Türkiye’nin en önemli sosyolog ve siyaset bilimcilerinden Mardin, 90 yıllık yaşamında birçok siyasetçi ve ünlü isme eğitim verirken, 70 yıla yaklaşan akademik hayatına ise sayısız ödül, yüzlerce makale, yazı ve söyleşi ile pek çok kitap sığdırdı.
Türk biliminde derin izler bırakan, Merkez-Çevre ilişkisi ve sivil toplum kavramlarını Türk sosyoloji literatürüne kazandıran Şerif Mardin, Türk modernleşmesi, din-siyaset ve Jön Türkler üzerine yaptığı çalışmalarla öne çıktı.
Asıl adı Ahmed Halil Şerif Arif Mardin olan Şerif Mardin 1927 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Babası bir büyükelçi olan Şemseddin Bey, annesi ise ikdamcı Ahmed Cevdet’in kızı Reya Hanım.
Seyyid ve Mardinli seçkin bir aileye mensup olan Şerif Mardin’in aile büyüklerinden Prof. Ebulula Mardin de Türk hukuk tarihinin en önemli isimlerinden biri.
Galatasaray Lisesinde başladığı orta öğrenimini ABD’de tamamlayan Mardin, Stanford Üniversitesi Siyasal Bilimler Bölümü mezuniyetinin ardından lisansüstü eğitimini John Hopkins Üniversitesinde yaptı.
Sosyolog Şerif Mardin, 1954’te Siyasal Bilgiler Fakültesine asistan olarak girerek doktorasını 1958’de Stanford Üniversitesinde Hoover Institute’de “The young Ottoman movement: a study in the evolution of Turkish political thought in the nineteenth century” başlıklı tezle tamamladı.
Mardin, aynı tezin genişletilmiş halini 1962 yılında Princeton University Press’ten “The Genesis of The Young Ottoman Thought” adıyla yayımladı. Bu konu üzerindeki çalışmalarını 1964 yılında çıkan bir başka eseri “Jön Türklerin Siyasi Fikirleri: 1895-1908” ile devam ettirdi.
Hissettiği baskılar sonucu ayrıldığı Siyasal Bilgiler Fakültesindeki görevine 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra dönen Mardin, 1964’te doçent, 1969’da ise profesör oldu.
Prof. Mardin, Ankara Üniversitesi’nde toplam 13 yıl hocalık yaptıktan sonra 1973’te Boğaziçi Üniversitesi’nde İktisadi İdari Bilimler Fakültesinin kurucu Dekanlığı ile Sosyoloji Bölümü Başkanlığını daha sonra da Washington’daki American University’de İslam Araştırmaları Merkezi Başkanlığını yürüttü.
Sabancı Üniversitesi’nde, Tanzimat Dönemi Türk Düşüncesi hakkındaki çalışmalarını geliştirecek olan bir programın başına getirilen Mardin, 2011 yılında kendisine “Emeritus” unvanı verildikten sonra da çalışmalarını sürdürdü.
Çeşitli televizyon kanallarında insan, tarih, sosyoloji, popüler kültür konularında sohbet programlarına katılan Şerif Mardin, 1993’te ODTÜ Prof. Dr. Mustafa Parlar Eğitim ve Araştırma Vakfı Yılın Bilim Adamı Ödülü’nü Prof. Dr. Tekin Dereli ile birlikte aldı.
Prof. Dr. Şerif Mardin, son olarak İstanbul Şehir Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi olarak görev yapıyordu ve asistanlarıyla akademik çalışmalarına devam ediyordu.
Mardin, 1980’lerde Said Nursi’nin dini söylemi ve anlayışı üzerine çalışmaya başladı ve bu konu üzerine 1989’da bir kitabı yayınlandı.
Söz konusu yıllarda sivil toplum, Osmanlı ve Türk entelektüel tarihi, modern dünyada İslam, Nakşibendilik, sekülerizm konularında çok sayıda makale ve yazısı yayınlanan Mardin, 1980’lerin ortası ve 1990’lı yıllarda çalışmalarının toplu eserler getirilmesiyle kamuoyu ve sosyal bilimcilerden yoğun ilgi gördü.
