ANKARA
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, Türk Silahlı Kuvvetlerince (TSK), Suriye’nin kuzeybatısındaki Afrin bölgesinde yürütülen harekata ilişkin, “80 milyonun tamamı, hangi inançtan olursa olsun, Musevi cemaatinden Ermeni cemaatine varıncaya kadar her biri ortak bir hassasiyetle bir duruş sergiliyorlar.” dedi.
Ünal, TRT Haber’de gündeme ilişkin yaptığı değerlendirmede, milletin kendi varlığı, devleti, bayrağı ve vatanıyla ilgili bir tehdit algıladığında kendine has kahramanlar çıkardığını belirtti.
Şehit Musa Özalkan’ın “Biz aşkı vatanı için canından geçenlerden öğrendik” sözüne işaret eden Ünal, “‘Arkadaşına ‘Ben şehit olursam, devletin şahsıma ayırdığı paradan Türkmen balalar için anaokulu ve kreş yapılmasını vasiyet ediyorum’ diyen gizli kahramanları da böyle zamanlarda tanıyoruz. Dolayısıyla bu aziz milletin, erdemlerini, faziletlerini kriz zamanlarında ve zor zamanlarında tanıyoruz.” dedi.
Ünal, milletin kendi vatanına hamle yapanlara karşı ortak hassasiyet içerisinde olduğunu belirterek “80 milyonun tamamı, hangi inançtan olursa olsun, Musevi cemaatinden, Ermeni cemaatine varıncaya kadar her biri ortak bir hassasiyetle bir duruş sergiliyorlar yaptıkları açıklamalarla.” dedi.
“Nereye gittiler?”
Terör örgütleri DEAŞ ile PYD/PKK’nın, Rakka’da anlaştıklarını dile getiren Ünal, şunları söyledi:
“Peki bu DEAŞ’lı militanlar Rakka’dan çıktılar, peki bunlar nereye gittiler? Nerede karşımıza çıkacaklar? Şimdi gelen haberlere baktığımızda özellikle Afrin’de PYD saflarında tıraş olmuş PYD’li kılığında karşımıza çıkıyor. Ellerindeki bazı DEAŞ’lıları Türkiye’ye karşı savaşmaları şartıyla serbest bıraktıkları haberleri geliyor. Terör ile terör temizlenmez. Musul’da bir şey gördük, DEAŞ Musul’da yaklaşık 460 milyon dolara el koydu. DEAŞ Musul’a girdi, ABD’nin Irak ordusuna yeni verdiği silahları, Irak ordusu bıraktı ve Musul’dan çekildi. Bir anda merkezi Musul olan bir terör devleti çıktı karşımıza.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Almanya’daki konuşmada, “Askerimizin Allah yardımcısı olsun” anlamında bir ifade kullandığı sırada dinleyiciler arasında “Yazıklar olsun” sesleri yükseldiğinin hatırlatılması üzerine Ünal, “Eğer siz siyasetçi olarak tabandan gelen öfkeyi, talebi, dili, nefreti filtreleyip bir siyasi akla, dile, üsluba dönüştüremiyorsanız ve tam aksine aşağıdaki öfkeden ve nefretten besleniyorsanız bir süre sonra o nefret gelir siyaseti rehin alır.” değerlendirmesinde bulundu.
“Bunun kaymağı falan yok. Burada alınan bir risk var”
Konuya ilişkin görüntüleri izlediğinde üzüldüğünü ifade eden Ünal, şunları söyledi:
“Ana muhalefet partisi genel başkanının kendi ülkesinin askerine ‘Allah yardımcıları olsun’ dediğinde orada salondakiler eğer orada ana muhalefet partisinin genel başkanını yuhalayacak ve ‘yazıklar olsun’ diyecek durumdaysa… Ki bunun habercisi neydi aslında? Bunun habercisi İstanbul’da il başkanı seçilen bir kişinin ‘devlet katildir, devlet seri katildir’ ifadeleri aslında ana muhalefet partisinin maalesef yavaş yavaş bu nefret, öfke diline ve bu nefretin ve öfkenin bir sonucu olarak da devlete karşı bütün yapılarla adeta iş birliğine gidiyor durumda olması.”
“Bir de ana muhalefet partisinin şunun ayrımına varması gerekiyor” diyen Ünal, devletin soyut bir aygıt olduğunu ve devleti milletin seçtiği siyasi iradenin hareket ettirdiğini, hükümetin, devletin hedef ve hareketini belirlediğini, bunun üzerinden sorumluluk aldığını ve sandıkta da hesabını verdiğini vurguladı.
Ünal, “Şimdi bize bugün grup başkanvekili diyor ki ‘Sayın Erdoğan bu harekatın kaymağını yemeye kalkışmasın.’ Bunun kaymağı falan yok. Burada alınan bir risk var, verilmiş bir karar var. Şimdi burada Cumhurbaşkanımızın kararlılığı, ortaya koyduğu siyasi akıl, o siyasi aklın bir devlet aklına dönüşmesi ve alınmış riskler olmasaydı biz Fırat Kalkanı’yla o riski alıp üstelik 15 Temmuz’dan hemen sonra o riski alıp o alanı oluşturmasaydık bugün Afrin harekatını yapamazdık.” dedi.
Fırat Kalkanı Harekatı başladığında, “Türkiye altından kalkamayacağı işlere kalkışıyor, karşılayamayacağı riskler alıyor” denildiğini dile getiren Ünal, kendilerinin de buna karşılık, “Eğer bu riskleri almazsak o zaman asıl altından kalkamayacağımız risklerle karşı karşıya kalırız” dediklerini aktardı.