İSTANBUL
CHP Bilim, Yönetim, Kültür Platformu Başkanlığı tarafından Kadıköy Belediyesi Kozyatağı Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Aydınlanma ve Atatürk Devrimleri Çalıştayı”nda konuşan Kılıçdaroğlu, Atatürkçülüğü iki temel eksen üzerinde değerlendirdiğini dile getirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, bunları “Birincisi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyor ki ‘Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir.’ Kendi ülkemde, kendi bayrağımın altında özgürce yaşamak istiyorum. İkincisi, Atatürk diyor ki ‘Savaş meydanlarında kazanılan zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça, biz bağımsızlığımızı koruyamayız.’ Yani birincisi özgür irade, ikincisi üretim. İkisini yan yana getirmemiz gerekiyor.” şeklinde açıkladı.
Orta Doğu’nun kendi içinde yaşadığı 7 temel sorunu, “bölge halklarının eğitim yetersizliği, kutsal dinin çarpıtılarak teröre ve radikalizme alet edilmesi, kadınların ve gençlerin siyasi, sosyal ve ekonomik hayata katılmalarında yaşadıkları sorunlar, etnik ve mezhebi fay hatlarına dayanan siyaset anlayışı, bölge ülke gelirlerinin önemli ölçüde petrol ve doğal gaza dayanması, toplumdaki değişim özleminin meşru bir talep olarak kabul edilmeyip, iç dinamiklerin önünün kesilmesi ve tüketen toplum yapılarının rekabet edebilir, üreten toplum yapılarına dönüştürülememesi” şeklinde sıralayan Kılıçdaroğlu, “Eğer biz bugün Orta Doğu”da yaşanan dramın aynısını yaşamıyorsak, ama birileri bize yaşatmak istiyor, Cumhuriyet felsefesinin bize getirdiği ve bizim de özümseyip bugüne kadar taşıdığımız anlayış sayesindedir. Bu anlayışı daha ileriye taşımak zorundayız.” şeklinde konuştu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, gelecek ufku çizerek topluma umut vadetmek gerektiğini, topluma umut vadetmeyen siyaset anlayışının iktidar olma şansının bulunmadığı belirterek, eleştiri kültürünün ötesine geçip, tarihten de ders çıkarıp gelecek inşa etmek gerektiğini söyledi.
Toplumun önüne 4 aşamalı bir gelecek koymak gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Birinci halkamız, demokrasi, hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı, kadın erkek eşitliği gibi buna benzer bir demokraside olmazsa olmaz kurallar neyse bu kuralların kendi ülkemizde olmasının mücadelesini vermektir. Demokrasisi gelişmemiş hiçbir ülke gelişmemiştir. Birinci hedefimiz, demokrasiyi geliştirmektir, kadın erkek eşitliğini sağlamaktır, çocuklarımıza iyi bir eğitim vermenin yollarını aramaktır. Bu, ancak demokrasi içinde olur, düşünce özgürlüğü içinde olur. Düşünceyi kısıtlarsanız, eğitimi, aklı kısıtlamış olursunuz. İkinci halkamız, üreten Türkiye. Eğer bir ülke üretmezse, birilerinin boyunduğurunda tıkanıp kalır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün toplu iğne üretemeyen bir ülkeden uçak üreten bir ülkeye Türkiye’yi taşıması çok anlamlıdır. Demokrasiyi getirdik, üretmeye de başladık. Yeterli mi? Hayır. Üçüncü halkaya ihtiyacımız var, güçlü bir sosyal devlet, aç ve açıkta hiç kimsenin kalmadığı güçlü bir sosyal devlet. Sosyal devlet Cumhuriyet’in kendi içinde zaten vardır. Biz bugün sosyal devleti bir hak olarak değil, bir lütuf olarak topluma sunuyoruz. Toplum bunu hak olarak kabul etmeli. Bunun sözünü topluma vermeliyiz. Dördüncü halka, sürdürülebilirlik. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün başlattığı mücadeleyi sürdüremedik, tıkandı. Sürdüremezseniz, tökezlersiniz ve bir yerde kalırsınız. Dolayısıyla sürdürülebilirliği de sağlamanız lazım. Bunun da yolu yine eğitimden geçmektedir.”
