ESKİŞEHİR-Tarkan Demir
Anadolu Üniversitesi (AÜ) Eğitim Fakültesi Alman Dili Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yüksel Kocadoru, birincilikle mezun olduğu ve iki dönem dekanlık da yaptığı Eğitim Fakültesinde akademik kitapların yanında roman ve şiir alanında 6 eseri Türk edebiyatına sundu.
AÜ Eğitim Fakültesinden birincilikle mezun olduktan sonra araştırma görevlisi olarak çalışmaya başlayan Kocadoru, yüksek lisans ve doktorasını Avusturya’da tamamladı.
“Avrupa kültüründe Türk imajı” üzerine araştırmalar yapan ve doktora çalışması Avusturya Bilim ve Araştırma Bakanlığının kütüphanesinde bulunan Kocadoru, AÜ’nün Almanya’nın Köln kentinde Türk işçilerin eğitimiyle ilgili destek programları yürüten ofisinde de 3 yıl görev aldı.
Kocadoru, Türkiye’ye döndükten sonra akademik çalışmalarına devam etti, 2004 yılında profesör oldu, ardından 2005-2011 arasında iki dönem Eğitim Fakültesi Dekanı seçildi. Fakültesine iki akademik yayın kazandıran Kocadoru, 56 yıllık yaşamına, 3 roman, 2’si çeviri 3 şiir kitabı olmak üzere 6 kitap sığdırdı. Başta Almanca ve İngilizce olmak üzere 8 dil bilen Kocadoru, Türk yazın hayatına yeni eserler sunmak için çalışmalarını sürdürüyor.
“İki dehayı buluşturdum romanımda”
Kocadoru, AA muhabirine yaptığı açıklamada, AÜ’den birincilikle mezun olduktan sonra Avusturya’da akademik kariyerine başladığını belirterek, yüksek lisans ve doktora eğitimini Türk imajı üzerine bu ülkede tamamladığını söyledi.
Türk edebiyatında roman ve şiirlerin son derece önemli yer tuttuğunu anlatan Kocadoru, şunları dile getirdi:
“Bir akademisyen olarak kitap yazarak aslında kuramsal ve teorik çalışmaları pratiğe dökmüş oldum. 2005’te ilk romanım Fatih ve Da Vinci romanım basıldı. Fatih Sultan Mehmet ve Leonardo da Vinci, aynı dönemin insanları. Fatih sadece 20 yaş büyük. Da Vinci’nin 20 yaşındayken 6 ay nereye gittiği bilinmiyor. O 6 aylık süreçte Da Vinci’yi İstanbul’a getirdim romanımda. Yani iki dehayı buluşturdum… Kurgu böyle. Kitap çok okundu, 2010’da ikinci, bu yılın başında 3. baskısı gerçekleşti.”
Kocadoru, 5 yıl sonra 2010 yılında ikinci romanı “Yeni Bir Hayat”ın aynı kitabevinden yayınlandığını anımsatarak, şöyle devam etti:
“1980’li yılların anarşi ve terör ortamı var bu romanımda. Türkiye’de tutunamayıp yurt dışına giden ve kendi tarihiyle yüzleşen bir kişi baş rolde. Romanımda Osmanlı hareminde bulunmuş sonra Avusturya’ya dönmüş bir kadının, 1918 yılında Viyana’ya giden ve kitapta Kemal adıyla geçen Atatürk ile tanışmasını içeren bir bölüm de yer alıyor. Gerçekten de Atatürk 1. Dünya Savaşı’nın son yılında Viyana’ya gitmiş. Roman olmasına karşın orada aslında yine Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu ve Atatürk’le ilgili bir tarihi gerçeklik anlatılıyor.”
Üçüncü romanı “En Uzun Yaz”ın ise 2015’te yayınlandığını anlatan Kocadoru, “Eğitim Fakültesi Dekanlığını üstlendiğim dönemde Afganistan’a bir eğitim fakültesi kurma projesi vardı. Daha sonra bu proje çeşitli nedenlerle gerçekleşemedi. Bir profesörün dilinden Afganistan’ı ele alan bir eser.” ifadesini kullandı.
Kocadoru, okulda şiir derslerine de girdiğini, “Şiir nasıl olmalı, şiir nasıl yazılır?” gibi temel bazı konuları öğrencilere anlatmaya çalıştığını aktararak, “Bundan hareketle Japon edebiyatının çok etkili bir şiir biçimi var, Haiku. Dünyanın en küçük şiiri, 17 heceli yazılıyor. 5-7-5 ölçülü, üç satır halinde yazılıyor. Ondan hareketle 10-15 yıllık periyotta bu şiirleri topladım. ‘Haiku Sensizlik Sarayı’ adıyla yayınlandı. Bunu Türk edebiyatında Orhan Veli ve Bülent Ecevit’in tercih ettiği değerlendiriliyor. Öğrencilerime de bunu aktardım. Haiku şiirlerini yansıttım. Haiku’nun Türkiye’de daha çok okunacağına inanıyorum.” yorumunu yaptı.