ANTALYA
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türk Tabipler Birliği diye bir kurum ahlaken ve vicdanen yok hükmündedir. Türk milleti beka mücadelesi verirken, teröristlerle aynı çizgiye, aynı niyete, aynı dile sürüklenmiştir. Bunların nesi Türk’tür ki ismi de Türk kalacaktır? Türk olmak adam olmaktır, mayası sağlam olmak, vatan ve millet sevdalısı olmak demektir.” dedi.
Bahçeli, partisinin, Antalya’nın Manavgat ilçesindeki bir otelde düzenlenen “MHP İl ve İlçe Başkanları Toplantısı”nda konuşmasına terörle mücadele şehit düşenlere Allah’tan rahmet, gazilere sağlık dileyerek başladı.
Türk milletinin bekası müdafaa edilmesi için bunun gerek ve şartlarının da muhakkak yerine getirilmesi gerektiğini anlatan Bahçeli, bu kapsamda, hükümet etme sisteminin revizesi, geniş ve katılımcı bir mutabakata dayanması gerektiğini dile getirdi.
Edirne düşerken, tartışmalara boğulan Meşrutiyet Meclisi gibi olamayacaklarını aktaran Bahçeli, “Edirne’yi Enver alacağına Bulgar alsın, diyen soysuz anlayışın bugünkü izdüşümündeki iş birlikçilere itibar edemez, iddialarına inanamazdık. Mustafa Kemal’in Anadolu’da kaybetmesini dilek ve temenni ederek, İstanbul’da göğüslerinde nişan, madalyalarla caka satan nazırlara, devrin siyaset ve devlete adamlarına benzeyemezdik.” diye konuştu.
15 Temmuz FETÖ darbe girişiminden kısa bir süre sonra, 7 Ağustos 2016’da Yenikapı’da bir ruh doğduğuna değinen Bahçeli, Türkiye için yeni bir kapı açıldığını, bu ruha ortak olduklarını, bu kapıdan içeri girdiklerini bildirdi.
“Başka türlüsünü yapmamız da kendimizi, ülkülerimizi, var oluş gayemizi inkar olurdu. Adalet ve Kalkınma Partisi ile oturup konuştuk. Yeni bir hükümet sistemi üstünde uzlaşmaya vardık. Çünkü bekamız anormal tehditler altındaydı. Bir olmalıydık, beraber hareket etmeliydik.” diyen Bahçeli, değilse saldırıların artacağını, tehlikelerin yoğunlaşacağını ifade etti.
“Vatan olmadan siyaset yapılamaz”
Vatan olmadan siyaset yapılamayacağını aktaran Bahçeli, şunları kaydetti:
“Devlet gittikten, millet bölündükten sonra iktidarın ne anlamı kalacaktır? Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yeşerip billurlaşması bu kavrayış ve beka endişesi çemberinde vücut bulmuştur. Türk milleti 16 Nisan 2017’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne evet demiştir. Milliyetçi Hareket Partisi, yeni hükümet etme sisteminin içinde başından sonuna kadar vardır ve paydaşıdır. Baraj sorunu yaşadığımızı söyleyenler, acaba barajın yüzde 50 artı 1’e çıktığını ne zaman idrak edecekler? Yüzde 10’u ağızlarında sakız gibi çiğneyenler, korktuğumuzdan, indiğimizden, gerilediğimizden dolayı ittifaktan medet umduğumuzu yüzsüzce diline dolayanlar, 15 Temmuz FETÖ ihanetinin yarım kalmasından içten içe üzülen kokuşmuşlardan başkası değildir. Bunlar eski Mısır’da yaşasalar Hz. Musa’ya karşı Firavun’la birleşirlerdi. Bunlar Kerbela’da olsalar Yezid’in yanında saf tutarlardı. Ve bunlar 919 yıl önce başlayan Haçlı seferlerine katılıp Türk ve Müslüman kanı dökmek için vampir gibi ileri atılırlardı. ‘MHP’nin baraj sorunu yok’ diyorum, kalın ve kabuk bağlamış kafaları almıyor. ‘MHP büyüyor, güçleniyor, milletin takdir ve teveccühü gittikçe yükseliyor’ diyorum, üç maymunu oynuyorlar, akbaba gibi, kuzgun gibi akıllarınca leş arıyorlar. ‘Kıskananlar çatlasın, çekemeyenler patlasın’ diyorum, çatlaya çatlaya, patlaya patlaya dağıldıklarını, un ufak olduklarını görmüyor, göremiyorlar.”
