Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’nde düzenlenen “Telafide Ben De Varım” tanıtım programı kapsamında eğitim editör, yazar ve muhabirleriyle bir araya geldi.
Ulusal Destekleme Programı’yla (UDEP) Türkiye’deki tüm çocukların destekleneceğini, bu desteğin özellikle gelecek 1,5 yıla yayılarak yapılacağını kaydeden Selçuk, desteğin esas amacının, “Çocukların bütünsel gelişiminde muhtemel eksiklikler nelerdir? Bunların tamamlanması ve geliştirilmesi için neler yapılabilir?” sorularına yanıt aramak olduğunu aktardı.
Selçuk, 23 milyar tıklanma ve ziyaret sayısıyla dünya birincisi olan EBA’nın salgından bağımsız olarak, ileriki süreçte çok büyük bir işlev göreceğini, bu işlevin de artık dünyada dijital altyapıyla ilgili değişen ve dönüşen eğitim paradigmasına bir yanıt olduğunu anlattı.
Dünyada da eğitim kanalları olduğunu ancak Türkiye’deki sistemde her bir öğrencinin dersinin günlük takip edildiğini dile getiren Selçuk, “Bizimki bire bir müfredatla alakalı bir içerik taşıyor, ayrı bir değeri var. 17 bin 303 saat yayınla bir rekoru da kırmış oluyoruz.” dedi.
Selçuk, öğretmenlerde arz temelli hizmet içi eğitimden talep temelli hizmet içi eğitime geçildiğini ve 3 milyon 89 bin eğitim sertifikası verildiğini kaydetti.
Ulusal desteklerin salgının başından bu yana devam ettiğine dikkati çeken Selçuk, şunları söyledi:
“Eğer salgın olmasaydı bizim çocuklarımızda bazı eksiklikler olur muydu? Tabii ki olurdu. Bütün eksiklikler, problemler salgından kaynaklanmıyor. Vizyon belgesinin temel kavramlarından birisi fırsat adaleti. Dünyada fırsat eşitliği diyorlar. Biz niye fırsat adaleti diyoruz? Çünkü her öğrenciye aynı şeyi verirseniz adaleti sağlamış olmazsınız. Adalet, herkese hak ettiği şeyi vermektir. Bu yüzden bir okula öğrenci başına 100 lira verirken, diğer bir okula öğrenci başına 64 lira verebiliyoruz. Fırsat adaleti çok önemli. Vizyon belgesinde ‘Okullar arasındaki başarı ve imkan farklarını azaltmak’ diye bir ana hedef var. Salgınla eksikliklerimizin yönü ve muhtevası kısmen değişti. Tüm kademelerde bizim gördüğümüz, akademik olarak bazı eksiklikler var ama acil durum değerlendirmesi yapmak istediğimizde biz köy okullarını, sınav gruplarını gördük, eşitlik ve adalet açısından onlara dokunmamız gerektiğini fark ettik ve hep onlara dokunduk.”
“Konular büyük ölçüde tamamlanmış vaziyette”
Milli Eğitim Bakanı Selçuk, pazartesiden itibaren eğitimi ağırlıklı olarak sosyal, duygusal, fiziksel, kültürel ve sanatsal etkinliklerle zenginleştirmeye çalıştıklarını, kendisi için konunun ders yapma meselesi olmadığını söyledi.
Yüz yüze eğitimin başladığını ancak öğrencilerin okula gelmelerinde zorunluluk olmadığını dile getiren Selçuk, “Devamsızlık yoksa çocuklar niye okula geliyorlar? Konular büyük ölçüde tamamlanmış vaziyette. Öğretmenlerimiz o kadar çok yoruldular ki. ‘Öğretmenlerimiz yatıyorlar’ diyenler var. Öğretmenlerimiz 6-7 saat ekranın karşısında ders anlatıp o yorgunluktan sonra yatabiliyorlarsa yatıyorlar. Bu yorgunluklarının görülmemesi bazen onları çok üzüyor. Okullardaki bu süreci sosyal, duygusal konularla geçiriyoruz.” ifadelerini kullandı.
