Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov‘un Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan ve Katar’ı içeren Körfez turu, Rusların bu ülkelerle ticari ve ekonomik yönden ilişkilerini artırarak Orta Doğu’da etkin olmayı hedeflediğini gösterdi.
Komünizmin bayraktarlığını yapan Sovyetler Birliği’nde, Moskova, Orta Doğu’da etkin olmak ve sıcak denizlere inmek için müttefik ararken karşısına ABD’nin bölgedeki ortağı Suudi Arabistan çıkmıştı.
Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği’nin yakın ilişkisi olduğu Mısır ve Suriye gibi ülkelerde etkin olan komünizm, Orta Doğu’da körfez ülkelerinin monarşik yapısını tehdit ettiği için Moskova’nın da bölgedeki başkentlerle arası hiçbir zaman iyi olmamıştı.
Orta Doğu‘da etkisini güçlendirmek için son yıllarda sınır ötesi etkisini askeri gücüyle paralel şekilde artırmaya başlayan Sovyetler’in mirasçısı Moskova, özellikle Suriye krizinde Orta Doğu’da güçlü bir oyuncu oldu.
Şimdi de Rusya, sahadaki etkinliğini artırmak amacıyla hem Suudi Arabistan hem de diğer zengin Körfez ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmek için çaba gösteriyor.
Dünya hidrokarbon piyasasındaki çaba ve politikaların yanı sıra enerji ve barışçıl nükleer enerji alanında Rusya ve BAE iş birliği yapıyor. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) nezdinde yürütülen istişareler de iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin belirli unsurlarından birisi olarak görülüyor.
Dünyada yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ile baş gösteren ekonomik sıkıntının etkisi de Rusya’yı Körfez ülkeleri ile daha yakın iş birliğine götürdü.
Körfez ülkelerinin zenginliğinin yanı sıra yıllardır Batı’nın silah pazarı durumundaki bölgeyi etkisi altına almak isteyen Rusya’nın bu stratejik hamlesinin tesadüf olmadığı belirtiliyor.
ABD Başkanı Joe Biden, henüz Orta Doğu’da varlığını gösterememişken, Ruslar elini çabuk tutarak Suriye ile başlattığı bölgede etkin olma çabasını hızlı şekilde genişletmek istiyor.
Bu amaçla, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, 9-11 Mart’ta Körfez turuna çıktı. Lavrov’un Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in uzun aradan sonra 2019’da bölgeye yaptığı ziyaretlerin meyvelerini toplamayı hedefleyen turunun ilk durağı BAE oldu.
Rusya’nın BAE ile ticaret hacmi geçen yıl yüzde 80 artarak 3 milyar 270 milyon dolar ile tarihi seviyesine ulaşmış durumda. Batı’nın yaptırımlarına karşılık Rusya, Çin finansmanına alternatif yatırım olanaklarını ülkesine çekmek için BAE ile ilişkilerine önem verdiğini Lavrov’un ziyareti ile gösterdi.
Dünya hidrokarbon piyasasındaki çaba ve politikaların yanı sıra enerji ve barışçıl nükleer enerji alanında Rusya ve BAE iş birliği yapıyor. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) nezdinde yürütülen istişareler de iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin belirli unsurlarından birisi olarak görülüyor.
Yapay zeka ve uzay alanı dahil olmak üzere iki ülke arasında çeşitli yatırım alanlarında iş birliği, gaz ve petrol şirketleri arasında stratejik iş birliği anlaşması söz konusu.
İki ülke arasında turizm konusu da önemli yer tutuyor. BAE, Rus turistlerin önemli uğrak yeri arasında yer alıyor. Yılda yaklaşık 1 milyon Rus vatandaşının ziyaret ettiği BAE için turizm ön plana çıkan bir iş birliği unsuru olarak değerlendiriliyor.
Katar, Rusya’nın doğal gaz alanındaki en önemli rakiplerinden birisi. Katar ve Rusya, Suriye, Mısır, Libya gibi Arap baharının yaşandığı ülkelerde farklı taraflara verdikleri desteklerle biliniyor. Katar’ın topraklarında 2 ABD üssü bulunuyor ancak buna rağmen Rusya, Katar’ı Suudi Arabistan’a karşı bölgesel denge unsuru olarak görüyor ve bu ülkeye yakın duruyor. Rusya, ABD’ye rağmen Orta Doğu’da kendi politikaları açısından Katar’ı özellikle destekliyor.
