ANKARA
Başbakan Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen Hakim ve Cumhuriyet Savcıları Kura Töreni’ndeki konuşmasında, kura töreninde bulunmaktan duyduğu memnuniyeti aktararak, avukatlıktan hakim ve savcılığa geçiş yapanların görevlerinde başarılar diledi.
Adaletin çok önemli olduğunu ve bunun farkında olduklarını vurgulayan Yıldırım, “Ancak bir gerçek daha var ki bir ülkede adaletin tesis edilmesi için o ülkenin öncelikle güvenliğinin temin edilmesi şarttır.” dedi.
Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin büyük bir ülke olduğunu ve varlığına yönelik ter türlü tehdidi bertaraf edecek güce sahip olduğuna dikkati çekerek, güney sınırlarında Türkiye’yi hedef alan bölücü terörist yapılanmaların bir süredir devam ettiğini anımsattı. Yıldırım, bu tehlikeyi bertaraf etmek üzere 20 Ocak’ta Zeytin Dalı Harekatı’nın başlatıldığını bildirdi.
Bu harekatın amacının Suriye’nin kuzeybatısında Afrin bölgesinde PKK, KCK, PYD, YPG ve DEAŞ gibi terör örgütlerini ortadan kaldırmak olduğuna değinen Yıldırım, şöyle devam etti:
“Harekat başladığı günden bu yana başarıyla devam etmiş ve nihayet dün sabah Mehmetçiğimiz Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile beraber Afrin şehir merkezini bütün terör unsurlarından temizleyerek kontrolü ele almıştır. Bu zaferin 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin 103. yıl dönümünde gerçekleşmiş olması bizim için farklı, ayrı bir anlam taşıyor. Çünkü Zeytin Dalı Harekatı da tıpkı Çanakkale Deniz Zaferi ile aynı amaç ve aynı ruhla gerçekleşmiştir. Türkiye, terörle mücadelede ulusal ve uluslararası hukuka uygun olarak bu operasyonu ifa etmiştir. İlk günden beri Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunduğumuzu ve bunun altını çizdiğimizi ifade ettik. Kimsenin bir karış toprağında gözümüz olmadığını söyledik. Güney sınırlarımızda yuvalanan terör örgütlerini bertaraf etmek, sadece kendi ülkemize, milletimize değil aynı zamanda bölgede yaşayan masum, mazlum kardeşlerimize karşı da bir borcumuzdu.”
Bu örgütlerin tamamının aslında birtakım emperyal güçlerin bölgedeki amaçlarına hizmet ettiğini bildiklerine vurgu yapan Yıldırım, “Hiçbirinin Kürtler, Araplar, Türkmenler, Ezidiler ve diğerlerinin huzuru, güveni diye bir gayesi yok.” dedi.
“Azami derecede dikkat gösterildi”
Başbakan Yıldırım, Zeytin Dalı Harekatı’nın bir barış harekatı, teröre karşı yürütülen bir operasyon, ülke sınırlarının terör tehdidinden arındırılması, vatandaşların can ve mal güvenliğinin temini için yapılan faaliyet olduğunu ifade etti.
Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Şunun altını bir kez daha çizmek istiyorum. Bu harekat süresince kahraman Mehmetçiklerimiz, Özgür Suriye Ordusu mensupları, sivillerin zarar görmemesi için azami derecede dikkat göstermişlerdir. Bunun yanında harekat alanında insani yardım faaliyetlerinin etkin yürütülmesi için yoğun çaba gösteriyoruz. Bizim için terör örgütlerinin baskı ve zulmünden kurtulmak için bölgeden ayrılan masum insanların huzuru ve güvenliği çok önemli. Bugüne kadar bu hassasiyetimizi cümle aleme en iyi şekilde gösterdik.”