Öğrencilerin beceri açıklarını gidermeye çalıştıklarını vurgulayan Selçuk, ilkokulda 2. sınıfa geçecek çocukların okumasıyla ilgili bir problem olmadığını, yazmada sıkıntı yaşandığını, öğretmenlerin yüz yüze eğitimde bu konuya ağırlık vereceğini ifade etti.
Selçuk, okullarda öğrencilerin eksikliklerine yönelik çalışmalar yapıldığını belirterek, “2 Temmuz’da akademik takvim sona eriyor. Her okul kendi okulundaki öğrencinin ihtiyacını bizden daha iyi bilir. Biz çerçeve sunuyoruz.” diye konuştu.
“Çocukların seçim yapma becerisinin gelişmesi lazım”
Kendisine, hep “Neden velilere, öğretmenlere, çocuklara tercih hakkı tanıyorsunuz?” diye sorulduğunu aktaran Selçuk, “Bizim eğitimdeki temel amacımız çocuğun öz yönetimini, demokrasi kültürünü geliştirmek. İnsanlar seçimlerinin sonuçlarını yaşarlar. Çocukların seçim yapma becerisinin gelişmesi lazım.” değerlendirmesini yaptı.
Selçuk, 2 Temmuz’dan sonraki süreçte neler yapılacağını belirlediklerini, her türlü kaynağın hazırlandığını, bu kaynakların bir kısmının da telafiye ihtiyacı olan çocuklara gönderildiğini dile getirdi.
Geçen yıl, özellikle köy okulları ve kırsal bölgede eksiklik görülen 1,5 milyona yakın öğrenciye 14 kitabın bulunduğu koli gönderildiğini, bunun yeniden yapılacağını kaydeden Selçuk, tüm öğrenciler için yaz tatili kitabı çıkardıklarını, kitapta bir çocuğun hayatı üzerinden müfredatın ele alındığını, bu kitabın da 5,5 milyon çocuğa dağıtıldığını bildirdi.
Selçuk, telafi eğitimi çalışmaları kapsamında çocuklara yönelik hazırlanan kitapların salgından önce olmadığını belirtti.
Yaz döneminde çocuklara yönelik etkinlikler
Milli Eğitim Bakanı Selçuk, çocukların yaz döneminde, temel bilim kampları, İngilizce okuma kursları, tiyatro, film gösterimleri, okuma etkinlikleri, çocuk oyunları ve zeka oyunları turnuvaları gibi çok sayıda faaliyetten yararlanabileceğini söyledi.
Yaz tatilinde başka bir şehre giden öğrencinin bile bu etkinliklere katılabileceğini ifade eden Selçuk, her ilçenin kendi bölgesinde yer vereceği etkinlikleri yayınladığını, öğrencilerin bunları takip edebileceklerini anlattı.
Özellikle riski daha yüksek gruplarda sağlık taraması yapmak istediklerini belirten Selçuk, göz ve obezite taramasının planlandığını kaydetti.
“Halk eğitim merkezlerimize yoğun talep var”
Halk eğitim merkezlerine çok yoğun talep olduğunun altını çizen Selçuk, şöyle devam etti:
“15 bin mahalle, her mahallede de 1 okul belirledik. Bu 15 bin okulu halk eğitim merkezi yapıyoruz. İsteyen her veli, buraya gelerek ücretsiz binlerce kurstan istediğini alabilecek. Her köye halk eğitim merkezi açıyoruz. Gezici ekipler oluşturduk. Arıcılık, seracılık, hayvan bakımı öğrenmek istiyorum derse, o köye ücretsiz geçici halk eğitim merkezi kuruyoruz. Toplumu hareketlendirmeye çalışıyoruz. Telafi sadece çocuğa değil, anne ve babaya da destek olmaktır.”
Selçuk, eğitim takvimi bittiğinde öğretmenler için seminer dönemi olmayacağını, çünkü öğretmenlerin istenilenin çok üzerinde eğitim aldıklarını dile getirerek, 21 Haziran’dan 2 Temmuz’a kadar olan süredeki boş saatlerinde öğretmenlerin istediği etkinliği yapabileceğini kaydetti.