Siyaset Hayatı
Mardin, 1954 yılında Amerika’dan Türkiye’ye döndükten sonra üniversitede hissettiği baskılar üzerine bir grup arkadaşıyla birlikte üniversiteden istifa etti ve kısa süreli bir siyasi deneyimin içine girdi.
1956’da eski Demokrat Partili milletvekillerinin kurduğu Hürriyet Partisi’ne katılan ve burada genel sekreter danışmanlığı yapan Mardin, 1957 yılında Hürriyet Partisi’nin Eskişehir milletvekili adayı olarak seçimlere katıldıysa da seçilemedi. Bundan sonra uzun süre politik arenadan uzaklaştı ancak 1994 yılında yeniden siyasete ilgi göstermeye başladı.
Şerif Mardin, İsmail Cem’in önderliğindeki Yeni Demokrasi Hareketi’ne katıldı. Cem Boyner, Asaf Savaş Akat, Kemal Derviş, Mehmet Altan, Cengiz Çandar, Hüseyin Ergun’la birlikte girdiği bu hareketin başarısızlığı ile politika serüveni sona erdi.
“Şerif Mardin’in ‘dindar’ asistanları”
Üç kez Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) üyeliği veto edilen bilim adamı Prof. Şerif Mardin, 2007 yılında Hürriyet gazetesine verdiği bir röportajda şunları anlatmıştı:
“Türkiye’yi anlamak ve algılamak açısından din çok önemli bir sosyolojik olgu. Ama bunu kavramak istemeyenlere izah etmeniz mümkün değil. Benim yaptığım çalışmayı, ‘Dincileri koruyan bir tavır sergiliyor’ diye eleştirenler oldu. Akademi dünyasında bile bilimsel bir çalışma böyle algılanıyorsa şaşırmanın gereği yok. Benim işim toplumu belirleyen olguların arkasındaki dünyayı incelemek. Din de bu olguların en önemlisi. Doğal olarak aynı şey tarikat ve cemaatler için de geçerli. Türkiye’de Nakşibendiliği bilmeyen Türkiye’den bir şey anlayamaz.”
Mardin’in vefatından sonra öğrencisi Öğretim Görevlisi Mehmet Erken, Nihayet dergisinde “Şerif Mardin’in ‘dindar’ asistanları” başlıklı yazısında 2000’li yıllardan sonra vefatına kadar hocanın yanında Boğaziçili “dindar” asistanları bulunduğunu ifade ederek, şunları yazmıştı:
“Bu asistanların her biri, farklı sebeplerle hocadan müsaade istediklerinde, hocanın asistanından tek talebi, güveneceği yeni bir asistan bulması idi. Günler geçip, hoca yavaş yavaş elden ayaktan düşmeye başladığında, mail adresi şifrelerinden banka işlemlerine kadar her şeyi asistanları yardımı ile yürütüyordu. Asistanları hakikatliydi, cenazesinde mezar başından en son ayrılanlar, hocanın asistanlığını yapmış talebeleriydi.”
Son yıllarında lisansüstü düzeyde dersler ve seminerler vererek öğrenciler yetiştiren Mardin, derslerinde genç araştırmacılara yeni araştırma heyecanları aşıladı.
Türkiye Sosyal Bilimler Derneğinin kurucularından olan Prof. Dr. Şerif Mardin, 6 Eylül 2017 yılında İstanbul’da hayatını kaybetti.
Mardin’in başlıca eserleri arasında, “Din ve İdeoloji, İdeoloji, Bediüzzaman Said Nursi Olayı/Modern Türkiye’de Din ve Toplumsal Değişim, Jön Türklerin Siyasi Fikirleri 1895-1908, Siyasal ve Sosyal Bilimler, Türk Modernleşmesi, Etik Din ve Laiklik, Türkiye’de Din ve Siyaset, Türkiye’de Toplum ve Siyaset, Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu, Religion, Society and Modernity in Turkey” bulunuyor.