Kentteki özel bir yapı denetim firmasında çalışan 25 yaşındaki Cafer Türk, AA muhabirine, yaklaşık üç hafta önce boğaz ağrısı ve halsizlik şikayetlerinin ortaya çıktığını, ardından da ciddi halsizlik yaşamaya başladığını anlattı.
İlk etapta Kovid-19 olabileceğinin aklına gelmediğini, üşütmüş olabileceği ihtimali üzerinde durduğunu ancak şikayetleri bir süre daha geçmeyince bu ihtimali de göz önünde bulundurarak hastaneye müracaat ettiğini belirten Türk, yapılan testin pozitif çıktığını ifade etti.
Türk, filyasyon ekiplerinin testin pozitif çıkmasının ardından kısa sürede eve gelerek sürece ilişkin kendisini ve birlikte yaşadığı annesi, babası ve üç ablasını bilgilendirdiklerini, ilaçlarını temin ettiklerini aktardı.
İlaçları, ekiplerin tavsiye ettiği şekilde düzenli kullandığını, tuvalet ihtiyacı hariç odasından hiç çıkmadığını dile getiren Türk, odadan çıkmak durumunda kaldığı anlarda da mutlaka maske taktığını belirtti.
Türk, ilk üç gün boyunca şiddetli vücut ağrıları olduğunu anlatarak, “Her tarafım ağrıyordu, halsizliğim çoktu. Boğazım çok ağrımaya başladı. Su içemiyordum, sıvı hiçbir şey tüketemiyordum, boğazım çok acıyordu.” dedi.
Koku ve tat alma duyusunu kaybettiğini vurgulayan Türk, “İlk başlarda koku ve tat tamamen gitti. Bir hafta sonra yavaş yavaş düzelmeye başladı ama hala koku ve tat alamıyorum tam olarak. Ağır kokular, yanık kokusu gibi geliyor.” diye konuştu.
Türk, doktorun, hastalık sürecinde bol sıvı tüketmesini önerdiğini ifade ederek, “Su içerken boğazımı kesiyorlarmış gibi hissediyordum. Boğaz ağrısından su, çorba gibi sıvı gıdaları içemiyordum, bu nedenle çok zorlandım. Doktor, ‘Günde 3 litre su içmen lazım.’ dedi ama ben o acıya katlanamadım. Yine de dediği gibi 3 litre su içmeye çalıştım ama dayanacak gibi değildi ağrısı.” dedi.
“Gencim diye ‘çok kolay, iyi atlattım’ diyemem”
Hastalık süresince en çok başkasına bulaştırma ihtimalinin kendisini tedirgin ettiğine dikkati çeken Türk, şöyle devam etti:
“En kötüsü birine bulaştırırım duygusu, o çok kötüydü. Evde insanın yaşlısı var, genci var, kime ne olacağı da belli değil. Neyse ki bulaştırmadım kimseye. Gencim diye ‘çok kolay, iyi atlattım’ diyemem, şiddetli boğaz, sırt ağrısı oldu. Bel ve sırt ağrısı iyileştikten sonra da devam etti, öyle hemen geçmedi. Bir dahakine ne olacağını da bilemeyiz, o yüzden hepimizin, herkesin dikkatli olması lazım. El hijyeni çok önemli. Maske ve mesafeye dikkat edilmeli.”
Türk, maske kullanmaya ve vatandaşla teması en aza indirmeye gayret etmelerine rağmen aynı dönemde birkaç mesai arkadaşının daha pozitif olduğunu aktardı.
Ofis ortamında çalışanlara mutlaka maske takmalarını ve el hijyenine ekstra özen göstermelerini tavsiye eden Cafer Türk, çeşitli kronik hastalıkları olan anne ve babası başta olmak üzere aile üyelerine virüsü bulaştırmadığı için mutlu olduğunu ancak bu süreçte yaşadığı tedirginliği hiçbir zaman unutamayacağını sözlerine ekledi.