Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı Tanıtım Toplantısı”nda yaptığı konuşmada, günümüzün en yaygın insan hakları ihlallerinden biri olan kadına yönelik şiddetin, kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik zarar veren, ıztırapla sonuçlanan ve ülkelerin öncelikli olarak çözmesi gereken önemli bir toplumsal sorun olduğunu söyledi.
Kadına yönelik şiddetin, kadınların onurunu, haysiyetini, bedensel ve psikolojik bütünlüğünü, çocukları, aileleri, toplumları ve gelecek nesilleri tahrip eder nitelikte olduğunu belirten Yanık, birbirini tüketmeden, örselemeden karşılıklı merhametle yoldaşlık etmek için eş olarak dünyaya gelen kadın ve erkeğin, insan olma vasfında eşit olduğunu dile getirdi.
Kadın ve erkeğin yaşam ve bireysel haklarının devlete emanet olduğunu ifade eden Yanık, konuşmasına şöyle konuştu:
“Biz de attığımız her adımda bu emanete sahip çıkarak insanın sahip olduğu değerleri zedeleyen tüm davranışların karşısında duruyoruz ve duracağız. Çağımızın kronik sorunu haline gelen kadına karşı şiddet, bir insanlık suçudur. Bu suça hep birlikte ‘dur’ demeye devam edeceğiz. Bu doğrultuda bütün planlamalarımızı ve uygulamalarımızı geliştiriyor ve güçlendiriyoruz. Bugün burada kadına yönelik şiddeti özel olarak konuşmamızın sebebi ise bu şiddet türünün, farklı ögelerin bir arada ele alınması gerektiği içindir. Şiddeti tanımak, adını koymak, ona karşı çözüm üretmenin birinci koşuludur. Bu sebeple kadına yönelik şiddetin adını koymalı, sebeplerini tartışmalı ve bu doğrultuda yol haritamızı birlikte çizmeliyiz.”
“Şiddet türlerine, siber şiddet de eklenmiş vaziyette”
Bakan Yanık, şiddetin dünyanın her yerinde bir sorun olduğunu ve sorun olarak devam ettiğini, Dünya Sağlık Örgütü’nün tahmini hesaplamalarına göre her 3 kadından birinin hayatının herhangi bir döneminde fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığına işaret etti.
Kadına yönelik şiddetle mücadeleye hassasiyetle eğilmek gerektiğinin altını çizen Yanık, dünya genelinde kadına karşı şiddetin yaygınlığının belirlenmesine yönelik çalışmalarda, gelir, yaş veya eğitim durumuna bakılmaksızın kadınların aile içi şiddete maruz kaldığının görüldüğünü aktardı.
Kadınların ortalama yüzde 33’ünün hayatının herhangi bir döneminde eşi tarafından şiddete maruz kaldığını dile getiren Yanık, şöyle devam etti:
“Eş şiddetine maruz kalma riski yaş ilerledikçe azalıyor. En büyük risk grubunu 15-29 yaş aralığındaki kişiler oluşturmaktadır. Yapılan çalışmalar, 15 yaşından sonra her 10 genç kız veya kadından birinin siber şiddetin herhangi bir çeşidini yaşadığını da göstermektedir. Artık önümüzde şiddet türlerine siber şiddet de eklenmiş vaziyette. Ülkemizde yapılan çalışmalara baktığımızda, Türkiye’de her 10 kadından 4’ünün eşi tarafından yaşamının herhangi bir döneminde fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kaldığı görülmektedir.”
“Şiddetin hiçbir gerekçe ile asla ve asla meşrulaştırılamayacağına inanıyoruz”
Araştırma sonuçlarına göre kadına yönelik şiddetin, Türkiye’de de her yaştan, her eğitim grubundan, her bölge ve refah düzeyinden kadın için tehdit oluşturmaya devam ettiğini ifade eden Yanık, kadına yönelik şiddet sorununun, uzun zaman “özel alana ait bir mesele” olduğu gerekçesiyle arka planda bırakıldığına dikkati çekti.
Bu sorunun kamusal bir özellik kazanmasının 1990’lı yıllara denk geldiğine işaret eden Yanık, kadına yönelik şiddetin yalnızca bir toplumsal sorun olmadığını, aynı zamanda bir hukuk/hukuksuzluk sorunu, insan hakkı ihlali olduğunun benimsenmesinin ise çok daha yakın zamana denk geldiğini söyledi.
Çok yönlü, bütüncül ve disiplinler arası bir yaklaşımla yürüttükleri mücadelenin önemli bir göstergesinin ulusal eylem planları olduğunu anlatan Bakanı Yanık, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İlki 2007 yılında yürürlüğe giren Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planları ile bu mücadelede benimsediğimiz sosyal politikaların temellerini ortaya koyuyoruz. İnanıyorum ki şiddetle mücadele kapsamında, rolü, fikri ve sorumluluğu olan tüm tarafların katkılarıyla belirlediğimiz yeni yol haritamız, şiddetsiz bir toplum inşasında bizlere güç katacaktır. Bu yüzden diyoruz ki, hep birlikte varız. Kadına yönelik her türlü şiddetin, yaşam hakkını tehdit eden en temel insan hakkı ihlali olduğuna, aile birliğini zedeleyip, anne ve çocuk sağlığını bozan son derece önemli bir toplumsal sorun olduğuna, kadına yönelik şiddetin hiçbir gerekçe ile asla ve asla meşrulaştırılamayacağına inanıyoruz. Kadına yönelik şiddetle mücadelede, üzerimize düşen görevi yapmak konusunda kararlıyız.”