ANTALYA
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ABD’deki davaya ilişkin, “Bir hakimin ağzından çıkacak kararla, şerefsiz bir ajanın kokmuş ifadeleriyle 80 milyon zan ve töhmet altında bırakılamayacak, bırakmaya tevessül edenlere de fırsat verilmeyecektir. ABD, terör örgütlerini kışkırtmış, kanımızın dökülmesini seyretmiştir. ABD, teröristleri himaye etmiş, vatanımızın bölünmesini, milletimizin parçalanmasını projelendirmiştir.” dedi.
Bahçeli, Antalya’nın Serik ilçesindeki bir otelde partisince düzenlenen Belediye Başkanları Toplantısının açılışında, Türkiye’yi siyasi, diplomatik, hukuki ve ekonomik ayak oyunlarıyla köşeye sıkıştırmaya, kapana kıstırmaya azmeden çevrelerin emellerini çok iyi bildiklerini bildirdi.
Bahçeli, şöyle devam etti:
“İranlı bir şarlatan üzerinden günlerdir Türkiye’ye parmak sallayan, ayar vermeye çalışan, adeta sanık yerine koyan ABD utanmazlığını ibretle, esefle, nefretle takip ediyoruz. Bu rüşvetçi casusun itiraflarıyla Türkiye’ye hüküm vermek, Türkiye’nin kaybedeceğini sanmak mümkün olmadığı gibi gayri meşru, gayri ahlaki, gayri hukuki bir alçalma halidir. Ortada bir rüşvet çarkı varsa, ortada bir suç varsa, ortada milletin ve devletin kaynakları ona buna ticaret kılıfıyla dağıtılmışsa, bunun hesabının sorulacağı, yargılamasının yapılacağı yer ABD değil, Türkiye Cumhuriyetidir. Altını çizerek ifade ediyorum ki İran’la ticaret yapmanın ayıp veya sakıncalı bir yanı yoktur.”
İran’a koyulan ambargonun delinip delinmeyeceğini hiçbir ülke ve muhasım odağa sormaya, onlardan izin ve icazet almaya gerek olmadığını vurgulayan Bahçeli, Türkiye’nin bağımsız bir ülke olduğunu, kimden ne alacağını, satacağını, kimlerle hangi iş ve ticaret ilişkisine gireceğini egemen bir devlet olarak kendi belirleyeceğini, tayin edeceğini belirtti.
ABD’nin keyfine bakarak, siyasi ve ekonomik çıkarlarından vazgeçemeyeceklerine dikkati çeken Bahçeli, şu görüşlere yer verdi:
“Türkiye Cumhuriyeti dış güçlerin müsamahasıyla kurulmadı. Yabancı çevrelerin müsaadesiyle vücut bulmadı. Bundan sonra da, hiç kimsenin onay, taltif ve iznine değer verecek, dikkate alacak hali kesinlikle olmayacaktır. ABD, terör örgütleriyle koyun koyuna girerken Türkiye’ye mi sordu? FETÖ elebaşını Pensilvanya’da korumaya alırken, hainlere kollarını açarken Türkiye’ye mi danıştı? Türkiye ile mi anlaştı? Şarlatan şeytanın Türkiye’ye iadesi halinde mahkeme önüne çıkarılarak, üzerine atılı suçlardan dolayı verilecek cezaya, kesilecek hükme razı gelmesi başlıca istek ve temennimizdir. İşlenmiş suçların yargı sahası Türkiye’dir. Rüşvet trafiği Türkiye’de gerçekleşmiştir. O halde, ABD’de kurulan mahkeme neyin nesidir? Nereye varılmak, hangi sonuca ulaşılmak istenmektedir? ABD’de kurulan mahkemenin hukukiliğinden, meşruluğundan kim, nasıl ve hangi hakla bahsedebilecektir?”
