Cihan Paçacı, yazılı açıklamasında 2018’den bu yana devam eden ekonomik krizin her geçen gün derinleşerek ve tahribatını artırarak devam ettiğini savundu. Gelinen bu noktanın temel sebebinin ekonomi yönetimine güven kalmaması ve yanlış ekonomik uygulamalar olduğunu ileri süren Paçacı, “Gelinen bu noktaya, değiştirilen sistemin etkisi büyük olmuştur. Bağımsız kurumlar bağımlı hale gelmiş ve siyasi iktidarın talimatları doğrultusunda hareket etmeye başlamışlardır.” değerlendirmesini yaptı.
Güven kaybından dolayı yurt dışında kredi oranları sıfır olduğu halde Türkiye’nin kredi bulamadığını belirten Cihan Paçacı, şunları kaydetti:
“Fiyatlar artarken TÜİK, enflasyon oranının düştüğünü açıklıyor. Böyle bir ekonomi yönetimine kim inanır, kim güvenir? Kısa süre içerisinde faizler yüzde 24’ten yüzde 8,25’e düşürülmüş ancak enflasyon düşmemiştir. Bu yanlış uygulama sonucunda mevduat faizleri yıllık yüzde 6-7’ye düşmüş. Ancak enflasyon yüzde 12’de kalmıştır. Bunun anlamı, reel faizlerin negatife dönüşmesidir. Kur artışını önlemek için hükümet yine bir yanlış adım atmış ve kamu bankaları yoluyla son bir yılda 100 milyar dolarlık döviz satışı gerçekleştirmiştir. Ama bu da döviz kurunun yükselmesini önleyememiştir. 431 milyar dolar borcu olan ülkemizin yıl başından bu yana kur artışından dolayı Türk lirası cinsinden borcu 600 milyar lira civarı artmıştır.
Sözün özü hem düşük faiz hem de düşük kur politikası çökmüştür. Merkez Bankası’nın aynı anda hem düşük kur hem de düşük faiz gibi bir hayal yerine, gerçekliğe dayanan ve fiyat istikrarını hedefleyen bir para politikası yürütmesi gerekmektedir. Yüksek döviz oynaklıklarında ekonomi yönetimi, kamu bankaları ile arka kapı müdahaleleri ve SWAP’lar gibi Merkez Bankasının gerçek rezerv durumunu ifade etmeyen para politikaları yerine gerçek silahını, yani faizlerini kullanabilmelidir.”