Siyaseti, “siyaset olsun diye” değil, millete ve ülkeye hizmet için yaptıklarını anlatan Bahçeli, davanın büyüklüğünün oy oranıyla, oy sayısıyla değil, yüreklerinin asaleti, ülkülerin yüksekliğiyle ölçüldüğünü söyledi.
MHP’nin nereden kaynaklanırsa kaynaklansın küçük siyasi hesapların kendi ayaklarına pranga vurmasına müsaade etmeyeceğini belirten Bahçeli, “Hiçbir Türk milliyetçisi, hiçbir Türkiye sevdalısı buna göz yummayacaktır. Bilakis, her gün biraz daha kenetlenip, büyüyerek lider ülke yolundaki yürüyüşümüz devam edecektir.” dedi.
“Bu vatan kimin” şiirini okuyan Bahçeli, bu şartlar altında, milli bekanın olağanüstü risk ve tehdit altında olduğu bir dönemde, Türkiye Cumhuriyeti’nin üçüncü evresine geçildiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanlığı sisteminin kurum ve kurallarıyla kökleşmesi, yerleşmesi, tam olarak oturması maksadıyla 3 Kasım 2019’da Cumhurbaşkanı seçiminde Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceklerini belirten Bahçeli, “Siyasi akıl bunu gerektiriyordu. Ülkenin gerçekleri buna işaret ediyordu. Milli bekamızın korunması için böylesi bir uzlaşma vasatında buluşmak lazımdı. Yaptığımız da budur. Milletvekili genel seçiminden başarıyla çıkıp çok güçlü bir şekilde TBMM’de yerimizi alacağımızı, geleceğin Türkiye’sinde, gelecek iktidarın iklim ve iradesinde mutlaka söz sahibi olacağımızı kararlılıkla duyuruyorum.” ifadelerini kullandı.
Zeytin Dalı Harekatı
Sorumluluktan kaçış olmadığını dile getiren Bahçeli, Türkiye’nin siyasi ve toplumsal gelişmelerini etkileyen en önemli konu başlıklarından birisinin de 20 Ocak 2018’de başlayan ve Suriye’nin kuzeybatısındaki Halep’in Afrin ilçesinin terörden temizlenmesi olduğuna işaret etti.
Zeytin Dalı Harekatı 22’nci gününde olduğun belirten Bahçeli, şöyle konuştu:
“Türk askeri Afrin kırsalında Özgür Suriye Ordusuyla birlikte hainleri kovalamaktadır. Jetlerimiz, terör barınaklarını, sığınaklarını, mühimmat ve cephanelikleri imha etmektedir. Şimdiye kadar sayıları bini aşan terörist etkisiz hale getirilmiştir. Maalesef mücadele sürecinde aldığımız şehit haberleri de bizi kahretmektedir. Fakat bir hususu da paylaşmadan geçmek istemiyorum. Zeytin Dalı Harekatı’nın 19’ncu gününde şehit düşen iki kahramanımızdan biri olan piyade Astsubay Kıdemli Çavuş Ömer Bilal Akpınar’ın Karabük’te son yolculuğuna çıkarken kılınan cenaze namazı tek kelimeyle mahşeri bir kalabalıkla gerçekleşmiştir. Millet şehitlerine sahip çıkmış, manevi gücümüzü, birlik ve beraberlik irademizi resmen dünyaya ilan etmiştir. Aziz şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Bu duruş bizde oldukça, Türk milleti sinesinden çıkan ordusuna bu şekilde destek verip arkasında durdukça, Allah’ın izniyle hiçbir hain, hiçbir müstevli, hiçbir kanlı hesap işe yaramayacak, hedefine ulaşamayacaktır.”
Bahçeli, “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” dediklerini, şehadetin en yüce makam olduğuna inanıp, bekanın güvenliği ve kalıcılığı için 80 milyonun manen yükselerek alçakların üstüne, korku nedir tanımayarak gideceğini bildiklerini söyledi.
