TBMM
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, “Seçim ittifakı teklifindeki ‘sandık güvenliği’ ile ilgili madde tehlikeli bir boyuta geldi. Bu konuda Genel Başkanımız bir komisyon oluşturdu. Komisyondaki arkadaşlarımız, seçim güvenliği ile ilgili olarak, ittifak dışındaki muhalefet partilerini ziyaret ederek, millet iradesinin, sandıktan, girdiği gibi çıkmasını sağlayacak ilkesel bir birliktelik zeminini araştıracak” dedi.
Özkoç, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ‘ın erken seçim olmayacağı yönündeki açıklamalarına değinen Özkoç, CHP’nin seçime her daim hazır olduğunu söyledi.
Milletle birlikte bir güç birliği oluşturacaklarını belirten Özkoç, “Kirli ittifakı yenmek için gerekli çalışmaları sürdürüyoruz. Bizim temel olarak kırmızı çizgimiz, Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne, ‘Cumhurbaşkanlığı’ adı altında bir diktatörün seçilmesine talip bir siyasi parti değiliz. Biz parlamenter sistemin gereği olarak başbakanlığa talip bir siyasi partiyiz. Güç birliği içerisinde olan tüm bileşenlerden tek bir ilkemiz var onu istiyoruz; Cumhurbaşkanlığında destekleyeceğimiz kişi millete söz verecek; ‘Cumhurbaşkanı seçilirsem parlamentonun yetkilerini, parlamentoya iade edeceğim’ diyecek.” diye konuştu.
Özkoç, bir gazetecinin “güç birliği kavramının tek adayı mı olacak?” sorusuna, arzularının, AK Parti ile MHP ittifakına karşı ülkesinin, milletinin, çocuklarının geleceğini, parlamenter rejimi, laik demokratik cumhuriyeti savunan herkesin birlikte olup tek bir aday çıkarması yönünde olduğunu dile getirdi.
Tek aday hususunun CHP’nin temennisi olduğunu, süreç içerisinde çok farklı şeylerin olabileceğini anlatan Özkoç, şunları söyledi:
“Öbür tarafta kurulan kirli bir ittifak söz konusu. Baraj hesapları yapılıyor. ‘Millete rağmen biz o sandıktan nasıl çıkarız’ diye bakılıyor. Kirli ittifakın dışında kalan tarafta ise sivil toplum örgütleri, sendikalar, diğer siyasi partiler, milletin iradesi, her şey; ‘acaba biz buna karşı birlik ve beraberlik içerisinde devam edebilir miyiz’in arayışı içerisindeler. Ama bu süreç farklı bir mücadele alanına da dönüşebilir. Biz bunun en güçlü şekilde olabilmesi, bu oyunun bir kerede bozulabilmesi, gerçekten tüm dünyaya laik demokratik cumhuriyete sahip bir anlayışın var olduğunu göstermenin bir yolunu arıyoruz. Bunun için de irade gösteriyoruz.”
Özkoç, Saadet Partisinin, seçimlerde kilit rol oynayacağı yönündeki yorumlara da değinerek, AK Parti ile MHP ittifakının, siyasi partilere, “gelirseniz görüşürüz” anlayışıyla yaklaştığını, bunun da samimi olmadığını söyledi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu‘nu dik duruşundan dolayı tebrik ettiğini belirten Özkoç, “Ben Saadet Partisi liderini dik duruşunu, yaptığı açıklamaları, milletine karşı güven duygusu içerisinde olmasını takdirle karşılıyorum. Biz de onun söyledikleri doğrultusunda hem siyasi partilerle hem de diğer bileşenlerle görüşmelere devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Seçim güvenliği endişesi
Özkoç, TBMM Anayasa Komisyonunda görüşülen seçim ittifakı teklifinde yer alan sandık güvenliği maddesi ile ilgili çekincelerini dile getirdi.
Sandık güvenliği konusunun tehlikeli bir boyuta geldiğini öne süren Özkoç, bu konuda Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir komisyon oluşturduğunu bildirdi.