Fırat Kalkanı Harekatı’nın yapıldığı bölgede hayatın normale döndüğünü, huzur ve güvenin sağlandığını belirten Yıldırım, şu görüşlere yer verdi:
“Şimdi de Afrin bölgesinde bundan böyle hem güvenlik hem huzur ortamının tesisi için gerekli adımları hızlı bir şekilde atıyoruz. Bunu bilen bölge halkı, bu inançla kahraman Mehmetçiğimizi ve ÖSO mensuplarını Afrin’de bağrına basmıştır. Hal böyle iken bu konuda gerçeklerle yüzleşmeye cesareti olmayanlar, Türkiye aleyhine kara propagandalarını sürdürüyorlar. Terör örgütlerinin yalanlarıyla, iftiralarıyla alçakça yaptığı propagandalarla Türkiye’yi suçlamanın akılla izanla izahı yok. Bölgede terör örgütlerini silahlandıranların, bu örgütleri cesaretlendirenlerin bu konuda Türkiye’ye söz söyleme hakkı da yok. Kahraman Mehmetçik ve ÖSO mensupları, Afrin’i ve çevresini tüm terör unsurlarından temizlemiştir, olay bu kadar açık ve nettir. Her terör tehdidi, tamamen ortadan kaldırılıncaya kadar bizim bu bölgedeki mücadelemiz, kim ne derse desin devam edecek.”
Yıldırım, Zeytin Dalı Harekatı’nda şehit olan askerlere, ÖSO mensuplarına, 15 Temmuz şehitlerinize, vatan, istiklal mücadelesi yolunda hayatını kaybeden tüm şehitlere Allah’tan rahmet, gazilere uzun ömürler diledi.
Harekat boyunca Mehmetçik’e destek veren her bir vatandaşa şükranlarını sunan Yıldırım, harekatın başından bu yana vatandaşları doğru bilgilendirmek için fedakarca görev yapan tüm medya ve basın mensuplarına da teşekkür etti.
“Adaletin güçlü olduğu yerde devlet de güçlü olur”
Adaletin kendi kendine tecelli etmediğinin altını çizen Yıldırım, salonda bulunanlara, “Bunu gerçekleştirecek olan bir teşkilatımız var, bunlar da sizlersiniz.” diye seslendi.
Yıldırım, şöyle konuştu:
“2002’de 9 bin 349 olan hakim ve savcı sayısı, yüzde 73 oranında artırılarak bugün 16 bin 67’ye yükselmiştir. 11 bin 232 hakim, 4 bin 835 savcı, bugün Türkiye’nin her noktasında görev yapıyor. Kura çekecek aday arkadaşlarımızın katılımıyla bu sayı 18 bine ulaşacak. 100 bin kişiye düşen hakim ve savcı sayısı, Avrupa ortalaması aşağı yukarı hakimlerde yüzde 20, savcılarda 11. Türkiye’de ise bu yeni atamalarla birlikte hakimler için 14, savcılar için 6 seviyesine yükselmiş olacak.”
Son 15 yılda, hakim savcı sayısında tam iki kat artış sağladıklarını bildiren Yıldırım, nüfusun arttığını, ekonominin büyüdüğünü, toplumun geliştiğini, sosyal ve ekonomik gelişmelere bağlı olarak yargı mercilerinin önüne gelen ihtilafların da çeşitlendiğini anlattı.
“Bu ihtilaflara süratle cevap vermek, doğru ve adil çözümler sunmak sizlerin işi olacak.” diyen Yıldırım, bunun için yargı mensuplarının donanımının, liyakatının, meslekteki kalitesinin özel bir önem taşıdığını söyledi.
Adaletin her yerde, her zaman ve her şartta istisnasız bir şekilde bütün vatandaşları ilgilendiren bir konu olduğuna işaret eden Yıldırım, adaletin aranması, korunması, uğrunda her şeyin feda edilmesi gereken müstesna bir değer olduğunu vurguladı.
Adaletin güçlü olduğu yerde devletin de güçlü olacağını belirten Yıldırım, hukukun da adaletle taçlanacağını, anlam kazanacağını ifade etti.
Yıldırım, şöyle konuştu:
“Sonu adalete varıyorsa hukuk, devlet kudretinin meşruiyet kaynağı olur. Hukuk devletini, hukuka saygısı olmayan diğer yönetimlerden ayırmak da ancak böyle mümkün olur. Hukuk devletinde vatandaş keyfi uygulamalardan korunur. Vatandaşa yeterli hukuki güvence sağlanır. Böylece herkesin adalete güveni bağlılık duygusu da korunmuş olur. Bu amaçların sağlanmasında adil tarafsız, hızlı, etkin işleyen bir yargı sisteminin varlığı olmazsa olmazdır. Mesleğe başlayacak değerli arkadaşlarımız, işte bu büyük ideale hizmet edeceksiniz. Daha önce avukat olarak adalet hizmetlerinin içinde bulunmuş olmak kuşkusuz önemli bir tecrübedir Bugüne kadar savunan taraftaydınız. Şimdi iddia ve yargılayan tarafta yer alacaksınız. Görevinizi yaparken edindiğiniz avukatlık tecrübesi adil karar vermenize çok büyük katkı sağlayacak. Adalet adına avukat olarak sizi hoşnut etmeyen ne varsa bunları değiştirmek, düzeltmek fırsatı artık karşınızda duruyor.”