Bahçeli, şöyle devam etti:
“CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Afrin’in içine girilmesini doğru bulmuyormuş. Peki sen neyi doğru buluyor, neyi doğru görüyorsun Sayın Kılıçdaroğlu? ABD’li askerler YPG’li katillerle Menbiç kırsalında beraber nöbet tutuyorlar haberin var mı? ABD’nin Irak ve Suriye’de IŞİD’e karşı sürdürdüğü operasyonların en üst düzey sorumlusu olan bir general bozuntusu, YPG’lilere kahraman diyor, Türkiye’ye yanlış hesap içinde diyerek parmak sallıyor, hiç duydun mu? Afrin’e girmeyin demek, PKK/PYD/YPG’yi arkalamak, kollamak, terör örgütlerine el sallamaktır. Bu tarihi gaflet, Atatürk’ün kemiklerini sızlatmak, ruhunu muazzep kılmak değil midir? ‘Afrin’e girmeyin’ diyorsun, hadi yarın birileri de çıkıp Hatay’dan, Kilis’ten çıkın derse ne yapacaksın, nereye kaçacaksın, neye sarılacaksın Sayın Kılıçdaroğlu? Terör örgütleri bu kadar mı gözünüzü boyadı, bu kadar mı aklınızı başınızdan aldı? Bu ülkede anamuhalefet partisinin milli güvenliğimizi köstekleme çabası, jeopolitik arıza vermesi felakettir, aslında başlı başına güvenlik sorunudur.”
“Birisi çıkar, Ege’deki haklarımızı çarçur etmek için, üç beş keçinin otladığı kaya parçacıkları diyerek vatanı sabote eder, düşman sevindirir. Nasılsa tuzu kurudur. Birisi çıkar, ÖSO’ya terörist der, El Kaide ile ilişkilendirir, ama kendisinin kimlerle ilişkili olduğunu itiraf edemez.” diyen Bahçeli, “Başında Türk olan, ama Türklüğün utancı, Türk düşmanlarının gözetleme kulesi, Türk katillerinin aşı suyu ola bir mesleki örgüt, PYD’ye çalışır, YPG’yle oynaşır, PKK’yla düşer kalkar. Sonrada isminden ‘Türk ifadesi kalkmasın’ diye feryat eder. Türk Tabipler Birliği diye bir kurum ahlaken ve vicdanen yok hükmündedir. Türk milleti beka mücadelesi verirken, teröristlerle aynı çizgiye, aynı niyete, aynı dile sürüklenmiştir. Bunların nesi Türk’tür ki, ismi de Türk kalacaktır? Türk olmak adam olmaktır, mayası sağlam olmak, vatan ve millet sevdalısı olmak demektir. Kürt kökenli kardeşlerimin PKK’yla, PYD’yle bağ ve bağlantısı nasıl yoksa, Türklüğün de Tabipler Birliğiyle bir ilgi ve yakınlığı olmamıştır. Nitekim haklarında yapılacak siyasi ve hukuki tasarrufları desteklediğimizi bu vesileyle kararlılıkla belirtiyor, Sayın Cumhurbaşkanına duyarlılığından dolayı teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.
MHP’nin vatana, millete ve bayrağa eşsiz sevgi, emsalsiz sadakati olduğuna dikkati çeken Bahçeli, partilerinin, milli duruşun, şühedaya vefanın, millete bekanın onurlu daveti olduğunu, çatlamış dudakların, boş midelerin, kırılmış hayallerin, karanlık köylerin, çıplak tepelerin, yoksul toplumun, yarını üstüne kumar oynanan milletin yegane umudu olduğunu dile getirdi.
Türk milleti için yaptıkları ve yapacakları fedakarlıklarda hiçbir zaman sınır tanımadıklarını aktaran Bahçeli, hiç de nokta koymadıklarını vurguladı.
