnsanımızın kaliteli bir hayat sürmesi için yeterli ve sağlıklı gıdaya ulaşılabilmesini de temin edeceğiz. Bu konuda gerek hocalarımızdan gerekse bu çalışmaları yürütenlerden bir şeyi ısrarla ben de talep ediyorum. Doğala önem vermemizin şartını burada duyurmak istiyorum. Kanser gibi rahatsızlıkların temelinde doğalın olmadığına inanıyorum. Kimyasalın ağırlıkta olduğu üretimler sebebiyle ilaç sanayinde darbeler yediğimize inanıyorum. Bu konunun üzerinde bence hocalarımızın durması lazım. Biz, kimyasaldan doğala mı gideceğiz, doğaldan kimyasala mı gideceğiz? Bunlar üzerinde de bir çalışmanın yapılmasının gereğine inanıyorum. Bu kapsamda gıda kayıp ve israfının önlenmesine, tarımsal üretimde kendine yeterliliğe ve verimliliği artırmaya odaklanacağız.”
Muhabir: Esin Işık,Yıldız Nevin Gündoğmuş,Ali Kemal Akan,Enes Kaplan