NKARA – Ali Kemal Akan
Siyasetini “önce ahlak ve maneviyat”, üzerine kurarak mücadelesini başlatan, önüne çıkarılan türlü engellere rağmen durmayan, kimisine göre “Hoca”, “Profesör” kimisine göre de “Dava adamı”, “Savunan adam” ve “Mücahit” yakıştırmalarıyla tanımlanan merhum başbakanlardan Necmettin Erbakan‘ın vefatının üzerinden 7 yıl geçti.
Milli Görüş hareketini kurarak, Türk siyasetine yeni bir anlayış yerleştirerek, kendi ideolojisini bugün dahi siyaset, ekonomi, kültür gibi önemli alanlarda yaşatabilen Erbakan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile bugün siyasette ve bürokraside aktif görev alan pek çok ismin yol göstericisi, “Erbakan Hocası” oldu.
Türk siyaset tarihine atılan imza olan Necmettin Erbakan, 29 Ekim 1926’da Sinop’ta doğdu. Babasının Ağır Ceza Reisi olması dolayısıyla çocukluğu çeşitli şehirlerde geçen Erbakan, Kayseri Cumhuriyet İlkokulunda başladığı ilk okul eğitimini Trabzon’da tamamladı. 1943’te birincilikle tamamladığı İstanbul Erkek Lisesinin ardından sınavsız geçiş hakkı olmasına rağmen İstanbul Teknik Üniversitesine sınavla girdi. Sınav sonucuna göre doğrudan ikinci sınıftan başlatıldı. Zeki öğrenci, 1948’de mezun olduğu aynı üniversitenin Makine Fakültesi Motorlar Kürsüsünde asistan olarak görev üstlendi.
Erbakan’ın hayatındaki önemli dönüm noktalarından birisi 1951’de İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından Almanya’daki Aachen Teknik Üniversitesine ilmi araştırmalar yapmak üzere gönderilmesiyle oldu.
Alman ordusu için araştırma yapan DVL Araştırma Merkezinde biri doktora olmak üzere üç tez hazırlayan Türk mühendis Erbakan, bu tezleriyle Alman ekonomi bakanlığının dikkatini çekti.
Motorların daha az yakıt harcaması konusunda kendisinden istenilen raporu hazırlayan Erbakan, doçentlik tezini de “Dizel motorlarda püskürtülen yakıtın nasıl tutuştuğunun matematiksel izahı” konusu üzerine hazırladı.
Erbakan çalışmalarıyla Leopard tanklarının üretiminin yapıldığı Almanya’nın en büyük motor fabrikasına davet edilmesinin ardından burada başmühendis olarak söz konusu tankların motorları üzerinde çalışmalar yaptı.
Türkiye’de ağır sanayi hamlesi başlattı
Türkiye’de başlattığı ağır sanayi hamlelerini Almanya’da kaldığı sürede tecrübe eden Erbakan, bunu da Milli Görüş’ün önemli hedeflerinden birisi olarak belirledi.
Erbakan’ın ağır sanayi hamlesi adına attığı adımları ve sonraki çabaları hiç de kolay olmadı.
Erbakan, bir araya geldiği arkadaşlarıyla 1956’da Gümüş Motor Fabrikasını kurdu. Avrupa standartlarının da altında, saatte 5.5 litre motorin harcayan Gümüş Motor’u bir avuç fedakar insanla üretti. Bugün pancar motor adı altında çalışan fabrika, Mart 1960’ta seri üretime başladı.
“Şeftali yerine motor üretmek isteyen Türkiye’nin” Gümüş Motor Fabrikası, sektöre hakim olan yabancıların ekonomik ve siyasi baskılarıyla iflasa sürüklenmek istendi.
Erbakan, Gümüş Motor’un devamı adına önüne konulan engeller için mücadeleye başladı.
Odalar Birliği Sanayi Dairesi Başkanlığı’na getirilmesinin adından Genel Sekreter olan Erbakan, önce Odalar Birliği İdare Heyeti Üyesi, bir yıl sonra da Odalar Birliği Başkanı seçildi.
Erbakan o dönem tanıştığı Nermin Erbakan ile evlendi. Nermin ve Necmettin Erbakan çiftinin evliliğinden çocukları Zeynep, Elif ve Muhammed Fatih dünyaya geldi.
Odalar Birliği Başkanlığından ayrılması
Erbakan, Odalar Birliğinde de aktif dönem geçirdi, Anadolu sermayesini desteklemek için çalıştı.
