İSTANBUL
Eski İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal, Taksim Point Otel’de düzenlediği basın toplantısında, CHP‘nin 3-4 Şubat’taki 36. Olağan Kurultayı’nda Genel Başkan adayı olduğunu bildirdi.
Çok önemli bir kavşakta bu açıklamayı yaptığını ifade eden Kocasakal, “Çıkış noktam şu. Oy vermeye tıpış tıpış değil, koşa koşa ve heyecanla gidilecek. Özüne, kimliğine, kurucu değerlerine, fabrika ayarlarına geri dönen bir CHP. Bundan sonra da bu sloganı kullanacağım: Kurtuluş kuruluştadır.” dedi.
Açıklamasını, yaşananlar sebebiyle mutsuz, umutsuz, endişeli milyonlarca Cumhuriyetçi, Atatürkçü ve vatansever yurttaşlar adına yaptığını belirten Kocasakal, şöyle konuştu:
“Aynı zamanda bu açıklamayı Mustafa Kemal’in bir “askeri” olarak yapıyor ve bundan onur duyuyorum. Anlaşılan o ki birileri, Atatürk’ün “askeri” olmayı anlamıyor veya anlamak istemiyor. Atatürk’ün askeri olmak bir simge, bir metafordur. Bu, onun izinde olmak, ilkelerini benimsemek, onun yolunda yürümek, emir ve talimatları ondan almak anlamına gelmektedir. Atatürk’ün askeri olmak; emperyalizme karşı olmaktır, yurttaşlar arasında alt kimliklere dayalı hiçbir ayrım yapmaksızın tüm yurttaşları kucaklamaktır, tam bağımsızlıktır, ulusunun çıkarlarını küresel çıkarların üstünde tutmaktır, bu toprakların değerleri ile bezeli olmaktır. Küresel güçlerin, emperyalizmin askerliğini, tetikçiliğini, devşirmeliğini reddetmektir. Milli Mücadelede bu toprakları vatan yapanların, erkeğiyle kadınıyla, genciyle yaşlısıyla Mustafa Kemal’in askerleri olduğu unutmamalıdır. Bu askerlik, üniformasız, gönüllü bir askerliktir. Bu nedenle Atatürk’ün askeri olmak şeref ve onurdur.”
Kocasakal, Türkiye’nin tek çıkış yolunun, Cumhuriyetin kurucu değerlerine, Atatürk’e geri dönmekle mümkün olacağını öne sürerek, şöyle devam etti:
“Bu tarihsel görevi üstlenmesi gereken parti ise doğal olarak öncelikle Atatürk’ün kurduğu, ilk genel başkanı olduğu ve iki büyük eserimden biri dediği Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Ancak ne yazık ki partinin genetiğiyle, genleriyle, kimyasıyla, ruh kökleriyle, ideolojisiyle uyuşmayan kişilerin bir takım söylem ve eylemleriyle partinin tüzel kişiliğine, kimliğine zarar verdiği görülmektedir: Atatürk’e “kefere” diyen, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sözünden rahatsız olan, anlamsız bir “asker-yoldaş” polemiğiyle gerçek düşüncelerini örtbas etmek isteyenler, üniter yapıyla sorunu olanlar, HDP güzellemesi yapanlar, Atatürk’ün partisinde siyaset yapamazlar. Bu partide Atatürk’ün resimleri indirilemez. Said-i Nursi ve Seyit Rıza güzellemesi yapılamaz, buna izin verilemez, göz yumulamaz. Yanlış anlaşılmasın kimse Atatürkçü olmak, Cumhuriyet değerlerine sahip olmak zorunda değildir ve elbette ki ifade özgürlüğü kapsamında bu düşüncelerini serbestçe savunup ifade edebilirler, ama bunu Atatürk’ün kurduğu partide yapamazlar, bu ahlaki bir sorundur. Bir sürü böyle parti var veya yeni bir parti kurulabilir.”
Kocasakal, “Yeni CHP” söylemini eleştirerek, bu nitelemeyi yapanın konum ve sıfatı ne olursa olsun hiç kimsenin hakkı ve haddi olmadığını söyledi.
