İSTANBUL
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek’e, Ergenekon davasında delil kabul edilen “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” belgesinde ıslak imzası bulunduğu öne sürerek “kumpas” kurduğu gerekçesiyle haklarında dava açılan aralarında dönemin Adli Tıp Kurumu Başkanı Cengiz Haluk İnce’nin de bulunduğu 5’i tutuklu 18 sanığın yargılandığı davada, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un müdahilliğine karar verildi.
İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, eski Adli Tıp Kurumu Başkanı Haluk İnce’nin de aralarında bulunduğu 5’i tutuklu 18 sanık katıldı. Davanın müdahili CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek de aynı zamanda avukatı olan kızı İrem Çiçek ile hazır bulundu. Davanın ilk duruşmasında müdahillik talebi reddedilen eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u ise avukatı İlkay Sezer temsil etti.
Başbuğ’un müdahillik talebi kabul edildi
Duruşmada mahkeme heyetine yeni bir dilekçe sunan İlker Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer, müvekkilinin müdahilliğine karar verilmesini, bir kez daha talep etti. Sezer, “Ergenekon soruşturması kapsamında, İlker Başbuğ hakkında hazırlanan 39 sayfalık iddianamenin yarısında, bu ıslak imza konusu anlatıldı. Bu nedenle müvekkilim bu davada suçtan zarar gören konumundadır.” dedi.
Bu talebe karşılık söz alan sanık avukatları da davayla ilgili olmadığı gerekçesiyle müdahillik talebinin reddine karar verilmesini istedi.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, önceki celse verilen ret kararından vazgeçildiğini belirterek, suçtan zarar görme ihtimaline binaen eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un müdahilliğine hükmetti. Heyet, celse arasında müdahillik talebinde bulunan Şenol Turan ve Ersin Ortaç’ın bu taleplerinin ise reddini kararlaştırdı.
Sanıkların çapraz sorgusu
Duruşmada, önceki celselerde savunmaları tamamlanan sanıkların çapraz sorgusuna geçildi. Sanıklar sırayla, mahkeme heyeti, müdahil ve sanık avukatları, sanıklar ile savcının sorularını yanıtladı.
Tutuksuz sanıklardan adli tıp uzmanı Ahmet Bülent Özata, “Islak imza belgesine ilişkin verilen raporda imzasının bulunmasının” sorulması üzerine, “Ben 500’e yakın dosya inceledim. Bu konuda yetkinliğim var. Sadece kuruldaki imzaya katıldım. İncelediğim belgedeki imza Dursun Çiçek’e aitti, şimdi de bu kanaatteyim.” diye konuştu.
Çapraz sorgusu yapılan tutuksuz sanıklardan adli tıp uzmanı İsmail Çakır da sadece ıslak imza belgesinin incelemeye alındığı genel kuruldaki incelemede yer aldığını aktararak, “Islak imzadaki karakteristik özelliklerin, Çiçek’e ait olduğu belirtilen bir bankadan gelen belgedeki ıslak imza ile çok benzerlikleri vardı.” ifadesini kullandı.
Duruşmada tutuklu sanıklardan eski Adli Tıp Kurumu görevlisi Eyüp Kandemir’in sorgusuna geçilirken, mahkeme heyeti başkanı Hulusi Pur, Kandemir’in kullandığı iki telefon hattında FETÖ’nün şifreli haberleşme programı “ByLock” çıktığını belirtti. Pur’un, “bu hatların kime ait olduğunu” sorduğu Kandemir, hatların eşinin üzerine olduğunu ancak kendisinin kullandığını söyledi. Sanık Kandemir, “Bylock kullanmadım, Bylock’u çıkartana sormak lazım.” diye cevap verdi. Cevap üzerine Pur, “Ukalalık yapma, ben sana soruyorum, çıkartana sormuyorum. Eşin hakkında da suç duyurusunda bulunacağım.” dedi.
Davanın müdahillerinden Dursun Çiçek’in avukatı İrem Çiçek de sanık Kandemir’e kimi sorular yöneltti. Çiçek’in “gizli tanıkların kendisinin ‘FETÖ imamı’ olduğu yönünde ifadelerinin bulunduğunu” hatırlatması üzerine Kandemir, FETÖ’yle bağının olmadığını, kendisine kurumda ve aile hayatında hep saygı duyulduğunu ve tanıkların, iş takibi yapan kişilere karşı durmasından dolayı hakkında beyanlarda bulunduğunu ileri sürdü.