Odalar Birliği Başkanı Erbakan’ın, bu koltuktan uzaklaştırılması için çeşitli adımlar, siyasi pazarlıklar yapıldı.
Odalar Birliği Başkanlığı seçiminin geçersiz sayılması Danıştay’a taşındı. Erbakan, bu görevinden, Ankara Valiliğinin emriyle uzaklaştırıldı.
Bu karar, Erbakan’ın siyaset yolculuğunu başlattı.
Konya’dan bağımsız milletvekili oldu
12 Ekim 1969’deki milletvekili seçimine giderken o dönem güçlü bir siyasi parti olan Adalet Partisi’nden (AP) milletvekili olmak istedi, ancak kabul edilmedi.
Erbakan, kendisine büyük hoşgörü ve sevgi besleyen Konya’dan, bağımsız aday olarak seçime girdi ve üç milletvekili seçilebilecek oyu alarak Meclise girdi.
Erbakan, Konya’daki milletvekilliği çalışmaları sırasında kendisine yöneltilen, “İyi de, bir çiçekle bahar olmaz ki” yorumları üzerine, “Evet, bir çiçekle bahar olmaz ama her bahar bir çiçekle başlar” ifadesini kullanmıştı.
Milli Nizam Partisini kurdu
Konya milletvekili Erbakan, çok geçmeden, 24 Ocak 1970’te, 17 arkadaşıyla Milli Görüş hareketinin ortaya çıkmasını sağlayacak ilk parti olan Milli Nizam Partisini kurdu.
Parti kurulduğunda ilk üyenin kim olacağı konusunda karar vermek üzere yönetim toplandı, Erbakan’ın ilk üye olması istendi. Erbakan ise bu teklif üzerine tebessümle arkadaşlarının yüzüne bakarak, “Ecdadımız Anadolu’ya, Malazgirt Meydan Muharebesiyle Muş/Malazgirt’ten girmişti. O ilimizdeki bir caminin imamı bizim birinci kurucu üyemiz olacak.” dedi.
Genel Başkan Erbakan, partisinin kuruluşundan sonra kapitalizm ve batıcılık karşıtı bir siyaset yürüttü.
Erbakan’ın siyasetinde “Siyonizm”le mücadele ön planda yer aldı. Erbakan ile birlikte Türk siyasetinde ve kamuoyunda “Filistin davası” konusunda hassasiyet oluştu.
Milli Görüş hareketi lideri Erbakan, bugün dahi kılavuz olan “Önce ahlak ve maneviyat” vurgusunu da bu parti altında yaptığı çalışmalarla gençlere ve partililere aktardı.
Erbakan’ın siyaseti dikkat çekti
Ayrıca Erbakan’ın bu dönemki konuşmalarında, halkı Ayasofya’da namaz kılmaya davet etmesi, ilk kurduğu partisinin kapatılması kararına da girmişti.
Erbakan ve arkadaşlarının izlediği siyaset tarzı pek çok çevrenin dikkatini çekti.
12 Mart Muhtırası’nın ardından nisan ayında “laikliğe aykırı çalışmalar yürüttüğü” iddiasıyla Milli Nizam Partisi kapatıldı.
Partisinin kapatılmasından yılmayan Erbakan, arkadaşlarıyla 11 Ekim 1972’de Milli Selamet Partisini (MSP) kurdu. Parti, 1973’teki seçimde 48 milletvekilliği ve 3 senatörlük kazanarak 51 parlamenterle Meclise girdi.
“Mücahit Erbakan” oluşu
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Bülent Ecevit ile yapılan görüşmelerin ardından CHP-MSP koalisyon hükümeti kuruldu. Erbakan, bu hükümette Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı.
Bu dönem Kıbrıs sorunu gündeme geldi ve ülkedeki sorunlardan çok adadaki gelişmeler üzerine strateji ürütülmeye başlandı.
Adaya 20 Temmuz 1974’te gerçekleştirilen barış harekatını güçlü bir şekilde savunan Erbakan’ın isminin önüne getirilen “Mücahit” ismi, bu dönemde kondu.
Mücahit Erbakan’ın liderliğindeki parti, o yıllarda kurulan yeni hükümetlerde ortak oldu, 4 yıl süreyle hükümet ortaklığını sürdürdü.
1978’deki gelişmeler tarihe, “11’ler hükümeti”, “Milletvekili pazarlığı” ve “Güneş Motel” şaibeleriyle geçti.