BAE ile askeri-teknik ilişkiler dikkat çekiyor
Rusya, BAE ile silah ticaretini de artırmak istiyor. Özellikle Orta Doğu’da agresif askeri hamleleriyle ön plana çıkan BAE’nin savunma sanayinde ana tedarikçi ülkelerinden biri de Rusya olarak görülüyor.
İki ülke arasında MiG-29 savaş uçağının ortak üretimine ilişkin çalışmalar yürütülürken, Su-35 savaş uçaklarının BAE’ye teminatı noktasında da istişareler yapılıyor. Ayrıca BAE, Rusya tarafından üretilen Pantsir-SM hava savunma sistemleri ve Kornet-EM tanksavar sistemlerinin de “düzenli müşterisi” konumunda.
Bu yıl sonbaharda Dubai’de yapılacak uluslararası silah fuarında büyük bir tanıtım gerçekleştirmeyi planlayan Rusya bu istediğini almış görünüyor. Zira Lavrov, silah fuarında yapılacak forum çerçevesinde Rusya günü yapılması konusunda BAE yetkilileri ile anlaştıklarını bildirdi.
2019’da, BAE Suriye’nin başkenti Şam’da yeniden büyükelçilik açmıştı. Suriye ile ilişkilerin normalleşmesi politikası güden BAE’nin bu hususta Rusya ile aynı safta olması Suriye politikalarında ortak hareket ettiğini gösteriyor.
Zaten Lavrov da Abu Dabi ziyaretinde, Rusya ve BAE’nin Suriye’deki çözüm çabalarını desteklediklerini bildirdi.
Filistin-İsrail meselesi ile ilgili olarak da Lavrov, Filistin meselesinin adil bir şekilde çözümün ikinci plana düşmemesi şartıyla İsrail’in BAE dahil bir dizi Arap devletiyle ilişkilerinin normalleşmesini memnuniyetle karşıladıklarını aktardı.
Rusya-Suudi Arabistan arasındaki “petrol ittifakı”
ABD ile yakın ilişki yürüten Suudi Arabistan, zamanla çıkarları için Rusya ile de yakın ilişki kurma çabasına girdi. 2017’de Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz’in Rusya’ya gerçekleştirdiği ziyaret, ikili ilişkiler bakımından dönüm noktası oldu.
Bunun yanı sıra Kaşıkçı cinayetinin ardından Rus lider Putin’in uluslararası eleştirilerin merkezinde olan “Suudi Arabistan ile ilişkilere zarar verecek adım atmayacaklarını” ifade eden mesajı iki ülke arasındaki ilişkileri daha ileri taşıdı. Putin’in 2007’den sonra ilk defa 2019’da Suudi Arabistan’a yaptığı resmi ziyareti iki ülke arasındaki siyasi ve ticari ilişkilere ivme kazandırdı.
Bu anlamda Lavrov’un 10 Mart’taki başta enerji ve savunma sanayi olmak üzere karşılıklı ekonomik ilişkilerin ele alındığı Suudi Arabistan ziyareti özel önem taşıyor.
Rusya’nın BAE ile ticaret hacmi geçen yıl yüzde 80 artarak 3 milyar 270 milyon dolar ile tarihi seviyesine ulaşmış durumda. Batı’nın yaptırımlarına karşılık Rusya, Çin finansmanına alternatif yatırım olanaklarını ülkesine çekmek için BAE ile ilişkilerine önem verdiğini Lavrov’un ziyareti ile gösterdi.
Dünyanın en büyük petrol üreticileri arasındaki iki ülkenin petrol piyasalarına yönelik attığı ortak adımlar son yıllarda ön plana çıkıyor. Rusya’nın Suudi Arabistan ile OPEC nezdinde başlattığı yakın iş birliği de iki ülke arasındaki ilişkileri sağlamlaştıran ana unsurlardan biri olarak görülüyor.
Suudi Arabistan’ın liderlik ettiği OPEC ile Rusya’nın öncülüğündeki OPEC dışı bazı ülkelerden oluşan OPEC+ grubu, petrol üretimlerini belirli seviyede dondurma kararı alarak ve piyasa durumunu izleyerek petrol fiyatlarının dengelemesini sağladı. Uzmanlara göre Rus federal bütçesi, 2016 sonunda varılan anlaşma sayesinde 150 milyar dolardan fazla ilave gelir sağladı.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan Al Suud ile gerçekleştirdiği görüşmelerin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Lavrov, “Küresel hidrokarbon pazarında iş birliğimizi geliştirmemizin, OPEC+ formatı dahil adımlarımızı yakından koordine etmemiz gerektiğine dair ortak bir fikrimiz var, bunlar sonuç veriyor.” şeklinde konuştu.