Bahçeli, özellikle 1 Kasım 2015 milletvekili genel seçiminden sonra akla hayale gelmeyecek saldırılarla karşılaştıklarını belirterek, şöyle konuştu:
“Oyunları bozduk, oyuncuları bozguna uğrattık. Bunu hep birlikte yaptık, hep beraber başardık. ‘Paradigma değişikliği, iktidar olacağız, ‘böyle gitmez’ dediler, tertemiz arkadaşlarımızı istismar ederek topladıkları imzalarla kapımıza dayandılar. Hiç yaşanmamış, hiç rastlanmamış rezillikleri sahnelediler. Ahlak gözetmediler, anlayış göstermediler. Yetmedi, tarlalara üşüşüp olağanüstü kongre derdine kapıldılar. Yetmedi, tellere tutunup temellerimizi dinamitlemeye kalkıştılar. Otellerde toplandılar, dedikodu yaptılar, fitne kazanı kaynattılar. Amaç milli şuuru köreltmek, Milliyetçi Hareket’i karartmaktı. Amaç Türk milletinin son kalesini kapatmak, son siperini karıştırmaktı. Başardılar mı? Hayır. Sonuç aldılar mı? Elbette asla. Her zaman dediğim gibi davamız dualıdır, himaye Allah’tandır, destek aziz Türk milletindedir. Böyle bildik, buna inandık. Üç hilal, okyanus ötesinin eline düşemezdi, çok şükür düşmedi.”
“Zafer sabredenlerindir”
Dava adamlığının karşılıksız adanmayı gerektirdiğinin altını çizen Devlet Bahçeli, sinsi hesap ve gizli plan yapanlardan insan bile olamayacağını dile getirdi.
Birbirini çekemeyen, hazmedemeyen, kara çalan hiç kimsenin bir davanın onurunu hakkıyla sahiplenemeyeceğini ifade eden Bahçeli, “Herkes kendi tıynetine yakışanı yapacak, herkes kendi niyetinin, kendi mizaç ve meşrebinin karşılığını bulacaktır. Unutmayınız, odunlaşanlara karşı olgunluğumuzu göstereceğiz. Zalimleri alçakça alkışlayanlar varken, biz kahramanca mazlumları kucaklayacağız, onların yanında duracağız. Zafer sabredenlerindir, sefer hak edenlerindir.” değerlendirmesinde bulundu.
Yürüyüşlerini bozacak hiçbir düzensizliğe, iç huzur ve düzeni sarsacak hiçbir dengesizliğe müsaade etmeyeceklerini aktaran Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Egolarına boyun eğenlerle davanın ilerlemesi imkansızdır. Dönemsel olarak işgal ettikleri makamlarla üstünlük taslayanları, önüne gelene tepeden bakanları hoş görmemiz düşünülemeyecektir. Hizipçilik yapan, huzursuzluk çıkaran, ekipçilik ve dar kadroculuktan medet uman kim olursa olsun gözümüz üzerlerindedir. Bu dava kutludur, milli vicdanının simgesidir. Bu dava Türklüğün bekasına ömrünü vakfetmiş kahramanca bir duruşun özeti, üstün bir mücadele azminin eseridir ve tarih boyunca emanet yere düşürülmemiştir. Merhamet, meşruiyet ve muhabbetten ayrılmadan önümüze bakacağız. Küskünlükleri telafi edeceğiz, dargınlıkları gidereceğiz, gaflete kapılıp, yanılıp yenilip yanlışa düşen sonra da vicdanen pişmanlık duyan, safiyane ve dürüst bir şekilde hatasını kabullenenleri tekrar kazanacağız. Ancak bu davaya ihanet etmişleri, mahkeme kapılarında, korsan kurultay salonlarında her kepazeliğin başını çekmişleri dünya durdukça affetmemiz söz konusu bile olmayacaktır. Trenden inenler, indikleri yerde kalmışlardır. Rüzgarla savrulanlar, gaza gelip sivrilenler kaybetmişlerdir. İplisini saplısını bilmeyiz, cambazı cümbüşü tanımayız, yapılanları unutmadık, hakaret ve hainlikleri hiç ama hiç aklımızdan çıkarmadık.”
MHP’nin şu ana kadar yaptığı kurultaylara değinen Bahçeli, Milliyetçi Hareket’in milletin bekası için dünden daha önemli bir görevle karşı karşıya olduğuna dikkati çekti.