Söz konusu komisyonda Genel Başkan Yardımcıları Bülent Tezcan, Muharrem Erkek, Lale Karabıyık ile Grup Başkanvekili Özgür Özel ve İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun bulunduğunu belirten Özkoç, şunları söyledi:
“Seçim ittifakı teklifindeki ‘sandık güvenliği’ ile ilgili madde tehlikeli bir boyuta geldi. Bu konuda Genel Başkanımız bir komisyon oluşturdu. Komisyondaki arkadaşlarımız, seçim güvenliği ile ilgili olarak, ittifak dışındaki muhalefet partilerini ziyaret ederek, millet iradesinin, sandıktan, girdiği gibi çıkmasını sağlayacak ilkesel bir birliktelik zeminini araştıracak.
Daha sonra bu arkadaşlarımızın verdiği rapor doğrultusunda, gerek görülürse ittifak içinde olan AKP ve MHP ile hem siyasi parti düzeyinde hem de yöneticiler düzeyinde oturup bir görüşme sağlanabilir. Bir kaos, bir çatışma ortamı içerisinde olmaktansa ülkemizle ilgili kaygılarımızı söylemek için Anayasa Komisyonundayız. Kaldı ki komisyon çalışmalarının ertelenmesini biz talep ettik. ‘Bunu bir oldu bittiye getirmeyin’ dedik. Bu süreçte diğer siyasi partilerle de görüşüp, millet iradesinin çoğunluğunun yansıdığı siyasi partilerin görüşlerini de bu masaya koymak istiyoruz.”
“Daire 100 bin dolara satıldı”
Özkoç ayrıca, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kızı Zeynep Kılıçdaroğlu’nun haberlere konu olan dairesinin satıldığını söyledi.
Söz konusu dairenin, basında “milyon dolarla” ifade edildiğini, haberi manşetine taşıyan gazetelerden birisine 100 bin dolara satıldığını anlatan Özkoç, “Genel Başkanımız ve ailesinin her şeyi şeffaf. Peki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafı nasıl? Man Adası’ndaki şirketlerle ilgili neden açıklama yapmadınız? Bu 1 sterlinlik şirkette oğlunuz, damadınız, özel kalem müdürünüz, enişteniz var. Bunlarla ilgili neden çıkıp tek bir kelime dahi etmiyorsunuz? Milyonlarca lirayı milletin vergisinden kaçırıp Man Adası’nda aklıyorsunuz. Birazcık yüzünüz kızarıyorsa, millete karşı verdiğiniz sözlerle ilgili vicdanınız varsa sözünüzü tutun, istifa edin.” dedi.
“Kılıçdaroğlu, 28 Şubat süreci mağduru”
Özkoç, bazılarının 28 Şubat’ın sivil kanadının da yargılanmasını talep ettiğini, bunu kendilerinin de istediğini söyledi.
15 Temmuz darbe girişiminde de siyasi kanat dışında herkesin yargılandığını öne süren Özkoç, “Siyasetçi dışında herkesin yargılandığı bu darbe kalkışmasında, siyasi kanadı neden açığa çıkartmıyorsunuz? Milletin karşısında bu kadar yalan, ikiyüzlülükle siyaset yapmayı nasıl beceriyorsunuz? Masum insanların gözünün içine baka baka ikiyüzlü siyaseti nasıl yürütüyorsunuz?” sorularını yöneltti.
28 Şubat sürecinin en mağdur isminin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu savunan Özkoç, Kılıçdaroğlu ile ilgili o dönemde çeşitli iftiralar atıldığını söyledi.
Özkoç, Kılıçdaroğlu’nun, başvurduğu mahkemede haklı bulunduğunu belirterek, “28 Şubat’ın mağduru Kılıçdaroğlu şimdi sesleniyor: ‘Eğer gerçekten dürüstseniz hem 28 Şubat mağdurlarını mağdur edenleri açıklayın hem de 15 Temmuz darbe kalkışmasında yer alan siyasi kanadı açıklayın’ Bu bizim hakkımız değil mi?” ifadelerini kullandı.
Bazı sanatçıların, 15 Temmuz darbe girişimi sürecine ilişkin eserlerinin yasaklanmasını da eleştiren Özkoç, yasaklara karşı sessiz kalan diğer sanatçılara, “Doğum günü sanatçıları acaba bu sanatçı arkadaşlarıyla ilgili nasıl bir tavır alacaklar? Başını kuma gömen bir anlayış kendini nasıl ifade edecek, merak ediyorum.” diye seslendi.
Muhabir: İsmail Çimen