Milli Eğitim Bakanı Selçuk, imkanları zayıf 1001 köy okulu belirlediklerini dile getirerek, “1001 okula kütüphane, tasarım beceri atölyesi, kurmak istiyoruz. Fiziksel eksikliklerini gidermek, okul binasına destek olmak istiyoruz. Bu eksiğini gördüğümüz 1001 okulu sıçramaya tabi tutmak istiyoruz. Bu okulları isim isim de yayınlayacağız.” dedi.
Bakanlıkların bu okullara destek vereceğini ifade eden Selçuk, illerde valilerin koordinasyonunda bir ekip kurulacağını, o ilin koşullarına özgü neler yapılabileceğinin ele alınacağını kaydetti.
Selçuk, “110 ilçede 2,5 milyon çocuk belirledik. Bu 2,5 milyon çocuğa, diğer çocuklardan farklı olarak kaynak, eğitim, proje ve aktivite gibi konularda destek vereceğiz.” şeklinde konuştu.
Sunumunun ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Selçuk, “Yeni eğitim öğretim yılının ne zaman başlayacağına dair net bir tarih var mı? Sayın Koca, 7 Haziran’dan bütün öğretmenlerin aşılanacağını duyurmuştu. Yeni eğitim öğretim yılına tüm öğretmenlerin aşılanması yetişecek mi?” sorusu üzerine, şunları söyledi:
“Aşı konusunun yeni eğitim yılına kadar kalması söz konusu bile değil. Önümüzdeki haftadan itibaren bu ayın içinde tamamlanmış olur. Zaten şu ana kadar 813 bin civarındaki öğretmenimizin işlemi hallolmuş oldu. Bundan sonra da geri kalan eğitim çalışanlarımızın -öğretmenler dememek lazım çünkü biz ekip olarak çalışıyoruz okulda- aşılanması devam edecek. Okulların açılmasıyla ilgili tabii ki eylül başında açmayı hedefliyoruz. Her zaman iyi senaryoyla başlayıp kendini yaza ve kışa göre ayarlamak gibi bir bakış açısıyla ‘Şöyle olmazsa ne olmazsa ne olur?’ hazırlığımızı ona göre yapıyoruz. Her şeye hazır oluyoruz, o yüzden de çok çabuk hareket edebiliyoruz. Okulların eylül başında açılmasını istiyoruz. Aşıyla ilgili ortaya çıkan güvenden kaynaklanan ya da yaz aylarındaki havalandırma imkanları ve biraz daha kırsalda olma imkanları vesaire gibi birçok koşulu beraber düşündüğümüzde niyetimiz tabii ki açmak, her zaman açmaktan yana. Riski gördüğümüzde de kapatırız. Toplum, bireyler, kurumlar ne derse desin, bilimsel veriler olduğunda okulu kapatırız. Öğretmenimizin, çocuklarımızın sağlığını riske sokacaksak bunun adı eğitim olmaz, risk olur. ‘Niye kapatıyorsunuz’ denilse de kapatırız, ‘Niye açıyorsunuz’ denilse de bilimsel veriler bunu gösteriyorsa açarız.”
Normalleşme sürecinin açıklandığı kabine toplantısının ardından okulların açılma kararının aynı gün verilmesinin, öğretmen ve öğrencilerin farklı illerde olabilme ihtimali nedeniyle eleştirildiğine ilişkin değerlendirmesi sorulan Selçuk, eskiden okulların açılması, kapanması, eğitim takvimi gibi konularda bağımsız karar verdiklerini ancak salgın nedeniyle bütün bakanlıkların verisinin ortak bir havuza getirilerek kabinede tartışıldığını ve bu veriler ışığında karar alındığı belirtti.
