Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkında İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine 500 bin liralık manevi tazminat davası açtı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel tarafından İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunulan dava dilekçesinde, davalı Canan Kaftancıoğlu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne Prof. Dr. Melih Bulu’nun rektör olarak atanması sonrası başlayan gösterilere giderek destek verdiği ve bu doğrultudaki açıklamaları sonrası söz konusu gösterinin, polisi ve devleti hedef alan eylemlere dönüştüğü belirtildi.
Gösterilerde gözaltına alınan 36 kişi arasında olan ve öğrenci olduğu iddia edilen 15 kişinin Boğaziçi Üniversitesi ile hiçbir ilişkisi olmadığı ve bazılarının terör örgütleriyle irtibatlarının tespit edildiğinin resmi olarak açıklandığı anlatılan dilekçede, şunlar kaydedildi:
“Elbette tesadüf olmamakla beraber evvelemirde davalının, DHKP-C ve PKK teröristlerine ve destekçilerine destek veren beyanları mevcut iken müvekkilimiz bir basın açıklaması yaparak davalı hakkında bir takım ifadelerde bulunmuş ve buna ilişkin olarak davalının yargılanıp ceza aldığı ve kamunun bilgisi dahilinde olan bir ifade için CHP’nin kendi sitesinde müvekkili hedef alarak Türk Milletinin iradesini hiçe saymış ve aleni bir şekilde bunu kamu ile paylaşmıştır.”
Dilekçede, Cumhurbaşkanının, devlet aleyhine propaganda yapılmasının akabinde yaptığı açıklamanın kamuyu bilgilendirmeye matuf, delillerle destekli, tamamen gerçeklere dayalı ve güncel konulara ilişkin olduğu, hayali, desteksiz ve eleştiri sınırlarını aşan ifadeler kullanılmadığı ve kişilik hakkının ihlali boyutuna ulaşacak beyanlara kesinlikle yer verilmediği kaydedilerek, “Lakin davalı basın açıklaması yaparak müvekkile dava açacağını ve yasal yollara başvuracağını CHP antetli kağıdı ile kendi dilince hakaret ederek 16 Ocak 2021 tarihinde asıl kendisi haksız fiil eylemini işlemiştir.” ifadeleri kullanıldı.
Davalı Kaftancıoğlu’nun basın açıklamasına yer verilen dilekçede, şöyle denildi:
“Müvekkilim Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan hakkında ‘Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden zat’ şeklinde kanun nizam tanımayan hakaretlerin kabul edilmesi mümkün olmamakla beraber milli iradeyi yok sayan bir zihniyet ürünüdür. Yaşadığımız ülkenin yüzde 50 oranından fazla oy olarak seçilmiş bir Cumhurbaşkanını yok saymak ve işgalci olarak tanımlamak, milletin iradesini yok saymaktır. Her ne kadar demokratik toplumun bir gereksinimi olan ifade özgürlüğü kanunlarla teminat altına alınmış olsa da müvekkilimin kişilik hakkını zedeleyen bahse konu, hakaret sınırları aşmaktadır. Müvekkilimin kişilik haklarını ihlal eden bu hal, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez. Davalı bu denli ayrıştırıcı nefret söylemlerini kullanmayı kendine yakıştırsa da gerek anayasal gerekse de uluslararası normlar uyarınca bu tarz ifadeler karşısında kişinin caydırıcı bir tazminat ödemesi gerekliliği bulunmaktadır.”
Dilekçede, Kaftancıoğlu’nun İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı, kararın İstinaf Mahkemesi tarafından onandığı ve dosyanın Yargıtay aşamasında olduğu bilgisine yer verilirken, davalının Sakine Cansız ile ilgili 11 Ocak 2013’teki sosyal medya (twitter) paylaşımı ve 27 Nisan 2019’da Habertürk kanalında Eren Eğilmez’in sunduğu “Gerçek Fikir Ne” programına yaptığı telefon bağlantısında da terör örgütü propagandası yaptığı belirtildi.
Dilekçede şu ifadelere yer verildi:
“Davalı, geçmişten günümüze Kırmızı Bülten’le aranan (Sakine Cansız) PKK silahlı terör örgütü kurucusunun söyleminin topluma duyurulması ve ölümünün insanlığın kaybetmesi olarak nitelendirilmesinin, PKK/KCK silahlı terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek nitelikte bulunması nedeniyle kasıtlı olarak her söylediğinin arkasında olmasına rağmen müvekkilim tarafından açık açık davalı hakkında ‘DHKP-C Militanı’ ifadesi ile davalı tarafından karşı cevap olarak yapmış olduğu hukuka aykırı basın açıklaması kendisini aklamaya yönelik bir takım hareketler ile vuku bulmuş, lakin müvekkil üzerinden bu açıklamayı yapmanın hiçbir hukuk düzeni tarafından da korunmayacağını bilmesi gerekmektedir. İş bu sebeplerle seçilmiş bir Cumhurbaşkanına basın açıklamasıyla hakaret ve milletin iradesini/oyunu yok saymak kamu vicdanlarını da rahatlatmak adına bu davayı açma zorunluluğu hasıl olmuştur.”
Dilekçede, açıklanan nedenlerle davanın kabul edilerek, 500 bin lira manevi tazminatın olay tarihi olan 16 Ocak 2021’den itibaren işleyecek yasal faiziyle tazmin edilmesi, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesi talep edildi.