TBMM Başkanı Mustafa Şentop, HDP’nin kapatılması istemiyle açılan davaya ilişkin, Anayasa’da, mevzuatta parti kapatmanın olduğunu, Anayasa Mahkemesinin konuyla ilgili incelemeler yaptıktan sonra bir karar vereceğini bildirdi.
Şentop, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, AK Parti Grup Başkanvekilleri Bülent Turan ve Muhammet Emin Akbaşoğlu, Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir ve beraberindeki milletvekilleriyle 1915 Çanakkale Köprüsü şantiye alanında incelemelerde bulundu.
Yüklenici firma yetkililerinden bilgi alan Şentop, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Köprüyle ilgili incelemelerine değinen Şentop, “318 metre yüksekliğindeki köprü ayağının en üstüne çıktık. İnşallah 18 Mart 2022’de köprü açılmış olacak. Yani sadece geçmişi, ecdadımızı yad ederek değil, bugüne ve geleceğe çok nadide, harikulade eserler bırakarak da ilerliyoruz. Bu köprünün özelliği, dünyada iki ayak arası en geniş olan köprü olacak faaliyete geçtiği zaman. Çalışan işçilere, mühendislere, emeği geçen Ulaştırma ve Altyapı Bakanımıza, daha önceki bakanlarımıza ve tabii bütün bu kıymetli eserler için liderlik yapan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyorum.” dedi.
“Anayasamızda, mevzuatımızda parti kapatma var”
Bir gazetecinin, HDP‘ye açılan kapatma davası sürecinin nasıl işleyeceğine ilişkin sorusu üzerine Şentop, Anayasa’ya ve Siyasi Partiler Kanunu’na göre Türkiye’de siyasi parti kapatma davalarının açılabileceğini hatırlattı.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, şöyle devam etti:
“Bu konuda daha önce bir düzenleme Meclise gelmişti. Bir anayasa değişikliği yapılıyordu 2010 yılında. Bu değişikliklerden biri de siyasi parti kapatılmasının tamamen yasaklanması mahiyetinde bir değişiklikti ama Meclisten geçmemişti o zaman. O tarihlerde ‘Parti kapatmalar olmasın.’ diyenler varsa onların o tarihte onlara destek verip vermediğine bakılmasını öneririm. Anayasa’mızda, mevzuatımızda parti kapatma var. Bunun gerekçeleri, sebepleri de var. İlk defa karşılaşılan bir durum da değil. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından dava açılıyor. Anayasa Mahkemesi konuyla ilgili incelemeler yaptıktan sonra bir karar verecek. Sadece Türkiye’de değil başka ülkelerde de siyasi partilerin kapatılmasıyla ilgili düzenlemeler var, uygulamalar var. Gönül ister ki olmasın ama siyasi partilerin kapatılmasını gerektiren hususlar, sebeplerle ilgili de siyasi partilerin hassasiyet göstermesi, ihlallerde bulunmaması da gerekir. Buna dikkat edilmesi gerekir.”
Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi
HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesiyle ilgili soruyu yanıtlayan Şentop, daha önce buna benzer bir olayın yaşandığını, 3 milletvekilinin haklarındaki kesin hükümlerinin Genel Kurul’da okunması suretiyle 4 Haziran 2020’de milletvekilliklerinin sona erdiğini anımsattı.
Şentop, şunları kaydetti:
“Ömer Faruk Gergerlioğlu ile ilgili süreç ilk defa karşımıza çıkan bir süreç değil. Anayasa’da çok açık bir şekilde kesin hükmün Genel Kurul’a bildirilmesiyle milletvekilliğinin düşeceği yazıyor. Burada itiraz edilen hususlardan birincisi ‘Karar hukukidir, değildir. Adildir, değildir’ tartışması. Öyle bir tartışma şüphesiz yapılabilir. Bunu herkes tartışabilir ama bizi Meclis Başkanlığı olarak ilgilendiren Anayasa’daki açık hükümde yer alan kesin hüküm meselesidir. Ortada bir kesin hüküm var mı, yok mu? Kesin hükümlerden beğendiklerimizi uygulama, beğenmediklerimizi uygulamama, beğendiklerimizi okuma, beğenmediklerimizi okumama, okutmama gibi bir lüksümüz yok. Kesin hüküm, kesin hükümdür. Bir yanlışlık varsa kararda hükümle ilgili bunun nasıl düzeltileceğine dair süreç de mevzuatımızda var. İkinci husus da ‘Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapıldı. Bu bakımdan beklenmesi gerekirdi’ şekilde. Bu da doğru değil. Daha önce de bunu konuştuk. Anayasa Mahkemesine bireysel başvurular hükmün kesinleşmesine engel değil. Bireysel başvurular ayrı bir mekanizma. Sayın Berberoğlu ile ilgili Anayasa Mahkemesinin kararları da doğru okunursa, o kararda da Anayasa Mahkemesi kesin hükmü kendisi kaldırmıyor, kaldıramıyor. Böyle bir yetkisi yok. Kesin hükmün kaldırılması konusunda ilgili mahkemeye, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine o zaman kesin hükmün kaldırılmasına dair kararında ayrı bir cümle koyuyor. Bu bakımdan bireysel başvuru hükmün kesinleşmesini engellemiyor. Ortada bir kesin hüküm var. Anayasa Mahkemesindeki sürecin ne olacağını da bilmiyoruz.”