Okulların açılma kararını verileri görmeden, 1 ay önceden duyuramayacağını ifade eden Selçuk, şöyle devam etti:
“Desem ki ‘2 saat sonra okullar açılacak. Okullar açılıyor ve çocuklar okula gidiyorlar. O akşam ‘Çocuklar okula gelin’ desem gelecekler. Bunu tabii mizahi olarak söylüyorum. Bizim öğretmenlerimiz uzaktan eğitim konusunda o kadar esnek bir uygulamayla karşı karşıyalar ki uzaktan eğitimin ne olduğu ne olacağına ilişkin zaten bulundukları illerden çalışıyorlar. Şöyle bir şey söz konusu. Bir öğretmen görevi ve mesleki konularla ilgili yasalar gereği kendi görev yerindedir ancak olağanüstü bir dönemdeyiz. Bazen istisnai durumlarda öğretmenlerimizin farklı yerlerden de hizmetini sürdürmesine herhangi bir şey söylemiyoruz. Bu istisnalar hariç çoğunluk zaten yerinde, hazır, devam ediyor ve böyle sorunlarla karşılaşmıyoruz. Plansızlık meselesi somut olarak indirgendiğinde diyelim ki kabine 3 gün önce toplansaydı ama kabine günleri biraz daha farklı belirleniyor başka faktörlerle ilgili. Dolayısıyla bütün bakanlıkların verilerine ve durumuna göre ayarlandığında mecburen bütün koşullar bir araya geldikten sonra oluyor. Nasıl olağanüstü durumlarda istisnai uygulamalara sıcak bakıyorsak, öğretmenlerimiz, çocuklarımız, velilerimiz açısında seçenekler sunuyorsak aynı şekilde bu zor bir durum herkes için. Ertesi gün çocuklar için bir zorunluluk da yok gelmeyebilirler. 1 Haziran’la ilgili söylemimiz 15 gün önce de duyuruldu, bu konuyla ilgili 31 Mayıs’ta alınan bir karar var. 15 gün önceden de 1 Haziran bilgisi kamuoyuyla paylaşıldı. Öğretmenlerimize, il müdürlerimize ‘Bu konuda lütfen tedbirli olun.’ dedik.”
“110 ilçedeki 2,5 milyon çocuğumuz öncelikli”
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “Bu süreçte 2 milyon öğrencinin eğitimden uzak kaldığı söyleniyor. Bu kapsamda tablet dağıtımı yaptınız ama bazı sendikalar dağıtımda başarılı olunamadığını söylüyor. 2 milyon öğrencinin hayatından giden yaklaşık 1,5 yıl için nasıl bir telafi düşünüyorsunuz?” sorusu üzerine, şöyle konuştu:
“Birisi 3, birisi 2, birisi 1,5 milyon öğrenci diyor. Bütün bunlar çok afaki rakamlar. Ben diyorum ki 110 ilçedeki 2,5 milyon çocuğumuz öncelikli. Çünkü bu 110 ilçeyi özellikle inceledik. Bunu veriye dayalı olarak söylüyorum. ‘Bizce 2 milyon öğrenci eğitime erişemedi.’ Peki hiç televizyon bulamadılar mı? Diyelim ki LGS’ye hazırlanıyor. Zaten okulda canlı ders var ya yüz yüze hoca var ya, kendi okuluna da gidebilir başka okula da gidebilir. Ben sınava hazırlanıyorum ve diyelim ki bu 2 milyonun içindeyim. Bu çocuklara okulda DYK açık mı yıl boyu, açık. Bu 17 gün (tam kapanma) hariç açık. Benim için kurs varsa okulda yüz yüze ya da televizyonda öğretmen dersi 3 kere tekrar etmiş oluyorsa nasıl yetişememiş oluyorum. Ya da bu 2 milyon öğrenci kendisine en yakın okuldaki EBA Destek Merkezi’ne ki en fazla ihtiyaç duyulan bölgelere, mahallelere açtık dörtte üçünü. EBA Destek Merkezi’ne gidebiliyor muyum? Elbette gidebilirsin. Bu konuda 750 bin tablet verirken niye en fazla ihtiyacı olanları belirledik, bunların ortalama kardeş sayısı 3,5 niye buralara 1-2 tane tablet verirken aslında bu tabletin 2 kardeşle de kullanabileceğini ölçtük. Kaç kişinin yararlandığını ölçtük. Çocukların üzerinden muhalefet yapmak bana çok doğru gelmiyor. Bu şu demek ‘2 milyon çocukla ilgili sorunumuz var.’ Ben de diyorum ki bunların hepsinin evine 14 kitap gönderdik ya bunların hepsi televizyon seyredebilir ya, televizyonu olmayan herkese televizyon verdik hatta bazı yerlerde kardeş sayısı 3’ten fazlaysa oraya ikinci televizyonu da verdik. Bütün bunlar sanki yokmuş gibi, ‘Bunlar hiç erişemedi, sıfır erişim var.’ Bu bana çok rasyonel gelmiyor.”