12 Eylül 1980 askeri darbesinde Erbakan ve siyasi hareketi de hedef alındı.
Cezaevi süreci
Milli Selamet Partisi, Konya’’da 6 Eylül 1980’de yapılan Kudüs Mitingi ile büyük ses getirdi. Bu miting, partinin kapatılma sebeplerinden birisi olarak gösterildi.
Erbakan’ın bu sürede verdiği mücadele “dava” olarak adlandırıldı. Erbakan’ın “dava” için yetiştirdiği gençlik ve sonraki nesiller, yeni Türkiye inşasında bunu temel aldı.
Darbeden sonra İzmir’de uzun süre gözaltında kalan “dava adamı” Erbakan, daha sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklandı ve 9 ay cezaevinde kaldı.
Erbakan cezaevinden çıktıktan sonra yeni parti kurmak için çalışmalar başlattı.
Refah Partisi kuruldu
Siyasi yasaklı olan Erbakan, kapatılan MSB’nin yerine Refah Partisinin (RP) 19 Temmuz 1983’te kurulmasını sağladı. Partinin genel başkanlığı koltuğuna Ahmet Tekdal oturdu.
Siyaset yasağının referandumla kalkmasının ardından Erbakan, Refah Partisi’nin 11 Ekim 1987’de yapılan kongresinde oy birliğiyle Genel Başkan oldu.
Bu tarihten sonra gerçekleşen yerel seçimlerde Refah Partisinin kazandığı belediyelerde yapılan hizmetler Erbakan ve siyasetine olan ilgiyi artırdı. Milli Görüş fikri, Türkiye’de bu dönemde yeni bir model oldu. 27 Mart 1994 yılında yapılan yerel seçimlerde Milli Görüş, İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyeleri dahil birçok kentin yerel yönetimlerinde iş başına geldi.
Refah Partisi birinci parti oldu
Necmettin Erbakan, 20 Ekim 1991 seçimlerinde Konya’dan yeniden milletvekili seçildi.
Parti, 1995’teki genel seçimlerde yüzde 21.7 oy oranıyla sandıktan birinci olarak çıktı. Erbakan, Meclise Konya milletvekili olarak girdi.
Cumhurbaşkanlığı koltuğundaki Süleyman Demirel, hükümeti kurma yetkisini Refah Partisine vermedi. Kurulan DYP-ANAP hükümeti 3 ay sürdü.
54. Hükümet’te başbakanlık yaptı
Hükümet kurma görevini Cumhurbaşkanı Demirel’den alan Erbakan, Tansu Çiller’in Genel Başkanlığı’ndaki Doğru Yol Partisi ile 54. Hükümeti kurarak 28 Haziran 1996’da başbakanlık koltuğuna oturdu. Erbakan’ın Başbakanlığı döneminde memur maaş zamları gündemdeydi. Başbakan Erbakan, ilk iş olarak emekli ve memura yüzde 50 zam yapılması talimatını verdi.
Başbakan Erbakan, dış politikada G-7’lere karşı gelişmekte olan Müslüman ülkeleri bir araya getirmek için D-8’leri kurdu.
28 Şubat süreci
O dönemde medya üzerinden 54. Hükümet’in faaliyetlerine ilişkin algı operasyonları başlatıldı.
Fadime Şahin ve Ali Kalkancı gibi aktörler, şeyh-tarikat ilişkileri ana haber bültenleri ile gazetelerin birinci sayfalarını doldurdu. Ayrıca ellerinde sopa, başlarında takkeleri ile o dönemde ortaya çıkan ve kendilerini mürit olarak adlandıran bir grup, Kocatepe Camisinde polise saldırdı. Bu görüntüler de medyada sık sık gösterildi.
İmam hatip okulları, ilahiyat fakülteleri, dini semboller, İslam’a çağrışım yapan her şey ve didar insanlar yine medya eliyle “suçlu” gibi gösterilmeye çalışıldı.
28 Şubat sürecinde bazı üniversiteler, iş dünyası ve sendikalar da Erbakan siyasetine karşı bir misyon üstlendi.
Erbakan’ın Mısır ziyaretindeki bayrak krizi, Libya ziyaretinde Kaddafi’nin açıklamaları da yine Erbakan aleyhinde kullanılmaya başlandı.
Günlerce kamuoyunda oluşturulan bu propagandalar sonucunda 27 Şubat 1997’de adına post-modern darbe de denilen müdahale gerçekleşti.