Tanal, mahkeme heyeti başkanıyla tartıştı
Kandemir’in çapraz sorgusu devam ederken, duruşma salonuna, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki MİT tırlarının durdurulmasına ilişkin davayı izlemeye gelen CHP Milletvekilleri Mahmut Tanal, Gürsel Tekin, Barış Yarkadaş, Ali Şeker, Özgür Özel ve Aykut Erdoğdu girdi.
Mahkeme heyeti başkanı Hulusi Pur’un, “Hoşgeldiniz sayın vekilim” dediği Mahmut Tanal, “Kendinizi özlettiniz sayın başkan” ifadesini kullandı. “Siz de kendinizi özlettiniz” diyen Pur, daha sonra mahkeme salonunda yer olmadığına dikkat çekerek, “Yeter bu kadar. Yer yoksa kimseyi alamıyorum” ifadesini kullandı. Tanal’ın “Burası otobüs veya tren değil” demesi üzerine, Pur “CMK 203. madde açık. Ayakta kimseyi istemiyorum” diye konuştu. Tanal da “Yasada, ‘ayakta beklenmez’ ifadesi yer almıyor” diye cevap verdi. Tartışmalar üzerine yerinden kalkan Dursun Çiçek, ayakta bekleyen CHP Milletvekillerinin yanına giderek, onlarla dışarı çıktı.
“Tuncay Çınar, ‘bu ne biçim belge’ tarzı bir şeyler söyledi”
Devam eden duruşmada çapraz sorgusu yapılan tutuklu sanıklardan eski Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanı Mehmet Akın ise adli tıp personelinin döner sermaye gibi bazı konular hakkında yaptığı çalışmaları anlatmak üzere İstanbul’a geldiğini, başkanın odasındayken yan odada daha önceden tanıdığı adli tıp uzmanlarını gördüğünü ve selam vermek için girdiğini anlatarak, “Belgenin incelemesi o odada yapılmadı. Henüz alıp gitmemişlerdi. Tuncay Çınar’ın elinde büyüteç ve belge vardı. Paket açılmıştı muhtemelen. Ben önce çıktım. Toplantı değildi görünürde, 3 kişi ayakta bekliyordu.” ifadelerini kullandı.
Söz konusu belgeye büyüteçle kendisinin de baktığını aktaran Akın, “Üstteki ve alttaki piksellerde fark var’ dedim. Tuncay Çınar, ‘Evet haklısın, öyle görünüyor’ dedi. ‘Bu ne biçim belge’ tarzı bir şeyler de demiş olabilir. O anda başkan Haluk İnce orada değildi.” beyanında bulundu.
İddianameden
Hazırlanan 144 sayfalık iddianamede, Ergenekon davasının sanıkları İlker Başbuğ, Dursun Çiçek ve Serdar Öztürk “müşteki” sıfatı, Ergenekon davasının bazı sanıkları ile Genelkurmay Başkanlığı da “suç duyurusunda bulunan” olarak yer alıyor.
Ergenekon davası ve bu davanın sanığı müştekilere atfedilen eylemlerin sıralandığı iddianamede, “İrtica İle Mücadele Eylem Planı” isimli belge üzerinde, müşteki Dursun Çiçek tarafından atıldığı iddia edilen imzayla ilgili rapor düzenleyen Adli Tıp Kurumu, Polis ve Jandarma kriminal laboratuvarlarında görevli 18 sanığın eylemleri sıralanıyor.
“İrtica ile Mücadele Eylem Planı” belgesinin Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine müteakip, mevzuata uygun olmayan şekilde ele alındığı ve görev taksimatının yapıldığı, istenilen yönde rapor tanziminin sağlanması için şartları uymayan adli tıp uzmanlarının görevlendirildiği, belgeyle ilgili kararın kuruma geldiği gün oy çokluğuyla çıkarıldığı, muhalif kalan üyelerin kurumdan uzaklaştırıldığı belirtilen iddianamede, Ergenekon soruşturması kapsamında, “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” isimli belgeye ayrı bir önem atfedildiği, belgeyle ilgili imza incelemelerinin de bu soruşturma makamları ve ilgili adli kolluk personeli tarafından yaptırıldığına dikkat çekiliyor.
İddianamede tüm sanıkların ”gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık yapma” ve ”silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlarından 8,5 yıldan 18 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
Muhabie: Murat Kaya, Murat Paksoy