Öğrencilerin yeni eğitim öğretim yılında eksikliklerini kapatması için ne kadar süre ayırmayı düşündükleri sorulan Selçuk, her kademe için öğretmenlere yardımcı kaynak vereceklerini, bununla bir öğretmenin yıl boyu kritik kazanımları bir alt sınıfın ön şartlarını işleyebilecek bir yol haritasına sahip olacağını, bunun okullara göre uygulanışını ise zümrelerin belirleyeceğini söyledi.
Telafi eğitimleri
Selçuk, yaz aylarında yapılacak telafi eğitimlerine katkı sağlayacak belediyeler, STK’lar, halk eğitim merkezleri ve Gençlik Spor Bakanlığı’yla eğitimler öncesi çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin soru üzerine, her federasyonla iş birlikleri olduğunu, hepsinin de sertifikalı eğitimcileri bulunduğunu anlattı.
Türkiye’de spor, sanat, kültür ve doğa alanında yaz okullarının zaten yapıldığını hatırlatan Selçuk, “Sosyal medyada şöyle bir şey gördüm, ‘2 Temmuz’da okullar kapanıyor ama okullar açık.’ diye bir çelişkiden bahsediyorlar. Yaz okulları, Türkiye’de spor takımlarının okulları olarak da var. Birçok yerde afiş görürsünüz yazın, ‘Şu kursumuz başlamıştır.’ diye. Okullarda yaz okulları kursları açılır.” diye konuştu.
MEB havuzunda, bu çalışmaları yapmak için on binlerce gönüllü öğretmenin bulunduğunu aktaran Selçuk, özellikle spor ve sanatla ilgili öğretmenlerin, “Yıl içerisinde bunları yapamadık ve yazın istekli olarak çocuklarımızla bu çalışmaları yapmak istiyoruz.” diyerek yaz okullarıyla ilgili kendilerine talepte bulunduklarını dile getirdi.
Selçuk, birçok velinin de yazın çocuklarının faaliyette bulunmasını, zamanını boş geçirmemesini istediğini dile getirerek, “Velimize diyoruz ki, ‘Senin imkanın yoksa da ama istersen, sizin ilçenizde şöyle bir imkanımız var. Listesi bu. Şu gün şu etkinlik, bu gün bu etkinlik var. Kendi okulu olması şart değil. Nereye gittiyse ben geldim diyecek. Orada o eğitimi alabilir çocuk.” şeklinde konuştu.
“Mezuniyet törenleriyle ilgili resmi karar henüz alınmadı”
Bakan Ziya Selçuk, mezuniyet törenlerine ilişkin, “Mezuniyet törenleri konusunda bir ön değerlendirme yaptık. Genel olarak, koşulların olumlu gitmesi konusunda bir izlenimimiz var, aşı vesaire konularla ilgili. ‘Kontrollü olarak acaba bir ortam açsak nasıl olabilir?’ Böyle bir niyetimiz prensip olarak vardı ama resmi bir karar almış değiliz.” değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Selçuk, öğretmenlerin aşılanmasının geciktiği savunularak, Sağlık Bakanlığıyla aralarında koordinasyon sorunu olup olmadığına dair soru üzerine, “Aşı konusunda hiçbir problemimiz yok Sağlık Bakanlığıyla. Türkiye’nin aşı tedarikinde genel olarak izlerseniz bir ara gecikme oldu ve aşı gelmedi. Aşı gelmediğinde biz aşı yaptıramıyoruz. Aşı geldiğinde de, hekimlerden sonra aşı olan ilk meslek grubu öğretmenlerdir. 40 yaş altı da üstü de olsa 7 Haziran’da aşı randevusu açılan ilk meslek grubu öğretmenlerdir. Bu yüzden, bırakın bir problem olmasını teşekkür borçluyuz.” şeklinde konuştu.