Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, “Türkiye, içe kapanık, statükocu, mevcut durumuyla, pozisyonuyla yetinen bir demokrasi ve hukuk anlayışına sahip Türkiye değildir.” dedi.
Adalet Bakanlığı ile Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi’nin ortak yürüttüğü Türkiye‘de Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yollarının Geliştirilmesi Projesi‘nin açılışı yapıldı.
Bakan Gül, açılış töreninde yaptığı konuşmada, 2023’e giderken yargı politikaları anlamında iki temel belge olan Yargı Reformu Stratejisi Belgesi ve İnsan Hakları Eylem Planı’nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuna sunulduğunu, her iki belgenin de Türkiye’deki tüm taraflarla bir araya gelinerek hazırlandığını söyledi.
Söz konusu belgelerin Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği ile uluslararası kuruluşların önerileriyle hazırlandığını belirten Gül, “Türkiye, içe kapanık, statükocu, mevcut durumuyla, pozisyonuyla yetinen bir demokrasi ve hukuk anlayışına sahip Türkiye değildir. Daha iyisinin mümkün olacağı ve uluslararası toplumdan, hukuktan karşılıklı istifade edebileceği vizyonu ve inancına sahip olarak, daha iyisine bizim ülke insanımız layıktır anlayışıyla sürekli çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” dedi.
Gül, tüm dünyada sosyal, bilimsel, teknolojik ve ekonomik gelişmelerin etkisiyle hukuki uyuşmazlıkların çoğaldığını, suçlar ve anlaşmazlıkların da giderek çeşitlendiğini dile getirdi.
Bu durumun yargının iş yükünü yoğunlaştırdığına işaret eden Gül, konuyla ilgili Türkiye’nin anayasal ve yasal anlamda adımlar attığını belirtti.
Yargının temel amacının sürecin adil bir şekilde sonuçlanması olduğunu ifade eden Gül, adil sonuca hızlı ulaşmada alternatif çözümlerin önemli olduğunu vurguladı.
Alternatif uyuşmazlık çözüm yollarından biri olan ara buluculuğun Türkiye’de Ahilik geleneğiyle 800 yıl öncesinden var olduğunu dile getiren Gül, “Ülkemizde 2013 yılında uygulanmaya başlanan ara buluculuk, hızla uygulama alanı bulmuş ve bu konuda da sürekli kapasitesi geliştirilmiştir.” diye konuştu.
Gül, Singapur Anlaşması’na da değinerek, sözleşmenin 21 Nisan’da imzalandığını, ekimde iç hukukun parçası olarak yürürlüğe gireceğini hatırlattı.
Bakan Gül, Singapur Sözleşmesi’yle taraf ülkelerde ara bulucular tarafından imzalanan sulh anlaşmalarının uluslararası düzeyde güvence altına alındığını, bunun ekonomiye de katkı yapacak hukuki bir gelişme olduğunu bildirdi.
“Müzakere başarı oranı 2020 yılında yüzde 85’e ulaşmıştır”
Uzlaştırmanın ilk kez Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’yla ceza adalet sistemine dahil edildiğini belirten Gül, 2016’da kurumun tüm ihtiyaçlarının gözden geçirilerek daha disipline edilir hale getirildiğini söyledi.
Gül, uzlaştırmanın, anlaşmazlığın taraflarını memnun edecek bir müessese olduğuna dikkati çekerek, “1 Ocak 2017’den günümüze kadar toplam 993 bin 58 dosyada mağdur ile şüpheli, başka bir deyişle en az 2 milyon kişi Türkiye’de uzlaşma sağlamıştır. Böylece 2017 yılında yüzde 80 ile başlayan müzakere başarı oranı, 2020 yılında yüzde 85’e ulaşmıştır. Görüldüğü gibi uyuşmazlıkların barışçıl yöntemlerle çözülmesi yaygınlaşan bir yöntemdir.” ifadelerini kullandı.
Uzlaştırmanın hukuki anlaşmazlıkların çözümüne katkı sağladığını belirten Gül, Mehmetçik Vakfı, LÖSEV, şehit ve gazi yakınları için açılan hesaplara bağış, engelli vatandaşlara yardım gibi uygulamalarla da uzlaştırmanın sonuçlanabildiğini bildirdi.
“Reform irademizi her alanda olduğu gibi bu alanda da çok diri tutuyoruz.” diyen Gül, İnsan Hakları Eylem Planı’nın insan onurunun, hak ve özgürlüklerin daha iyi korunması kapsamında oluşturulan bir belge olduğunu dile getirdi.
Gül, İnsan Hakları Eylem Planı ve Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin adım adım uygulamaya geçmesi için takvime bağlandığını, bu süreci takip ettiklerini söyledi.
“Hukuk fakültesi mezunu olma şartı getireceğiz”
Bakanlık bünyesinde alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına ilişkin kurumsal yapıyı güçlendireceklerini ifade eden Gül, şöyle konuştu:
“Ceza muhakemesinde bundan sonra uzlaştırmacı olabilmek için hukuk fakültesi mezunu olma şartını getireceğiz. Çünkü bu bir yargısal sürecin parçasıysa bu yargısal süreçte hukuk fakültesi mezunlarının, bu uzlaştırma sürecini yapabilmesi gerekir. Dolayısıyla uzlaştırmacı olabilmek için hukuk fakültesi mezunu olma şartının da yakın zamanda hayata geçmesini hedefliyoruz ve bu konuda da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Elbette mevcut uzlaştırmacılardan istifade etmeyi sürdüreceğiz.”
Gül, hukuk uyuşmazlıklarında ara buluculuğun kapsamının genişletileceğini, Arabuluculuk Kanunu’nun da gözden geçirileceğini belirtti.
Yargısal süreçlere ilişkin istatistiki bilgilerin özünde insanın olduğuna dikkati çeken Gül, şöyle devam etti:
“Paylaştığımız bütün rakamların, istatistiklerin içinde, özünde insan vardır. Her dosya bir insan yaşantısına, bir insan umuduna temas etmektedir. Bu umut adalet umududur. Bu umudun en kısa sürede yerini bulması, icra edilmesi adalet hizmetlerindeki temel önceliğimizdir. İnsan Hakları Eylem Planı, bu önceliğin belgesidir, taahhüdüdür. Uygulama döneminde de katılımcı bir anlayışla bu belgenin hayata geçmesi için her türlü çalışmayı yakın bir şekilde değerlendireceğiz.”
“En büyük reform, iyi reform uygulamalarıdır”
Gül, çalışmaların merkezinde daha iyi işleyen, daha öngörülebilir, daha hızlı bir hukuk düzeni hedefinin bulunduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Mevzuat değişiklikleri ancak iyi ve doğru uygulamalarla adaletin tecellisine hizmet verir ve vatandaşın memnuniyetini sağlar. Hangi reformu yaparsak yapalım, isterse Anayasa’yı değiştirelim ama Anayasa hükmü orada kalır uygulanmazsa, kanun orada kalır uygulanmazsa ‘Çok iyi kanun, çok iyi metin yazmışsınız, bravo’ denir ama aslolan uygulamadır. En büyük reform, iyi reform uygulamalarıdır.”
Bakan Gül, uygulayıcıların bu reforma sahip çıkarak milletin beklediği daha iyi, daha güvenilir adalet sistemini hep beraber inşa edeceklerine inancını dile getirdi.