Başarıdan kastının sadece parlak sicil ve terfiler olmadığının altını çizen Yıldırım, “Latinler, ‘Saymalı değil, tartmalı’ demiş. Belki de bu sözü sayıdan çok tartıya vurmaya değer adalet için söylemişler.” değerlendirmesini yaptı.
Adaletin basit bir matematik hesabı olmadığını söyleyen Yıldırım, “Rakamlar, sayılar, istatistikler hiç değildir. Adaletin evrensel sembolü de abaküs değil terazidir. Mahkemelere gidip gelenler, dosyalardan ve kağıtlardan ibaret değildir. Kararlar sadece bir kağıt değil insanların belki de toplumların kaderini de değiştiren belgelerdir.” ifadelerini kullandı.
“Her vatandaşımız, kapınıza vardığında hakkına erişeceğini bilmelidir”
Yıldırım, hakim ve savcı adaylarına şöyle seslendi:
“Verdiğiniz her kararın bir insanın hayatına, umut ve korkularına karşılık geleceğini asla unutmayın. Önünüze konacak dosyalar, belki sizin için sadece bir iş gibi gözükebilir. Ancak o dosyalarla ilişkili hayatlar için vereceğiniz her karar, birçok hayatı etkileyecek. Verdiğiniz her karar, bazen ümit, bazen yeis, bazen korku, bazen de sevinçle dolu bir bekleyişe karşı gelecektir. Bu bekleyişi, adaletle tamamlamanız en doğru ve en tabii beklentidir. Her vatandaşımız, adaletin kapısını çaldığında gönül rahatlığıyla vicdanınıza iltica edebilmelidir. Her vatandaşımız, kapınıza vardığında hakkına erişeceğini bilmelidir. Topluma bu güveni vererek liyakatla görevinizi ifa edeceğinize yürekten inanıyorum.
En saygın mesleklerin başında gelen hakim ve savcılık mesleği, aynı zamanda en fazla titizlik gerektiren mesleklerin de başında yer almaktadır. Dolayısıyla meslek hayatınız boyunca vicdanlarınızın doğal bir adalet terazisi olmasına özen gösteriniz. Yargının evrensel etik kurallarını yani bağımsızlık, tarafsızlık, doğruluk, dürüstlük, ehliyet ve liyakat ilkelerini daima gözetmelisiniz. Bu ilkeler, inanıyorum ki meslek hayatınızda sizlere en doğru kılavuzluğu yapacaktır. “
“Karanlık zihniyet, bugün yargı camiamızdan tamamen temizlendi”
Başbakan Yıldırım, yakın geçmişte bir ihanet şebekesinin mensuplarının adaleti tesis etmekle görevli bu camianın içine de sızdıklarını, sadece meslektaşlarına değil adalete de ihanet ettiklerini belirtti.
Onların kararlarını verirken kanunları, etik ilkeleri değil emir aldıkları vesayetçi zihniyetin karanlık emellerini gözetmeyi tercih ettiklerini dile getiren Yıldırım, 15 Temmuz’da devleti topyekün ele geçirmeye çalışan bir gizli örgütlenme yapısı içinde millete darbe yapmaya da kalkışıldığını belirterek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde bu milletin, tarihte benzeri olmayan bu ihanet şebekesine hak ettiği dersi verdiğini anlattı.
Yıldırım, “Allah’a hamdolsun bu karanlık zihniyet, bugün yargı camiamızdan tamamen temizlendiği gibi yaptıklarının hesabını da Türk yargısına veriyorlar. Sizler, açılan bu temiz sayfada inanıyorum ki hukukun üstünlüğünü, adalet idealini hakkıyla yaşatacaksınız. Sizlere inanıyor ve güveniyoruz. Adalet adına çıktığınız bu zorlu ve ama o kadar da onurlu yolda hepinize başarılar diliyorum. Adalet terazisini hakkıyla taşımayı nasip etsin. ” diyerek sözlerini tamamladı.
Muhabir: Selma Kasap