“Dayatmalar tutmamıştır”
12. Olağan Büyük Kurultaylarının 18 Mart’ta yapılacağını hatırlatan MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Olağanüstü kurultay çığırtkanları tel tel dağılmışlar, kimisi ters köşede kalmış, kimisi de ipin ucundan tutmak için can havliyle kirişi kırmıştır. Dayatmalar tutmamış, milliyetçi-ülkücü irade taviz vermemiştir. Onur ve omurgalarını kaybedenlerin, merkez iddiasıyla siyasette boy göstermeleri, CHP ve HDP limanına yanaşmaları trajik ve patolojik bir yol kazası olarak her daim hatırlanacaktır. 18 Mart kurultayımız, ‘Milli Duruş: Şühedaya Vefa, Millete Beka’ Kurultayıdır. Huzur ve beka için güç birliği diyoruz.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin toparlanması için katkı verdiklerini belirten Bahçeli, “Bu kurultayımız, 2019’daki diğer üç siyasi olayın, üç stratejik dönüm noktasının hazırlığına ve hedef planlanmasına sahne olacak, şahitlik edecektir.” dedi.
Partilerinin mahalli idarelerde marka olduğunu anlatan Bahçeli, şöyle konuştu:
“Dürüst ve temiz yönetim anlayışımızla milletimiz belediye yönetimlerindeki çalışkanlığımızı ve kucaklayıcı vasfımızı görmüş, tanıklık etmiştir. Pek tabii olarak, mahalli idareler seçiminde, Adalet ve Kalkınma Partisi ile kurmuş olduğumuz ‘milli ittifakın yıpranmasına, olası siyasi kamplaşma ve kutuplaşmalara izin ve meydan vermeyeceğiz. Hassas propaganda sürecini, ilkeli ve ittifakın ahlaki doğasına muvafık bir şekilde yürüteceğiz. Milliyetçi Hareket Partisi 2019 yılının Mart ayında, il, ilçe ve beldelerde yörenin şartlarına, vatandaşlarımızın ihtiyaç ve eğilimine göre tavır ve tutum alacak, mutlaka başarıya ulaşacaktır.”
Türk siyasetinin akışını etkileyen, dinamiklerini ve parametrelerini değiştiren çok vahim ve vahşi bir darbe ve işgal teşebbüsünün 15 Temmuz’da gerçekleştiğini vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
“FETÖ, şark meselesinin bu çağdaki adı, kanlı emperyalizmin 21. yüzyıl projesi olarak Türk milletine ihanet etmiş, küresel efendileri namına istilayı denemiştir. Ve karşımızdaki terörizm dehşeti farklı boyutlarla devam ederken, Türk vatanını bölme ve ele geçirme emeli sönmüş, geçmiş değildir. Nitekim terörizm, şehit kanıyla suladığımız toprakları ve mücavir bölgeleri sömürmenin, parçalamanın, sınırları değiştirmenin bugünkü kanlı ve ölümcül vasıtası olmuştur.
Geçmişte sözde uygarlık götürüp yer altı ve yer üstü kaynaklarını ülkelerine getiren zalimler, şimdi de yeni dünya düzeni maskesi altında, terörle mücadele kisvesi içinde ülkeleri hizaya getirme, direnişlerini kırma, köklerinden koparma taktikleriyle aynı oyunu oynamaktadırlar. Bugün emperyalizmin gözü, Afrika’nın Okyanus kıyısından, Doğu Türkistan havzasına, buradan Pasifik’e kadar uzanan engin coğrafyalara odaklanmıştır. Bunun için dünya coğrafyasında, Avrupa-Asya’nın kesiştiği alanda, kilit ve stratejik öneme sahip Türkiye’nin çözülmesi, parçalanması, dağıtılması ve bunlar olmuyorsa denetim ve kontrolü amaçlanmaktadır.
Terörizmin küresel piramidin tepesinde olduğunu iddia eden sözde gelişmiş ve medeni ülkelerin siyasi operasyon aracı, hedef ülkelerin içişlerine karışma bahanesidir. Zulmün ve zulmetin cinayet ve ihanet silahı FETÖ bu çerçevede değerlendirilmelidir. PKK, PYD, YPG, IŞİD, DHKP-C ve diğer kanlı örgütler de tetikçi ve kanlı nöbette kiralık olarak kullanılmaktadır.”
Bahçeli’nin konuşmasının ardından toplantı basına kapalı devam etti.
Muhabir: Ayşe Yıldız