“Anayasa’daki bir hükmün gereği yerine getirilmiş oldu”
Gergerlioğlu tarafından tedbir başvurusunda bulunulduğunu anlatan Şentop, şu ifadeleri kullandı:
“Tedbir başvurusunu Anayasa Mahkemesi reddetmiş. Daha önce benzer başvuruları reddediyordu ama Sayın Berberoğlu kararı sonrasındaki gelişmeleri dikkate alarak Anayasa Mahkemesinin ortada gecikmesinde sakınca olan bir durum olduğunu düşünmesi halinde bir tedbir kararı verme imkanı vardı, vermemiş bunu reddetmiş. Bu bakımdan hukuki süreç olarak hiç kimsenin, ‘Karar şöyledir, böyledir, okunmalı, okunmamalı’ tartışmasını yapmaya hakkı yok. Bunlar siyasi tartışmalardır. Siyaseten, ‘beklenir, beklenmez’ tartışması herkesin kendine göre karar vereceği bir husus. Kesin hüküm Genel Kurula bildirildikten sonra milletvekilinin milletvekilliği düşer. Dolayısıyla Genel Kurulda bulunması, milletvekili olmayan herhangi bir vatandaşımızın Genel Kurula girmesi, orada bulunması gibi bir husustur. Bu mümkün değildir. Bundan daha ilerisine, yasama faaliyetlerinin engellenmesi gibi bir duruma doğru varmaz diye ümit ediyorum. Verilen ceza hükmünün infazıyla ilgili ise Adalet Bakanlığımız veya ceza hukukçuları onu ifade edebilirler. 1994’te yaşanan olayla atıf yapılıyor. Hiçbir alakası yok. 1994 yılında yaşanan olayda bazı milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılmıştı. Milletvekillikleri devam ediyordu. Onların gözaltına alınmasıyla ilgili süreç, farklı bir süreçti. Milletvekillerinin, milletvekillikleri devam ederken başka dosyalarla ilgili olarak dokunulmazlıkları kalkıyor. O bakımdan birbirine hiç benzemeyen iki statüyle karşılaştırılması gibi bir durum. Burada teknik olarak bir kesin hüküm var. Bu da okundu. Milletvekilinin şahsı vesaire önemli değil. Sadece Anayasa’daki bir hükmün gereği yerine getirilmiş oldu.”
“Karşılıklı müzakere yolunun tercih edilmesi gerekir”
Şentop, bir gazetecinin, “AB, Türkiye’ye yönelik yaptırım planını askıya alma kararını açıkladı. Bununla ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz? Türkiye için herhalde olumlu bir gelişme” sorusuna da şu yanıtı verdi:
“Şüphesiz, tabii ki. Zaten müzakereler, görüşmeler başta Sayın İçişleri Bakanımız olmak üzere devam ediyordu. AB’nin geçen hafta AB Parlamentosunun yaptığı bir değerlendirme vardı, Suriye üzerinden. Türkiye ile ilgili bilgilerin doğrudan Türkiye’den alınması, tereddüt hasıl olan hususlarda da karşılıklı müzakere yolunun tercih edilmesi gerekir. Türkiye hakkında, Türkiye’deki terör örgütlerinden, Türkiye’ye karşı terör faaliyeti yürüten örgütlerden veya bu örgütlerle ilişkili olan Avrupa’daki uzantılarından bilgi almak, Türkiye hakkındaki kararları, değerlendirmeleri, bunlar üzerinden yapmak çok vahim bir yanlıştır, hatadır. Bununla ilgili bir olumlu gelişme olması, muhtemelen müzakereler üzerindendir.”