“Türkiye binlerce yıllık devlet geleneği olan cüssesiyle, cüretiyle, cesaretiyle bir devdir”
Devlet Bahçeli, Türkiye’nin müstemleke ve iradesiz bir devlet olmadığına dikkati çekerek, şunları ifade etti:
“Bir hakimin ağzından çıkacak kararla, şerefsiz bir ajanın kokmuş ifadeleriyle 80 milyon zan ve töhmet altında bırakılamayacak, bırakmaya tevessül edenlere de fırsat verilmeyecektir. ABD, terör örgütlerini kışkırtmış, kanımızın dökülmesini seyretmiştir. ABD, teröristleri himaye etmiş, vatanımızın bölünmesini, milletimizin parçalanmasını projelendirmiştir. Hangi taşı kaldırsak altından ABD çıkmış, hangi kumpası dürtsek, hangi komplonun maskesini indirsek ABD belirmiştir. Artık bu kadarı da fazladır. Türkiye kendi hayat ve varlık haklarına sahip çıkacak güçtedir. Türkiye vahşi batı hukukuna göre sorgusu yapılamayacak 94 yıllık Cumhuriyet mazisi, binlerce yıllık devlet geleneği olan cüssesiyle, cüretiyle, cesaretiyle bir devdir. Necabet ve asalet Türk milletinin ziynetidir. Pespaye bir rezilin, şerefini kaybetmiş bir mahlukun, rutubetli bir mahkeme salonunda yapmış olduğu önceden planlı itiraflarının bizim nazarımızda hükmü yoktur, bağlayıcılığı yoktur, neyi var neyi yoksa ayaklarımızın altında çiğnenmesi de hakkımız, haysiyetimizin icabıdır.”
Mescid-i Aksa’yı bekleyen son Osmanlı’nın 1982 yılında hayatını gözlerini yumduğunu aktaran Bahçeli, nöbetin manen ve gıyaben kendilerinde olduğunu belirtti. Kudüs’te 400 yılı aşan bir süre Osmanlı’nın hakimiyetinde olduğunu, adalet, hoşgörü ve huzurla yönetildiğini anlatan Bahçeli, 100 yıl önce kentin İngilizler tarafından işgal edildiğini anımsattı.
Bahçeli, Kudüs’ün o günden bu yana ağladığını belirterek, “O günden beri mabetlerimizin kanı çekiliyor, ahı yükseliyor. Mescid-i Aksa bu yüzden hüzünlü, Kubbetü’s Sahra bu nedenle mahzun, Filistinli kardeşlerimiz bu sebeple mazlumdur. Kudüs İslam’dır ve aynı zamanda Türklüğün derin izlerini taşımaktadır. Kudüs mukaddesatımızın namusudur. Gitti demekle gitmez, düştü demekle düşmez, İsrail’in demekle bu tartı bu sıkleti çekmez. ABD’nin marazi ve maceracı yönetimi Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımıştır.” dedi.
“Yalan, dolan, riya ABD yönetimine egemen olmuştur”
Trump’un sorumsuz ve skandal bir karara imza attığına işaret eden Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:
“ABD Başkanı bu hakkı nereden almaktadır? ABD Başkanı Ortadoğu ve hatta dünyanın dengeleriyle oynamaya nasıl kalkışabilmektedir? Tüm dünya, ABD’nin Kudüs kararına odaklanmıştır. Bölge barut fıçısıdır. Ortadoğu’daki istikrarsızlık daha da kemikleşip, daha da şiddetlenecektir. ABD Başkanı, ‘barış’ diyor, Filistin’in haklarından bahsediyor. Yalan, dolan, riya ABD yönetimine egemen olmuştur. Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınmasından sonra, bölgede barış ve işbirliğinden akıl sağlığı yerinde olan hiç kimse bahsedemeyecektir. Siyonizm’in lobi çalışması, Trump’a nüfuz faaliyetleri zehirli meyvesini vermiştir. Kudüs bizzat kriz havarisi, kaos imalatçısı Trump tarafından dinamitlenmiştir. Kıyamet günü senaryolarına derinlik katılmıştır. Evanjelist ve Kabala tezgahı Trump’ın iradesine zincir vurmuştur. ABD Senato ve Temsilciler Meclisinde 1995’te kabul edilen Kudüs’ün başkent olarak tanınmasıyla ilgili yasa bugüne kadar altı aylık periyotlarla ertelenmiş, buna gerekçe olarak güvenlik mülahazaları gösterilmişti. İç siyasette sıkışan, devamlı mevzi kaybeden, hakkındaki şayia ve şaibelerden dolayı zor günler geçiren Trump, 22 yıllık ertelemeyi bitirmiş, kampanya döneminde bedeli karşılığı verdiği çirkin sözü tutmuş, Kudüs’e adeta füze fırlatmıştır. Hakkındaki Rusya temalı iddiaların ensesinden tuttuğu da ortadadır. Bu iddiadan yakayı kurtarmak için Trump’un her çılgınlığı yapacağı, her şuursuzluğa hizmet edeceği muhtemeldir. Rusya’nın Orta ve Kısa Menzilli Füzeler Anlaşmasını ihlal ettiğini öne süren ABD Dışişleri Bakanlığının, Moskova’nın buna son vermemesi halinde askeri ve ekonomik önlemler alacağını dün itibariyle duyurması yeni bir bunalımın ayak sesleridir.”
