GAZİANTEP
AK Parti Genel Başkanvekili ve Başbakan Binali Yıldırım, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Doktora Tevcih Töreni‘nde yaptığı konuşmada, şahsına tevdi edilen fahri doktora unvanından dolayı üniversite mensuplarına şükranlarını sundu.
Türkiye için taş üstüne taş koyan herkesin, başlarının gözlerinin üzerinde yeri olduğunu ifade eden Yıldırım, bilgi üreterek, teknoloji geliştirerek, marka ve patent alarak, özgün tasarımlar yaparak ülkesini bir adım daha öne çıkaran her vatandaşın, baş tacı olduğunu söyledi.
Yabancı öğrenci sayısı
Türkiye’nin 16 yılda, üniversiteye erişimde dünyada ikinci sıraya yükseldiğini, bunun çok önemli olduğunu vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün liseden çıkan herkes üniversiteye girebilecek konumda. Geçmişten gelen birikimler sayılmazsa, kısa bir süre içinde üniversitelerimizin kurulu kapasitesi, lise mezunlarımızdan daha fazla olacak. Onun için yurt dışından öğrenci getirmenin önemine vurgu yapmak istiyorum. Üniversitelerimizin toplam kapasitesinin, 7 milyonu aşan öğrencisinin yanında yüzde 21 yabancı öğrenci olacağını düşünürsek, 1,5 milyona yakın yabancı öğrenci olması lazım. Ancak bunun onda biri kadar, en fazla 150 bin yabancı öğrenci var. Bu alanda üniversitelerimizin, özellikle çeşitli ülkelerden öğrenci getirecek daha fazla faaliyet içine girmesi lazım. Bunu bir kazanç kapısı olarak görmüyoruz. Buraya gelecek her öğrenci, tahsil hayatı boyunca Türkiye’yi ve Türk insanını tanıyacak ve ömrü boyunca da memleketinde bizim memleketimizi anlatacak. Türkiye’ye karşı zihninde, yaşamında özel bir anlam olacak. Bunu biz tecrübe ile gördük.”
Başbakan Yıldırım, öğrencilere üniversiteyi bitirmeden yabancı dil öğrenmeleri tavsiyesinde bulundu.
Üniversitenin ardından yabancı dil öğrenmenin zor olduğunu anlatan Yıldırım, Türkiye’nin önde gelen üniversitesinden mezun olanların ülke dışına çıktıklarında yabancı dillerinin olmadığını gördüklerini aktardı.
“Terörün doğusu, batısı olmaz”
Yıldırım, şöyle devam etti:
“Maalesef Türkiye bölgede en fazla yük alan, en fazla bedel ödeyen ülke olmasına rağmen acımasızca da eleştirilen bir ülke. Kim tarafından? Hiç burada zerre kadar yük almayan, sorumluluk almayan, hiçbir bedel ödemeyenler bol bol Türkiye’yi eleştiriyorlar. İşte Fırat Kalkanı Harekatı’nı eleştiriyorlar, Zeytin Dalı’nı eleştiriyorlar. Niye eleştiriyorlar? Çünkü onların terör örgütüyle güzel ilişkileri var. Bilgi kaynakları terör örgütü. PKK/YPG/PYD vesaire. Bunlarla gayet güzel bir çalışma içerisindeler. Gönüllü bunların propagandalarını üstlenmiş vaziyetteler. Bölgede istikrarı getirmek, barışı getirmenin yolu terör örgütleriyle iş tutmaktan mı geçiyor? Böyle bir ciddiyetsizlik olur mu? Ama Türkiye bunu da yaşadı. Baktılar ki hiç bu konuda zerre kadar taviz yok. İşin ucunda memleket meselesi olursa, güvenlik olursa, hudut güvenliği olursa, vatandaşın can ve mal güvenliği olursa gerisi teferruat. Arkasında şu ülke vardır, bu ülke vardır, bizim için hiç fark etmez. Efendim Fırat’ın batısında durun, doğusuna geçmeyin. Böyle bir şey yok. Terörün doğusu, batısı olmaz. Terör bu topraklardan kökü kazınıncaya kadar, bir daha gelmeyinceye kadar bizim için hedeftir. Gereken neyse onu da yapacağız. Kim varsa arkasında bildiğini yanına koymasın. Bu kadar açık.”
‘Yükü biz çekiyoruz’
Başbakan Yıldırım, Suriye’de 10 milyondan fazla insanın ülkesini terk etmek zorunda kaldığını aktardı.
Türkiye’nin son 7 yıldır 3,5 milyon insanı misafir ettiğine dikkati çeken Yıldırım, “Yükü biz çekiyoruz. Onun için bölgede bir söz söylenecekse bölgenin geleceğine karar verilecekse burada en önce sözü söyleyecek, kararın arkasında olacak ülke Türkiye’dir.” ifadesini kullandı.
Yıldırım, “Türkiye, iki tane süper gücün arasından girdi devreye, ‘Ben de buradayım kardeşim’ dedi. ‘Bana rağmen burada hesap, kitap yapamazsınız, gelecek planları kuramazsınız.’ Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı budur. Bundan sonra hiç kimse Türkiye’ye rağmen bu bölgenin dizaynını ve geleceğini planlayamaz.” değerlendirmesinde bulundu.
Muhabir: Mümin Altaş, Esin Işık, Burcu Çalık