Başbakan Erbakan’ın o gece ulusa seslenmek için hazırlık yaptırdığı, Milli Güvenlik Kurulu toplantısından geç saatte “gergin ve üzgün” geldiği için bu yayının iptal edildiği sonradan ortaya çıktı.
Başbakanlıktan istifa etti
27 Mayıs 1997’de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş tarafından Anayasa Mahkemesine iktidar partisi Refah Partisinin temelli kapatılması istemiyle dava açıldı.
30 Haziran 1997’de koalisyon ortağı Doğru Yol Partisinin protokol gereği başbakanlık koltuğunu alması için Necmettin Erbakan, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e istifasını sundu.
Demirel, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller yerine 55. Hükümet’i kurması için Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz’a görev verdi.
Anayasa Mahkemesinde görülen Refah Partisinin kapatılması davası 16 Ocak 1998’de sonuca bağlandı. Refah Partisinin kapatılmasına ve aralarında Necmettin Erbakan’ın da bulunduğu 6 kişiye 5 yıl süreyle siyaset yasağı getirilmesine karar verildi.
Erbakan, partisinin kapatılması kararının ardından yaptığı konuşmada, “Bu alınmış olan karar, tarihin akışı içerisinde basit bir noktadır. Böyle bir kararın yürürlüğe girmesiyle Türkiye’de halkımızın muazzam bir bölümünün partisi olan Refah Partisi ve onun davası, bu kararlardan zerre kadar etkilenmez. Bu kararlardan bir tek sonuç çıkar, o da refah inancının tek başına iktidarı. Bu olayın arkasından Refah Partisi davasının, camiasının çok daha büyüyüp gelişeceği kesinlikle açıktır.” ifadesini kullanmıştı.
Refah Partisi kapanmadan Fazilet Partisi kuruldu
Refah partisinin kapatılması sürecini beklemeyen partililer, 17 Aralık 1997’de Milli Görüş hareketinin dördüncü partisi olan Fazilet Partisini kurdu. Genel başkanlık görevini de Recai Kutan üstlendi.
14 Mayıs 2000’de gerçekleştirilen Fazilet Partisinin kongresi, gelenekçi ve yenilikçi kanat şeklinde isimlendirilen parti içi grupların yarışmasına sahne oldu.
Abdullah Gül yenilikçi kanadın, Recai Kutan ise gelenekçi kanadın oylarını aldı.
Bu arada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, Fazilet Partisinin de kapatılması için dava açtı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasının ardından Vural Savaş’ın yerine Sabih Kanadoğlu’nu atadı.
Sabih Kanadoğlu’nun hazırladığı delillerle Fazilet Partisi 22 Haziran 2001’de kapatıldı.
Bir ay sonra partililer Milli Görüş’ün beşinci partisi olan Saadet Partisini kurdu.
2002’de yapılan erken seçimde, Milli Görüş’ten ayrılan isimlerin kurduğu Adalet ve Kalkınma Partisi tek başına iktidar oldu. Saadet Partisi ise seçim barajını geçemeyerek TBMM dışında kaldı.
Erbakan, 5 yıllık siyaset yasağının kaldırılmasının ardından 2003 Mayısında Saadet Partisi Genel Başkanı oldu.
Kayıp trilyon davası
Kamuoyunda “kayıp trilyon davası” olarak bilinen Refah Partisi’nin mali hesaplarına ilişkin açılan davada kendisine verilen hapis cezasından dolayı 30 Ocak 2004’te Saadet Partisi Genel Başkanlığı ve üyeliğinden ayrılmak zorunda kaldı.
Erbakan’ın, sağlık sorunları sebebiyle başvurusundan dolayı cezanın infazı ertelendi. Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi, Erbakan’ın 2 yıl 4 aylık hapis cezasını yeniden yargılama sonunda değiştirmedi, ancak cezasını konutunda çekmesine karar verdi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan’ın “sürekli hastalık” nedeniyle aldığı ev hapsi cezası 19 Ağustos 2008’de kaldırıldı.
17 Ekim 2010’da gerçekleştirilen Saadet Partisi Olağanüstü Büyük Kongresinde yeniden genel başkan olan Erbakan, 28 Şubat post-modern darbenin yıldönümü arifesinde solunum yetmezliğine bağlı, kalp ve çoklu organ yetmezliği sebebiyle 27 Şubat 2011’de vefat etti.
Erbakan, 1 Mart 2011’de vasiyeti üzerine devlet töreniyle değil, İstanbul Fatih Caminde düzenlenen cenaze töreninin ardından milyonlar tarafından son yolculuğuna uğurlandı.