Kanal 5 Genel Koordinatörü Atıf Özbey’in hazırlayıp sunduğu programın bu haftaki konuğu; Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç.Dr. Erdinç Yazıcı oldu.Kıbrıs seçimleri, paralel yapı operasyonu, çözüm süreci ve 7 haziran seçimlerinin ele programda Yazıcı önemli açıklamalarda bulundu.
”KIBRIS’IN ADA SİYASETİNİ TÜRKİYE İLE MUKAYESE ETMEMEK GEREKİYOR”
Atıf Özbey (A.Ö.): Kıbrıs yönetimini demokrasi açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
Erdinç Yazıcı (E.Y.): Şimdi demokrasi açısından değerlendirmekten daha önce Kıbrıs’ın özel şartlarını ve bu sandık sonuçlarınıda kıbrısın özel şartları üzerinden okumayı tercih ederim yani sonunda 200-250 bin nüfusa sahip olan bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde belli koşullarda cumhurbaşkanlığı ve parlemento seçimleri oluyor bir gelenek oluşmuş durumda fakat bunun bir anlamı var, değeri var fakat Türkiye gibi nüfusu 80 milyona dayanmış bu seçimde oy kullanacak seçmeninin 55 milyon olduğu kocaman bir ülkenin siyasi coğrafyasını konuşurken Kıbrıs üzerinden 150 bin – 200 bin seçmen üzerinden düşünülebilecek bir ada siyasetini Türkiye ile mukayese etmemek gerekiyor.Ada siyasi çözümsüzlükler üzerinden siyaset kurumunun çözüm üretememesi üzerinden toplumun siyasete karşı duyarsız kaldığı siyasetten ümidini büyük ölçüde kestiği toplumsal sonuca ulaşmış durumda. O şu; bu seçim belki ada arihinde ilk defa siyasi katılımın %65’e kadar gerilediği, siyasi duyarsızlıkların düştüğü çünkü sandıktan ve seçimlerden insanların ümidini ciddi oranda kestiği bir tablo içerisinde ada Cumhurbaşkanığı seçimlerine gitti diğer taraftan adada varolan siyasi yapının rüştünü ispat etmeside önemli bir sorun, insanlar oy veriyorlar seçiyorlar o seçilmiş Cumhurbaşkanı, Başbakan her kimse hükümet bir hukuk sahibi bir otorite sahibi olması gerekiyor fakat bu tartışmaların içinde o otorite yeteri kadar kullanilamyor niye çünkü garantör ülkelerin gerek güneyde gerek kuzeyde gerek küresel sistem içerisinde Kıbrıs meselesi’nin algılanmasında bir etkileri var Türkiye sonunda orada bir askeri güce sahip oradaki kuzeydeki %40’lık bölgeyi askeri olarak bir savaşla kurtartı bu savaşın sonucunda bir ülke kuruldu ve ondan itibaren bu ülke Türkiye tarafından kollanıyor bir güvenlik şemsiyesi altında tutuluyor dolayısıyla tarihsel olarakta kültürel bağlar ve tarihsel bağlar açısından ada açıkça Türkiye anadolu yarımadasının bir parçasıdır.
”CHP ESKİ SİYASAL PARADİGMASINI DEĞİŞTİRİP YENİ BİR SİYASAL PARADİGMA ÜRETEMEDİ”
(A.Ö.): CHP’nin seçim beyannamesi başta AK Parti tarafından ve bütün kamuoyu tarafından tartışılıyor bunu değerlendirebilir misiniz?
(E.Y.): O tabi pazarlama tekniğindeki başarıyla alakalı birde çok uygun bir zamanda açıkladılar biliyorsunuz bir reklamcıyla çalışıyorlar dolayısıyla başarılı bir başlangıç. Ben CHP açısından sorunu şöyle görüyorum yani siyaset baştan sona bir siyaset pazarlaması değildir yani siyasal pazarlama önemli bir iştir fakat esas itibariyle siyasetin temel rengi noktalarında referans noktalarında sağlam değilseniz pazarlama bir işe yaramaz, CHP açısından handikap şu CHP seküler laik kemalist bir gelenekten gelen siyasi kadro olarak bunu tasviye ederek yerine ne getirilebileceği konusunda sağlam adımlar atmayarak bugünlere geldi yani Kılıçdaroğlu neyi temsil ediyor, bu tablodan şunu görmüyoruz Kılıçdaroğlu’nunda Bekaroğlu’nunda işte orada başka siyasetçilerinde sağdan gelmiş merkez sağ deniliyorya, Demirel’in eski ekibinden gelmiş siyasetçilerinde ortaklaşa temsil ettikleri bir siyasi iddia yok mesela Has Partiyi düşünün Has Partide bir sürü yerden gelmiş siyasetçiler, akademisyenler, entellektüeller var, onların hepsinin ortaklaşa bir siyasi iddiası vardı ve toplum tarafından o yavaş yavaş bilinmeye başlanmıştı, bir parti bir aktüel siyaset araçlarıyla siyasal pazarlama araçlarıyla ürettiği malzemeyi pazarlar ama esas itibariyle bir siyaset felsefesi iddiasına dayandırır kendi meşruiyetini, sosyal demokrattır, liberaldir, muhafazakardır vesaire şudur budur onun felsefesine dayandırır CHP demin onu anlatıyordum eski siyasal paradigmasını değiştirip onun yerine yeni bir siyasal paradigma üretemedi o paradigmaya heyecanla aşkla bağlanan bir siyasi kadroda yok, bence CHP’nin en büyük handikapı HDP’nin yükselişidir.