Bulunamadı...
Tüm Sonuçları Görüntüle
Pazartesi, Haziran 30, 2025
Kanal 5
  • ANA SAYFA
  • GAZİANTEP
  • ANKARA
  • DOĞU-GÜNEYDOĞU
  • TÜRKİYE
  • DÜNYA
  • SİYASET
  • SAĞLIK
  • EKONOMİ
  • YAŞAM
  • KÜLTÜR
  • SPOR
  • PROGRAMLAR
  • KURUMSAL
    • İLETİŞİM
    • İNSAN KAYNAKLARI
    • KÜNYE
    • KATALOG
Kanal 5
Bulunamadı...
Tüm Sonuçları Görüntüle
Pazartesi, Haziran 30, 2025
Kanal 5
  • ANA SAYFA
  • GAZİANTEP
  • ANKARA
  • DOĞU-GÜNEYDOĞU
  • TÜRKİYE
  • DÜNYA
  • SİYASET
  • SAĞLIK
  • EKONOMİ
  • YAŞAM
  • KÜLTÜR
  • SPOR
  • PROGRAMLAR
  • KURUMSAL

Paradigmalar alt üst oldu

• Kanal 5
12 yıl önce
• Genel
A A

Kürt Aydını Yazar Orhan Miroğlu, önemli açıklamalarda bulundu. Çözüm sürecini değerlendiren Miroğlu, “ Kürdü ile Türkü ile bu ülkenin bütün yurttaşlarının artık ‘şike savaşı’ konusunda güçlü bir kanaati var. Ergenekon ve JİTEM davalarında ortaya saçılan bilgiler, ‘şike savaşının’ nasıl ortak bir mutabakatla sürdüğünü gösteriyor. Başbakan “iktidarım pahasına” diyerek adım atıyor. İşte bütün bunlar umutlu olmak için başlıca sebepler” dedi.

“Herkes her şeyi yeniden düşünmelidir” diyen Miroğlu, “Sanırım hükümet her şeyi yeniden düşündüğü için başarılı görünüyor. Statükoyu reddetmek, ‘milliyetçiliği ayaklarının altına aldığını Sayın Başbakan’ın ifade etmesi, bütün geçerli paradigmaları alt üst eden ve hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını bize gösteren bir durum” diye konuştu.

Köşk sürecini manipüle etme derdinde olanlara ise Miroğlu fıkra ile cevap verdi…

İşte o fıkra ve söyleşi

-Yeni çözüm süreci hızla devam ediyor. Barışa dair umudunuz nedir?

Her zamankinden daha fazla umutlu olduğumu söylemek isterim. Bu umudun birçok siyasi ve moral sebepleri var kuşkusuz. Birincisi, bu hükümet ‘Kürt meselesi’ dediğimiz alana belli bir hâkimiyet sağladı. Ordunun vesayeti önemli oranda kırıldı. İmralı sürecinde son on yıl itibariyle hep askerlerin dediği oluyordu. Sayın Mehmet Ali Şahin açıklayınca öğrendik, İmralı’daki kontrol 2010 yılına kadar o kadar sıkıymış ki, MİT müsteşarı bile bir defasında Öcalan’la görüşememiş. PKK’nın Oslo’da masayı devirmesiyle başlayan ‘devrimci halk savaşı’ stratejisi bana göre çöktü. Daha önce PKK’yı destekleyen Kürtler bu defa bu stratejinin arkasında durmadı ve 1500 gencin ölümüne yol açıldı. Çok yüksek sesle dillendirilmese de, bunun Kürtler arasında ciddi manada sorgulandığını düşünüyorum. Kamuoyu yoklamaları, özellikle şehit cenazelerinin en çok geldiği yerlerde bile, halkın
yeni sürece ciddi destek verdiğini ortaya koyuyor. BDP silahlı şiddet ve terör eylemleri nedeniyle 2007’den beri siyaset yapamadığının farkında. AB sanki daha samimi bir tavır almış durumda. Suriye’de hiç bir şey PKK’nın bir kolu olan PYD’nin istediği gibi olmadı. Esad’la işbirliği yapılıyordu, şimdi sanki buradan geri dönülüyor. Öcalan muhatap olarak her zaman askerleri ve CHP’yi işaret ediyordu. Öcalan’ın yeni bir durum muhasebesi yaptığı görülüyor. Kürdü ile Türkü ile bu ülkenin bütün yurttaşlarının artık bu ‘şike savaşı’ konusunda güçlü bir kanaati var. Ergenekon ve JİTEM davalarında ortaya saçılan bilgiler, ‘şike savaşının’ nasıl da ortak bir mutabakatla sürdüğünü gösteriyor. Başbakan iktidarım pahasına diyerek adım atıyor. İşte bütün bunlar umutlu olmak için başlıca sebepler.

-Süreçte dikkat edilmesi gereken konular var mı?

