Memleketlerinden kilometrelerce uzağından Eskişehir’e gelen mevsimlik işçiler, Ramazan ayını tahtadan kaplı barakalarda geçiriyor. Doğa olaylarına karşı da ayakta durmaya çalışan işçileri, hızı saatte 70 kilometreyi bulan fırtına vurdu.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden Eskişehir’e gelen tarım işçileri iftarlarını memleketlerinden uzakta yapmanın burukluğunu yaşadılar. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Şanlıurfa’dan Eskişehir’in Odunpazarı ilçesi Yassıhöyük Köyüne çocuklarıyla birlikte çalışmaya gelen mevsimlik tarım işçileri hem oruç tutuyorlar hem de çalışıyorlar.
Naylon çadırlarda kalan mevsimlik tarım işçileri akşam işlerini tamamladıktan sonra çadırlaraına geliyorlar. Kadınlar odun ateşinde yemeklerini ve yufkalarını pişirdikten sonra, aileleri ile birlikte ezan’ın okumasını bekliyorlar. Ezanın okunmasıyla birlikte çoluk çocuk aynı çadırda kalan işçiler, kurdukları yer sofrasında yemeklerini yiyiyorlar.
FIRTINADA BARAKALARINI AYAKTA TUTMAK İÇİN ÇALIŞTILAR
Memleketlerinden uzaklıkta iftar açmanın burukluğunu yaşayan işçiler; şartların çok zor olduğunu, sabah erken kalkarak tarlalara gittiklerini bir dönüm tarlayı 50 TL’ye çalıştıklarını söylediler. İşçiler aşırı sıcak havada çalışmanın yanı sıra bazı doğa olaylarına karşı da ayakta durmaya çalışıyor. Saatte hızı 70 kilometreyi bulan fırtınada
işçiler, binbir güçlükle yaptıkları barakaların yıkılmaması için çaba sarf etti. Dayanışma içinde barakaların yıkılmaması için uzun süre çalışan işçiler ise toz duman altında fırtınanın bir an önce dinmesi için çalıştı.
BARAKADA SAHUR VE İFTAR
Mevsimlik Tarım İşçisi İsmail Saray (57), iftar’da ve sahur’da yiyecek yemek bulmakta zorlandıklarını belirtti.
Ekmek mücadelesi için çoluk çocuk gurbete geldiklerini ifade eden Saray şunları söyledi: “Sizlerin de gördüğünüz gibi çadırlarımız aşırı fırtınadan dolayı başımıza yıkılacaktı. Tuvaletimiz yıkıldı. Arkadaşlarımız çadırları yıkılmasın diye kenarlarına toprak atıyorlar. Aşırı rüzgardan dolayı yemekleri pişirdiğimiz ateşler sağa sola sıçrıyor.
Yangın çıkmamaıs için çok dikkat ediyoruz. Ramazan biraz zor geçecek gibi görünüyor. Gece erken yatıp, sabah erken kalkmak zorundayız. Burası bizim yöremizden farklı. İşimiz ve çalışma imkanımız olsa niye buralara gelelim. Kazandığımız para yol paralarını bile karşılamıyor. Mecburuz, başka çaremiz yok. Bizim yöremizde fabrika olsa biz çalışırız. Çoluk çocuk buralarda perişan olmayız.”
“SESİMİZİ DUYUN”
Hiçbir yetkilinin kendilerine sahip çıkmadığını iddia eden Mevsimlik Tarım İşçisi Mustafa Açıkkol (45) ise, fazla işin olmadığını ve yiyeceklerinin az kaldığını kaydetti. Memleketlerinde iş olsa bu çileyi çekmeyeceklerini ifade eden Açıkkol, “Buradan devlet yetkililerine sesleniyorum, ne olur bizim geldiğimiz bölgelerde iş sahası açın. Biz bu
sefaleti çekmek istemiyoruz. Bizlere sahip çıkın. Biz gurbet ellerde çalışmak istemiyoruz. Biz kendi memleketimizde çalışmak istiyoruz. Bu iş imkanları bizim gençlerimize ve bizlere sağlanmalı” dedi Mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarının giydikleri elbiselerinin ve ayakkabılarının yırtık olduğu dikkatlerden kaçmadı.
İHA