AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, TRT Haber canlı yayınında, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay‘ın katıldığı bir televizyon programındaki ifadelerini değerlendirdi.
Açıklamaların herhangi bir şekilde akli ve vicdani bir izahının bulamadığını söyleyen Çelik, “Menderes’in sonu” demenin, milli iradenin katli demek olduğunu ifade etti.
“Bu katliam siyasetini herkesin kınaması ve lanetlemesi gerekirken hala ‘Menderes’in sonu’ diyerek, seçilmiş cumhurbaşkanının tehdit edildiğini” belirten Çelik, AK Parti iktidarının ilk döneminde de bir CHP Grup Başkanvekilinin, “Bu şekilde devam ederseniz, bu Meclisi biz bile açık tutamayız.” dediğini hatırlattı.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Zaman zaman demokrasiye, insan haklarına, hukuk devletine vurgu yapıyorlar ama her zaman bu retoriğin aynı şekilde bir içeriğe sahip olup olmadığı konusunda milletimizin de kuşkuları var, bizim de kuşkularımız var. Demokratik bir çıkış yaptıkları zaman, her zaman bunu memnuniyetle karşıladığımızı, CHP’nin demokratik bir dönüşüm içerisine girmesinin Türkiye’deki siyaset için sağlıklı olduğunu söylüyoruz ama ilk krize geldiği zaman maalesef asli kodlarına dönüyorlar.” değerlendirmesini yaptı.
“Bu bir katliam siyasetidir”
Benzer bir durumun son dönemde yine yaşandığını anımsatan Çelik, “Adalet, özgürlük, hukuk devleti, sivil siyaset diyorlar emekli amiraller bildirisi geldiği zaman hemen bambaşka bir pozisyon alıyorlar. Bu kadar zamandan, bu kadar acıdan sonra cumhurbaşkanlığı makamını ‘Menderes’in sonu’ diyerekten tehdit etmek, herhangi bir şekilde sağlıklı bir aklın, sağlıklı bir vicdanın ürünü olamaz. Bu bir katliam siyasetidir.” dedi.
Katliam siyasetinin bu şekilde rahatça ifade edilebilmesini kınadıklarını dile getiren Çelik, “katliam siyasetine milletin müsaade etmeyeceğini ve 15 Temmuz’da bunu gösterdiğini” kaydetti.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Bir kadronun, bir zihniyetin bu kadar öğrenmemeye yatkın olması, vicdani olarak ders çıkarmamaya bu derece bağlı olması, ‘Menderes’in sonu’ denilen bu katliama bu kadar aşık olması hiç sağlıklı bir vicdanın ürünü değil.” diye konuştu.
Aynı tehlikenin ve zihniyetin devam ettiğini gördüklerini, mücadelelerini daha diri tutmak zorunda olduklarını belirten Çelik, “Cumhurbaşkanımızı bu şekilde tehdit edenleri hem milletimize havale ediyoruz hem de bununla en güçlü şekilde mücadele edeceğimizin bir kere daha altını çiziyoruz.” ifadelerini kullandı.
Ömer Çelik, bir soru üzerine, emekli amiraller bildirisine verdikleri tepkiye yönelik, “Niçin bu kadar güçlü tepki veriyorsunuz, altı üstü bildiri” şeklinde eleştiriler olduğunu hatırlatarak, “Altı üstü bildiri değil. Biz bu bildirilerin, Türkiye’deki siyasi iklimi, demokratik ortamı nasıl zehirlediğini, nasıl katlettiğini, Türkiye’nin demokrasisine karşı bir siyasi suikastın nasıl tetikleyicisi olduğunu biliyoruz.” dedi.
Türkiye’nin siyasi tarihinin, defalarca bu tip tetikleyicilerin demokrasiyi nasıl yok ettiğinin örnekleriyle dolu olduğunu anlatan Çelik, “Birileri bildiri yayınladılar, sivil siyasete bir muhtıra vermeye çalıştılar, öbür taraftan tuttu muhtıra siyasetinin temsilcisi Cumhuriyet Halk Partisi buna hemen destek verdi, bu tarafta bir suskunluk olsaydı, bu devam edecekti.” diye konuştu.
Çelik, bunun ilk örneğini 27 Nisan’da yaşadıklarını, 27 Nisan’daki muhtıra teşebbüsüne siyasi iktidarın cevap vererek, muhtırayı kağıt parçasına çevirdiğini söyledi.
“Bunlara nasıl müsaade edebiliyorlar?”
Türkiye’deki hiçbir siyasi partinin bu derece vicdandan, demokratik kültürden ve siyasi akıldan kopmuş bir halde olmasını sağlıklı bulmadığını belirten Çelik, “Bizim varlık sebebimiz, bu katliam siyasetine geçit vermemek, bunun Türk siyasi kültüründe tekrar dirilmesini engellemek üzerinedir. Ama peki o partide hiç mi demokrat insan yoktur, hiç mi vicdanlı insan yoktur, bunlara nasıl müsaade edebiliyorlar?” şeklinde konuştu.
Başbakanın ve bakanların katledilmesinin lanetlenmesi gerektiğini, bunun “ama”sının olmayacağını vurgulayan Çelik, iktidarın bir hatası olması durumunda, bunun hesaplaşma yerinin sandık olduğuna işaret etti.
Çelik, “Şimdi hem diyorlar ki ‘sandık’ hem ‘katliam siyaseti’ hem diyorlar ki ‘demokrasi’ hem ‘amiraller bildirisi’. Böylesine ikircikli bir siyasi şizofreni olabilir mi, böylesine yırtık bir siyasi kültür olabilir mi? Bunu çok ürkütücü buluyorum. CHP’ye gönül veren vatandaşlarımızın da reddedeceği bir yaklaşımdır bu.” değerlendirmesinde bulundu.
“Hukuki adım gelir”
Ömer Çelik, konuya ilişkin hukuki adımların gelip gelmeyeceğine yönelik soruyu, şöyle yanıtladı:
“Hukuki adım gelir. Yani zaten hukuk burada hakkımızdır ama bizim yapacağımız başka şeyler de var. Biz siyasi olarak bunun ne kadar büyük bir tehlike olduğunu ve bunun ne kadar diri olduğunu anlatmaya devam edeceğiz. Zaman zaman kanıksanıyor, gevşeme oluyor, bunu güçlü bir şekilde anlatmaya devam etmemiz lazım. Bütün teşkilatlarımızla, bütün arkadaşlarımızla zaten mücadelemizin ekseni budur, buna devam edeceğiz.”