“Cumhuriyet Halk Partisi, küresel odaklarla veya onun ülkedeki uzantılarıyla, ikinci Cumhuriyetçilerle, ülkenin bölünmez bütünlüğü ve üniter yapıyla sorunu olanlarla, emperyalizmin işbirlikçileriyle, alt kimlikçilik yapanlarla hiç bir surette -iktidara gelmek adına dahi- ittifak yapamaz, bir araya gelemez” diyen Kocasakal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün iktidarda olan Adalet Ve Kalkınma Partisi, sadece “karşıtlıkla”, sadece söylem “sertliği” ile gündelik polemiklerle değil, kimlik ve sağlam bir fikirden güç alan “fikri sertlikle”, sadece yanlışın gösterilmesi ile değil, doğrunun ve çözümün de gösterilmesiyle yıkılır. Çünkü mevcut iktidar tüm bunları en iyi yapan, hiç bir kutsalı sömürmekten çekinmeyen, gerginlikten, kutuplaşmadan, karşıtlıklardan beslenen bir yapıdır. Cumhuriyet Halk Partisi, sadece AKP veya Erdoğan karşıtlığı ile tutarsızlık içindeki günlük tepkiler veya “söz düellosu” ile AKP’ye veya genel olarak sağa oy veren seçmenden oy alamaz. Çünkü bu seçmenin iki yönlü bir refleksi bulunmaktadır. İktidardan memnun olmaması bir arayışa yol açabilmekteyse de oy vereceği partinin ülkenin sinir uçlarıyla ilgili tavrı, oy vermesinde etkili olmaktadır. Bu açıdan Cumhuriyet Halk Partisi’nin, şimdi itilmeye çalışıldığı, ülkenin üniter yapısı ile sorunlu HDP gibi bir yapıyla yakın çizgide olması, yan yana durması siyasi intihardır. Oysa Türkiye’nin, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kuruluşundaki fikirlere ve programa şiddetle ihtiyacı vardır. Türkiye’nin ulusal birliğini, hukuk devletini, demokrasisini yeniden tesis etmeye,sanayileşmeye, ekonomik büyümeye, istihdam yaratmaya, büyük bir tarım ve hayvancılık hamlesine, üretime ve planlamaya dayalı kamucu/halkçı politikalara geri dönmeye, köy enstitülerinin yeniden ve daha iyi bir biçimde açılması da dahil, ciddi bir eğitim seferberliğine ihtiyacı vardır.”
Kişisel bir saikle bu meseleyle ilgilenmediğini, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu yahut herhangi birisinin kişiliği ile ilgili bir meselesi olmadığını vurgulayan Kocasakal, sözlerini söyle tamamladı:
“Ümit Kocasakal olarak şahsen değil ama milyonlarca Cumhuriyet ve Atatürk sevdalısı adına, bu partinin gerçek tabanı ve sahipleri adına, partisini özleyenler ve seçenek arayanlar adına, onlara vekaleten Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı’na adayım. Kişi değil, fikir adayıyım. Bu zor dönemde, ülkenin bunaldığı, siyasetin sıkıştığı, toplumun bir alternatif göremediği bir ortamda Cumhuriyet Halk Partisi’nin başına manen, manevi ve fikri olarak yeniden Mustafa Kemal Atatürk’ün genel başkan olmasını sağlamak, onun görüşlerini hayata geçirmek adına adayım.Tespitlerim, mücadelem, taleplerim, kişiye göre yahut kişisel değildir, fikridir. Dolayısıyla adaylık da kişi değil, fikir adaylığı, Cumhuriyet değerlerinin, Atatürk’e, kuruluş ruhuna dönmenin, yeni bir milli mücadelenin adaylığıdır. Aday olabilmek için gereken delege sayısına ulaşıp ulaşamayacağımı da bilmiyorum. Bilinsin ki şahsi bir amaç ve koltuk peşinde olmadığım için bunun pazarlığında ve hesabında da değilim. Benimkisi bir fikir ve vicdan haykırışı ve isyanıdır.”
ak zorunda değildir. Bu kişilerin ifadelerini de serbestçe savunup siyaset yapma hakkı vardır ama bunu Atatürk’ün partisinde yapamazlar. Bir sürü böyle parti var veya yeni bir parti kurulabilir.”
Muhabir:Emin İleri