Kılıçdaroğlu, saydığı aşamaların gerçekleştirilmesi halinde daha güzel ve barış içinde yaşanabilecek bir Türkiye’nin inşa edilebileceğini vurgulayarak, “Eğer bugün siyaset dar alana hapsedilmişse, etnik kimlik üzerinden, inanç üzerinden, yaşam tarzı üzerinden siyaset yapılıyorsa, gidilen yol bizim öngördüğümüz hedefleri kısıtlayan bir yoldur. İnsan işsiz, yoksul, yoksulluğunu, açlığını, işsizliğini düşünmeden gidip, kendi sorununu çözecek bir partiye değil, başka güdülerle başka partilere oy verebiliyor. O zaman bu ülkenin aydınları, okumuşları, vatandaşı olarak toplumun her kesimine ulaşmak zorundayız.” diye konuştu.
Dinleyicilere kendi hayat çemberleri dışında da farklı dünyalar bulunduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“O ayrı çemberlere ve o ayrı dünyalara gitmek zorundayız. Bu benim sorumluluğum olduğu kadar tek tek hepinizin de sorumluluğudur. O insanların da aydınlanmaya ihtiyacı var. Bilgilenmeye de ihtiyacı var onların. Bunu yapacak olan da bu ülkenin kadınlarıdır. Çünkü evin kapılarını tep tek çalıp evdeki kadınlarla muhatap olacak olanlar sizlersiniz. Belli bir bilinçle, mütevazı bir davranışla her eve girmek, her kadınla konuşmak lazım, özellikle büyük kentlerde. İstanbul’da yaşayıp denizi görmeyen bir kadın varsa o ayıp İstanbul’da yaşayan bütün kadınların ortak ayıbıdır. İstanbul’da, İzmir’de veya Ankara’da bir kadın hala bir alışveriş merkezine gidememişse o ayıp o kentte yaşayan kadınların ortak ayıbıdır. Dolayısıyla biz mücadelemizi sadece eleştirerek değil ona güzel bir gelecek vadederek yapmalıyız, düşüncelerimizi aktarmalıyız.”
“Ufuk ve bir umut vermek lazım topluma”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, mevcut eğitim sisteminin Türkiye’yi geriye götüren bir eğitim sistemi olduğunu savunarak, 21. yüzyılda bir ülkenin geri kalmasını sağlayacak tek şeyin eğitim sistemini bozmak olduğunu söyledi.
Bugünkü eğitim sisteminin Türkiye’yi çağdaş uygarlığa ulaştıramayacağını savunan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu eğitim sisteminden Türkiye’nin mutlaka kurtulması lazım. Kurtuluşun yolu, her birimize sorumluluk anlayışı içinde çalışma görevi var, o görevi yerine getirmektir. Kurtuluşun yolu budur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk büyük mücadeleler verdiğini söyledi. Uçak yapıldı, gemiler yapıldı, fabrikalar kuruldu. Sonra dediler ki, ‘Ne gerek var siz uçak yapıyorsunuz. Size uçağı bedava vereceğiz. Ne gerek var var sizin tank top yapmanıza, fabrikalar kurmanıza, biz onların büyük bir kısmını size bedava vereceğiz.’ Askerin palaskasına, çatalına kaşığına kadar bedava geldi. Ne zaman uyandık? Ecevit’in Kıbrıs çıkartmasıyla uyandık. Dediler ki, ‘Bizim gemimizi kullanamazsınız.’ Türkiye’nin yeniden silkinmesi ve kendine gelmesi gerekiyor. Ufuk ve bir umut vermek lazım topluma. Bu umudu vereceğiz. Türkiye emin olun sizin düşündüğünüzden çok daha zengin bir ülke ama kaynakları olağanüstü israf ediliyor. Bu kaynaklarla Türkiye’yi kısa süre içerisinde ayağa kaldırmak mümkün. Eğitimi kısa sürede ayağa kaldırmak mümkün. İyi yetişmiş kadro var aslında, bu kadrolarla biz çok güzel şeyler yapabiliriz. Yüksek yetenek inşasını sağlayabiliriz. Çocuklarımıza güzel eğitimler verebiliriz.”
Muhabir: Andaç Hongur,Mücahit Türetken