Sağlık çalışanı babalar, Babalar Günü’nü yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadelede kaybettikleri meslektaşlarının ve hastalarının bıraktığı hüzünle kutluyor.
Tüm dünyada milyonlarca kişiyi etkileyen, neredeyse sağlık sistemlerinin çökmesine neden olan hatta tüm sosyal yaşamın “izole” kelimesiyle değişimine yol açan yüz yılın salgını, belki de en çok sağlık çalışanlarının hafızalarında kalacak.
Sağlık personeli, dünyayı çok kısa sürede etkisi altına alan salgına karşı verilen mücadelede seferberlik ruhuyla çalışırken, bir taraftan da bu savaşta kaybettikleri meslektaşlarının acısını yüreklerinde taşıyor.
Salgınla mücadelede 1,5 yıl geride bırakılırken, gece gündüz demeden çalışan, bayram kutlamayı unutan sağlık çalışanları Kovid-19’in gölgesinde, kaybettikleri meslektaşlarının hüznüyle ikinci Babalar Günü’nü geçiriyor.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Hüseyin Kerem Tolan da Babalar Günü’nün sevincini buruk şekilde yaşayan isimlerden biri.
3 yaşında bir kız babası olan Tolan, AA muhabirine zorluklarla geçen bir yılı anlattı. Pandeminin başından bu yana tüm sağlık personeli gibi aktif şekilde çalıştığını, genel cerrahi uzmanı olmasına rağmen o süreçte hekimliğin temel temalarından biri olduğu için bu davranışı sergilediklerini aktaran Tolan, aşılamayla salgının şu anda hızını kestiğini söyledi.
“Aşı olmadıktan sonra bu hastalığı bertaraf etme şansımız yok”
Hüseyin Kerem Tolan, vakaların çok hızlı giden aşılama programıyla çok daha azalacağını, bir an önce de normal hayata dönüleceğini düşündüğünü aktararak, bu nedenle de artık çok daha rahat bir şekilde branşlarında görevlerini sürdürebildiklerini ifade etti.
Pandeminin başında gerek aile yaşantıları gerekse de çalışma sistemi bakımından büyük değişiklikler yaşadıklarını dile getiren Tolan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Zaten hekim olarak bazı riskleri bilerek bu sistemin içinde çalışıyoruz ama tabii bu durumlarda insanın yakınlarını, hatta etraftaki insanları da gözetmesi daha önem arz ediyor. İkinci pik döneminde önce ben, benden sonra eşim ve 3 yaşındaki kızım Kovid oldu. O dönemde tabii insan daha çok yakınlarını düşünüyor. İnsanda yakınlarına bu işi taşımış olmanın vicdani yükü de oluyor. Çünkü ben ilk süreçte eşim ve kızımı ayrı tutmayı başardım ama ikinci dönemde bu pek mümkün olmadı. Tabii annem var, belli bir yaşın üzerinde. O ayrı yaşıyordu, onunla belli bir dönem hiç temas kurmadık. Yakın oturmasına rağmen telefonla görüştük. Diğer yakınlarımızla aynı şekilde mesafeli durmak zorunda kaldık. İnsanı psikolojik olarak etkiyor ama bir şekilde olacak her şey oluyor. Onu çok düşünmemek lazım. Halkımızdan da birçok vatandaşımızı kaybettik bu hastalıktan dolayı, onlardan bir farkımız yok, belki biraz daha fiziksel açıdan hastalığa yakın çalışıyor olmamızın verdiği bir maruziyet yüksekliği var.”
Bu süreçte kaybettikleri meslektaşlarının üzüntüsünü de yaşadıklarını dile getiren Uzman Dr. Tolan, aynı sorunların yaşanmaması için sırası gelen herkesin aşı olması gerektiğini vurguladı.
Tolan, “Bizim bulunduğumuz hastane bünyesinde çok yoğun bir aşılama programı var. Hızlı bir şekilde insanlarımız aşılanıyorlar. Bu işte hastalıktan korunmak önemli. Aşı olmadıktan sonra bu hastalığı bertaraf etme şansımız yok. İnşallah bu aşılama sistemiyle önümüzdeki bayramlara, Babalar Günü’ne ve daha güzel günlere daha samimi ve yakın bir şekilde girebileceğiz. Onun için aşılanmanın birebir yapılması lazım. Bana bir şey olmaz demekle olmuyor bu işler. Çünkü bir kişinin bile aşılanmaması bütün toplumu etkileyen bir sıkıntı haline geliyor. O yüzden herkesin mutlaka bu aşıyı olması şart.” şeklinde konuştu.