İSTANBUL
Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Gülhane Diş Hekimliği Fakültesi Çocuk Diş Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ceyhan Altun, yaptığı yazılı açıklamada probiyotiklerin, yeterli miktarlarda alındıklarında sağlık açısından yararlı etkileri olan canlı mikroorganizmalar olduğunu belirtti.
Probiyotik olarak adlandırılan birçok mikroorganizma bulunduğunu, “Lactobacillus” ve “Bifidobacterium”un en yaygın olarak bilinenler arasında yer aldığını aktaran Altun, “Probiyotiklerin gastrointestinal sistem üzerine faydalı etkileri artık herkes tarafından kabul edilmiştir. Ağız diş sağlığı ile ilgili olarak ise çalışmalar devam etmektedir. Probiyotikli süt ürünleri diyete kolayca ilave edilebilen doğal tüketim yoludur. Ancak, probiyotiklerin, son zamanlarda ağız hastalıklarının önlenmesinde ve diş çürüğünün azaltılmasında probiyotikli sakız, tablet ve diş macunu gibi özel uygulamalarda kullanıma sunulmuştur.” ifadelerini kullandı.
“Probiyotikler ağız boşluğunda koruyucu tabaka oluşturuyor”
Doç. Dr. Altun, probiyotiklerin ağız boşluğunda, ağız hastalıklarına karşı koruyucu tabaka olarak bilinen bir biofilm tabakası oluşturduğunu anlatarak, şu bilgileri verdi:
“Bu biofilm tabakası bakteriyel patojenlerin ağız dokularına yaklaşmasına izin vermez. Ayrıca probiyotikler, çürük yapıcı ve diş eti hastalıklarına sebep olan bakterilerin büyüme ve çoğalmalarına karşı da rekabet içerisindedirler. Yapılan çalışmalarda, Lactobacillus ve Bifidobacterium’un tükürükte çürük oluşumuna neden olan bazı bakterilerin sayılarını azalttığı bildirilmektedir. Diğer klinik çalışmalarda, probiyotikli sakızların ve tabletlerin düzenli kullanılmasıyla diş eti hastalıklarının azaldığı gözlemlenmiştir. Ağız boşluğunda bu tür faydalı bakterilerin sayısının artmasıyla çürük yapıcı bakteri kolonizasyonunun ve sayısının azaldığı bilinmektedir. Maya tipi bir mantar türü olan Candida albicans, ağız boşluğunda özellikle immün sistemi zayıflamış hastalarda en önemli enfeksiyon nedenidir. Probiyotiklerin ağız enfeksiyonlarında direk rol oynayan Candida sayısında da azalmaya sebep oldukları bilinmektedir.”