Dikkat edilmesi gerekilen birçok konu ve güçlendirilmesi gerekilen birçok zemin var. Bunların başında milliyetçiliğin kaşınmaması ve barışa, ötekini anlamaya hizmet eden bir dilin ve üslubun benimsenmesi. Barış ve demokrasiye dair fikirlerin serbestçe tartışılabileceği ortak entelektüel ve sivil alanların yaratılması var olanların güçlendirilmesi çok gerekli. Herkes her şeyi yeniden düşünmelidir. Sanırım hükümet her şeyi yeniden düşündüğü için başarılı görünüyor. Statükoyu reddetmek, ‘milliyetçiliği ayaklarının altına aldığını Sayın Başbakan’ın ifade etmesi, bütün geçerli paradigmaları alt üst eden ve hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını bize gösteren bir durum.

-Hükümetin aldığı büyük risk kamuoyu tarafından anlaşılmış durumda mı?

Siyasi risklerin nedeyse asgari düzeyde olduğunu düşünüyorum. Hükümetin kamuoyuna dönük olarak başlattığı çalışmalar umut veriyor. AK Parti teşkilatından ve milletvekillerinden süreci zora sokacak şimdiye kadar hiç bir söylem işitmedik. Halkın ama özellikle çatışmalardan çok zarar görmüş yurttaşlarımızın süreci dört elle desteklediklerini görüyoruz. Bazılarının ‘Türk sorunu’ yaratmak istemesi gibi, bazılarının da bize sanki ‘Kürt sorunu’ doğacakmış gibi davranmaları hiç bir gerçeğe dayanmıyor. Eskiden bölünme
paranoyaları üstünden kontrol edilen kamuoyu artık yok. Şimdi bakıyorsunuz medyanın bir bölümü ‘Sorun çözülecek belki, ama bunun Türkiye’ye faturası demokrasi olacak’ diyorlar. Ya da Başbakan köşke çıkmasın da, Kürtler istersen yüz yıl daha dağda kalsın gibi niyetler de var. Laz fıkrasındaki gibi… İdam edilirken sormuşlar ya son isteğini, o da ‘Kürt anasını görmesin’ demiş. Başbakan köşke çıkmasın, ama istersen bu savaş yüzyıl daha sürsün. Bu yaklaşımda olanlar herhalde ekmeklerini buradan yiyorlar.

-Muhalefet partilerinin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

CHP’nin giderek daha çok sarsılacağını, geleneksel ve Kemalist milliyetçi hatta çekileceğini düşünüyorum. Gerçi birileri hala bu partiden bir sosyal demokrat parti çıkarmakla meşguller, ama boşuna çabalıyorlar. CHP’de bir şey değişmeyecek. Olsa olsa demokrat kimliğiyle tanınan bir kaç kişi-sayılar bir elin parmak sayısını geçmiyor- partiden çekip gidecek veya statü arzusunu, susarak garantiye almaya çalışacak. Kılıçdaroğlu anayasa ‘Türk milleti’ yle
başlasın diyor. Zaten öyle başlamıyor mu? Bu kavga neden öyleyse? Kılıçdaroğlu Başbakan’ın Dersim özrü altında nasıl kaldıysa, şimdi de çözüm sürecinin altında kalıyor. Midyat’ta Başbakan’ın yaptığı konuşmaya bir sosyal demokratın katılması gerekirdi, öyle yapmadı Kılıçdaroğlu, bunun yerine Başbakanı aklı sıra Karadenizlilere şikâyet etti. ‘Bu konuşmayı gitsin Karadeniz’de yapsın diyerek. Karadenizliler Midyat’ta söylenenleri duymuyor mu yoksa, o zaman bu medya neye var? CHP’nin süreci desteklemek yerine, daha da sertleşeceğini düşünüyorum. MHP ise bence daha ılımlı bir yerde duruyor. En azından sokaklara çıkmıyor, itidal tavsiye ediyor.
BDP’de tıpkı CHP gibi, kendi paradigmalarıyla yüzleşmek zorunda kalacak. BDP tabanı buna yıllardır hazır. Hazır olmayanlar BDP’yi yönetenler. Burada da ‘askeri vesayet’ kırılmadan, sürece güçlü bir katkı sunması BDP’nin beklenemez. Karadeniz’de karşılaştıkları manzara asla tasvip edilemez. Büyük bir provokasyonun eşiğinden dönüldü. Bir kez daha sağduyu hakim oldu. Bu da halkın sürece ne kadar sahip çıktığını gösteriyor. BDP bence süreci her şeyden önce kendi seçmeniyle paylaşmalı. Karadenize filan gitmeyi ertelemesi daha hayırlı olur. Şimdiye kadar bölgede bu konuda ciddi bir tek toplantı yapmamış bir partinin, Sinop’a gitmesinin ne faydası olacak?

Haber10- Hülya Özkan

  • Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır) Facebook
  • X'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır) X
  • WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır) WhatsApp
Bulunamadı...
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Ana Sayfa
  • Tüm Haberler
  • Gaziantep
  • Ankara
  • Doğu-Güneydoğu
  • Türkiye
  • Dünya
  • Siyaset
  • Sağlık
  • Ekonomi
  • Yaşam
  • Kültür
  • Spor
  • Programlar
  • Kurumsal
    • İletişim
    • İnsan Kaynakları
    • Katalog
    • Künye

© 1994 - 2022 Kanal5 Tüm Hakkı Saklıdır

»
«