Yoğun istikrarsızlığın kapıda olduğunu, İslam aleminin infial halinde olduğuna değinen Bahçeli, üçüncü intifada çağrısının yapıldığını, İsrail güvenlik güçlerinin acımasızca saldırılarının önlerindeki günlerin çok şeye gebe olduğunun habercisi olduğunu bildirdi.
Bahçeli, Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınmasının din savaşlarını tetikleyeceğini, husumet ve dehşet verici eylemlerin yer kürenin her yerine yayılabileceğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan ziyareti
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Yunanistan’a ziyaret düzenlemesinin kendilerine göre oldukça anlamlı olduğunu belirten Bahçeli, Erdoğan’ın yaptığı görüşmelerin, karşılıklı sözlerin siyasetin akış ve seyrini etkilediğini aktardı.
Lozan tartışmalarının Yunanistan ziyaretine mühür vurduğuna dikkati çeken Bahçeli, “Cumhurbaşkanı, ‘Lozan, sadece Ege’yi mi kapsıyor? Ege’nin dışında Lozan ile ilgili hiçbir şey yok mu? Batı Trakya’daki azınlıkların hukuku yok mu? Şimdi buradaki azınlıkların hukukunu bu anlaşmayla nasıl teminat altına alacağız?’ sorusunu sormuştur. 150 bin nüfuslu Batı Trakya Müslüman Türk azınlığının on yıllardır kanayan yaraları, verilmeyen hakları vardır. ‘Müslüman Türk’üm’ diyenlere her zorluk reva görülmektedir. Türklüğe karşı hazımsızlık Yunanistan’da kökleşmiştir. Batı Trakya’da, soydaşlarımızın Başmüftülerini seçememesi, bu göreve atamayla gelinmesi bir başka talihsiz ve temelsiz açmazdır.” diye konuştu.
Devlet Bahçeli, Lozan Antlaşması’na bakışlarının belli olduğunu, bunun değişmediğini ifade etti. Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çıkışının da dikkatle incelenmesini, özen ve öz güvenle yorumlanmasını istedi.