İki ülke arasındaki bir diğer önemli başlık ise savunma sanayine yönelik iş birliği. ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin Suudi Arabistan’a Yemen’deki savaşta kullanılan silah satışını askıya alma kararı vermesinin ardından Moskova bu krizi fırsata çevirmek istiyor.
Rus medyasına yansıyan haberlerde, Lavrov’un görüşmelerinde S-400 hava savunma sistemleri olmak üzere bazı Rus silahlarının satışının da masaya geldiği ifade ediliyor.
Rusya Devlet Başkanı Putin, 2019’da yaptığı açıklamada, “İran’ın zamanında Rusya’dan S-300 alması ve Türkiye’nin S-400 hava savunma sistemi alması gibi Suudi Arabistan siyasi liderliği de aynı yönde akıllıca bir devlet kararı alabilir.” demişti.
Rus devlet savunma sanayi şirketi Rosteh’in Suudi Arabistan’da kalaşnikof üretmesine ilişkin anlaşma da geçen ay imzalanmıştı.
Rusya, BAE ile silah ticaretini de artırmak istiyor. Özellikle Orta Doğu’da agresif askeri hamleleriyle ön plana çıkan BAE’nin savunma sanayinde ana tedarikçi ülkelerinden biri de Rusya olarak görülüyor.
Rusya’nın Katar finansmanı ihtiyacı
Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani, 2018’de bölge ülkelerinin ambargosu altındayken Moskova’ya resmi ziyaret gerçekleştirerek Putin ile görüşmüştü.
Katar, Rusya’nın doğal gaz alanındaki en önemli rakiplerinden birisi. Katar ve Rusya, Suriye, Mısır, Libya gibi Arap baharının yaşandığı ülkelerde farklı taraflara verdikleri desteklerle biliniyor. Katar’ın topraklarında 2 ABD üssü bulunuyor ancak buna rağmen Rusya, Katar’ı Suudi Arabistan’a karşı bölgesel denge unsuru olarak görüyor ve bu ülkeye yakın duruyor. Rusya, ABD’ye rağmen Orta Doğu’da kendi politikaları açısından Katar’ı özellikle destekliyor.
Aynı zamanda Batı’nın yaptırımları nedeniyle finansman erişiminde alternatifler arayan Rusya için Katar yeni alternatif konumunda yer alıyor.
Batı’nın yaptırımları nedeniyle finansman bulma zorlukları yaşayan Rusya’ya Katar destek sağlamıştı. Katar Yatırım Otoritesinin (QIA), Rusya’nın en büyük petrol üreticisi Rosneft’in yüzde 18,93 hissesini 2019’da 11 milyar dolara satın alırken, ülkenin üçüncü büyük havalimanı olan St. Petersburg Havalimanına da 2018’de yaklaşık yüzde 25’lik hissesini alarak ortak olmuştu.
Ayrıca Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır’ın 2017’nin ortalarından itibaren 3 yıl boyunca uyguladığı ambargo esnasında Rusya, Katar ile ilişkilerini sürdürmüştü. Suudi Arabistan bu ilişkiden rahatsız olmuştu.
Doha’nın da Rus hava savunma sistemi S-400 almak için Moskova ile görüştüğü biliniyor.
Dünyanın en büyük doğal gaz üreticilerinden Rusya ve dünyanın en büyük sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) üreticisi Katar, küresel “Doğal gazın OPEC’i” olarak bilinen Gaz İhraç Eden Ülkeler Forumunun (GECF) önde gelen üyeleri olarak biliniyor.
Doha’da Türkiye-Rusya-Katar dışişleri bakanları Suriye meselesine çözüm aradı
Rus Bakan Lavrov’un bu kapsamda görüşmeler yaptığı Doha, Türkiye-Rusya-Katar Üçlü Dışişleri Bakanları Toplantısı’na da ev sahipliği yaptı.
Suriye meselesine kalıcı siyasi çözüm bulunmasına katkı sağlayacak iş birliği yollarının ele alındığı toplantı ilk defa üç ülkenin bakanlar düzeyinde yapıldı ve Astana formatındaki toplantıya ilave nitelik taşıyacağı değerlendirildi.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ve Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed Bin Abdurrahman Al Sani toplantı sonrasında ortak bildiri imzaladı.