TBMM – KADİR KARAKUŞ
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili ve AK Parti İstanbul Milletvekili Fatma Benli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Suriye’de Beşşar Esed rejiminin ablukasındaki Doğu Guta bölgesinde, son yüzyılda diktatörlerin sebep olduğu acımasız trajedilerin en yenilerinden birinin yaşandığını söyledi.
“Diktatörlerin dini, dili, ırkı fark etmiyor, insanlığın ortak değerlerine, insan onuruna, insan haklarına saldırmak konusunda hepsi aynı davranışı sergileyebiliyor.” diyen Benli, “Bugün Myanmar’da faşist diktatörler, yönetimleri altındaki Müslümanları nasıl yok sayıyor, katliama maruz bırakıyorsa, Suriye’deki Esed rejimi de aynı şekilde abluka altına aldığı Doğu Guta’da Müslümanlara zulmediyor, insanları bir nevi açlıkla terbiye ederek, kanlı yönetimine boyun eğmeye zorluyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“Kerim bebek, Doğu Guta’da yaşananların sembolü oldu”
DAEŞ teröristlerinin elini kolunu sallayarak gitmesi ile terör örgütlerine 5 bin tıra yakın silah veren ABD’nin, bu silahların bedelinin onda birini insani yardım olarak bölgeye harcaması durumunda, Doğu Guta’daki pek çok ölümün sonlandırılabileceğini, yaşanan insan hakları ihlallerinin önüne geçilebileceğini vurgulayan Benli, şöyle devam etti:
“Maalesef dünya, Doğu Guta’da yaşananlara kör ve sağır. Türkiye’nin bölgedeki gerçek mağdurlara yönelik yardımları, Türk sivil toplum örgütlerinin, medya organlarının kampanyaları olmasa dünya, Doğu Guta’da yaşanan dramdan, insan hakları ihlallerinden haberdar dahi olmayacaktı. Anadolu Ajansının Doğu Guta’da ablukanın bitmesi için sosyal medyada başlattığı kampanya ile henüz 1 aylıkken annesini ve sol gözünü kaybeden Kerim bebek, Doğu Guta’da yaşananların sembolü oldu.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın girişimleri ve söylemleriyle de dünya devletlerinin haberdar olduğu Doğu Guta’da, böylece insanlık dramı bir nebze azalmaya başlandı. Son olarak Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın girişimleriyle 5 yıldır kanlı Esed rejiminin kuşatması altında olan ve insani erişimin tamamen kesildiği Doğu Guta’da bulunan 700 hasta ve yaralının, Şam’daki hastanelerde tedaviye alınması bizleri biraz da olsa rahatlattı. Yine de 400 binden fazla sivilin bulunduğu Doğu Guta’da başta ilaç, gıda ve akaryakıt olmak üzere temel ihtiyaç malzemelerinin temininde yaşanan sıkıntı, insani erişimin bile tamamen kesilmiş olduğu bölgede yaşanan trajedileri hafifletmekte yetersiz kalmakta.”
Benli, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin soykırımların önlenmesi konusundaki özel danışmanı Adama Dieng’in, birkaç gün önce “Geçen yıl kasım ayından beri Doğu Guta’da yaklaşık 400 bin kişi rejim güçleri ve destekçilerinin hava saldırılarına, bombardımanlarına maruz kaldı. 31 Aralık-10 Ocak tarihleri arasında da en az 30’u çocuk 85 sivil öldü.” açıklamasını anımsatarak, sadece bu rakamların bile Doğu Guta’da insanlık adına mücadele etmenin ve derhal harekete geçmenin gerekliliğini ortaya koyduğunu anlattı.
“Suriye rejimin kimyasal saldırıları, bölgede insanlara nefes almayı bile imkansız kılıyor”
Bölgede faaliyet gösteren uluslararası yardım kuruluşlarından gelen bilgilerin, insani krizin her geçen saat derinleştiğini gösterdiğini, Doğu Guta’da hastaların çoğunun çocuk veya ileri evre kanserli olduğu bilgisinin paylaşıldığını vurgulayan Benli, Doğu Gutalı çok sayıda bebeğin ve çocuğun da açlık ve ilaçsızlığa karşı verdiği yaşam mücadelesini kaybettiğini söyledi.
Benli, “Doğu Guta, Suriyeli din adamlarının, rejimin ablukası nedeniyle yiyecek bulamayan halka ‘eşek, köpek ve kedi eti yeme’ fetvası vermek zorunda kaldığı bir coğrafya. Oradaki acı, hepimizin acısı. Başta ülkemizin yaptığı insani yardımlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın girişimleri ve Rusya’nın arabuluculuğu vasıtasıyla ihtiyaç sahiplerine ulaştığından, durum bir nebze düzelse de insanlık onuru, Doğu Guta’da yaşananların son bulması için çok daha fazla gayret göstermemizi gerektiriyor.” diye konuştu.
Suriyeli aktivist Uveys eş-Şami’nin, Doğu Guta’da yaşananlar hakkında, birkaç yıl önce yaptığı açıklamada, “Esed rejimi elinden gelse Doğu Guta’daki havayı bile kesecek” ifadelerini kullandığını hatırlatan Fatma Benli, “Suriye rejimin kimyasal saldırıları, bölgede insanlara nefes almayı bile imkansız kıldığının göstergesi.” dedi.