Bahçeli, şöyle dedi:
“Bir defa, Lozan Antlaşması’nın yeni baştan okunması, uygulanmayan, özellikle Batı Trakya’daki Müslüman Türk azınlığı bağlamında görmezden gelinen maddelerin işlerlik ve işlevsellik kazanması samimi arzu ve teklifimizdir. İmzasının üzerinden 94 yıl geçmiş olan Lozan’ın, şu günkü ihtiyaç ve beklentilere uygun değerlendirmesinin mutlaka yapılması lazımdır. Bu konuda üniversitelerimizin tarih kürsülerinde görev alan değerli tarihçi ve bilim insanlarından oluşacak bir komisyon marifetiyle çalışmalara derinlik kazandırabilecektir. Biz, sonuna kadar, Lozan Antlaşması’nı Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ve hukuki senedi olduğunu kabul eder, fes takan takmayan ucubelerin haksız, hayasız ithamlarını reddederiz. Ancak Lozan’ı hak ettiği şekilde, muhtevasına sadık kalarak yeniden anlamlandırıp, kenara koyulan hükümlerinin uygulamaya geçilmesine de sıcak bakar, buna ‘tamam’ deriz. Türkiye’deki gayrimüslim azınlıklara gösterilen muamele ve müşfik tavrın aynısını Batı Trakya’daki soydaşlarımıza da gösterilmesini ısrarla talep ederiz. Lozan’ı kötülemek, örtülü ve kapalı ifadelerle Sevr’e methiyeler yağdıranları neşelendirecek, tekrardan umutlandıracaktır. Bunu da biliriz. Türkiye’nin varlığını tescil, yedi düvele de kabul ettiren 8 aylık Lozan mücadelesini bırakalım tarihçiler konuşsun, onlar değerlendirsin, fazlası eksiğiyle onlar ele alsın, bizlerin yolunu aydınlatsın. Geçen yüzyılın sosyal, ekonomik, siyasal sonuçlarıyla, şu zamandaki ihtiyaç ve arayışlarımızın zaman zaman farklılaştığı, kimi hallerde çeliştiği aşikardır. Bunun dengeye kavuşması, Lozan üzerindeki sis perdesinin kaldırılması acilen sağlanmalıdır. Biz parti olarak, Lozan’a milli müktesebat ve şuurla bakıyor, haricimizdeki muhatap ülkelere karşı aynı görüşü seslendirmenin sorumlu ve yerli siyasetin gereği olduğunu düşünüyoruz.”
“2019 Martı’nda kapıdan bakmak, kazma kürek yakmak istemiyor”
MHP Genel Başkanı Bahçeli, boşa geçecek zamanın kalmadığını, 2019’un hem zorlu, hem de çetin geçeceğini belirterek, “Buna dikkat etmek, sanki yarın seçim varmış, kader seçimine giriliyormuş gibi dakik, atik ve hazırlıklı olmak ertelenemez bir ihtiyaçtır. 2019 Martı’nda kapıdan bakmak, kazma kürek yakmak istemiyoruz.” dedi.
Milliyetçiliğin özünde, ufuklar ötesini görebilme, ufkun ardına odaklanabilme, uzakları yakına getirebilme vizyonu olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Bu nedenle davamız büyük, kutlu ve doğrudur. Hakk’ın yolundayız, milletin yanındayız. Her zaman insanımızın huzur, refah ve mutluluğunu amaçladık, amaçlamaya inanç ve iddiayla devam ediyoruz. Belediye demek umut, çare, günün 24 saati açık kapı demek. Siyasetimizin öznesi insandır. O halde insanımıza mazeretsiz hizmet boynumuzun borcudur. Bu aynı zamanda manevi ödevimiz, siyasi görevimizdir.” ifadesini kullandı.
“İlk imtihan sahası yerel yönetimlerdir”
Türkiye’nin hasretle istikrar ve huzuru beklediğini anlatan Bahçeli, şunları kaydetti:
“Meseleler birbirini kovalıyor, her yeni gün farklı ihtiyaç ve beklentileri adeta deşifre ediyor. Yerelden tutuşacak bir kıvılcımın hızla yaygınlaşarak genele kadar sıçrayacağını unutmayınız. Milletimiz, Milliyetçi Hareket Partisinin belediye hizmetlerini yakından tanıyor, yakından görüyor, birebir şahit oluyor. Eğer yerelde aşı tutmuşsa, eğer yerelde milli memnuniyet oluşmuşsa, eğer yerelde partimize geçer not verilmişse emin olun, önümüze kimse çıkamayacak, iktidarımıza hiçbir güç engel olamayacaktır. Çünkü Türkiye’nin yönetimde ilk durak yeri, ilk imtihan sahası yerel yönetimlerdir. Aziz milletimiz MHP’li belediyelere bakarak siyasetimizle ilgili değerlendirmelerde bulunacak, iradesini buna göre şekillendirip somutlaştıracaktır.”
İlk hedeflerinin Mart 2019’da yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri olduğuna işaret eden Bahçeli, bu seçimlere çok sıkı, çok yoğun, çok etkili şekilde hazırlık yapacaklarını, sempatiyle birlikte empati kuracaklarını dile getirdi.