ANKARA
Fetullahçı Terör Örgütü‘nün (FETÖ) dünyadaki faaliyetlerini araştıran hukuk firması Amsterdam&Partners’ın (LLP) sahibi Robert Amsterdam, “ABD’deki devlet arşivlerinin açılması gerekiyor. Uzun yıllardır bu konuda çalışmış biri olarak şunu tavsiye edebilirim her iki hükümete, iki ülkenin bir ‘uzlaşma komisyonu’ kurması gerekiyor. 1980’de, 1997’de ne oldu ve 15 Temmuz’da ne oldu, bunları belirlemesi gereken bir uzlaşı komisyonu kurulması gerekiyor.” dedi.
Amsterdam, ATO Congresium’da düzenlenen 3. Ankara Marka Festivali’nde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin Suriyeli göçmenlere yönelik yürüttüğü çalışmalarla insan hakları açısından tarihe geçeceğini vurguladı.
15 Temmuz darbe girişiminde Türk halkının verdiği mücadelenin de asla unutulmayacağının altını çizen Amsterdam, “Radikal belirsizliklerin hüküm sürdüğü bir çağdayız. Günümüzde küresel kurumlar yavaş yavaş yıkılmakta, kapanmakta. Yasallık, Birleşmiş Milletler’in, Avrupa Birliği’nin meşruiyeti ve aynı zamanda ABD’nin de liderliği tehdit altında.” değerlendirmesinde bulundu.
Amsterdam, teknoloji ile küreselleşmenin devlet dışı aktörleri çok önemli hale getirdiğine, Türkiye’nin de bunun farkında olduğuna işaret etti.
FETÖ’nün ABD politikalarındaki etkisi kitap olacak
Amsterdam, ABD-Türkiye ilişkilerinin çok aşağı seviyelere düştüğünü ve kötüye giden ilişkiler açısından en tartışmalı konunun “ABD’nin FETÖ’ye güç verdiğinin” düşünülmesi olduğunu dile getirdi.
Türkiye’nin darbe girişiminden yaklaşık bir sene önce LLP hukuk firmasından FETÖ’yü incelemesini istediğini ve bunun üzerine 658 sayfalık “Yalan İmparatorluğu” isminde kitabı yayımladıklarını anımsatan Amsterdam, bu kitapta ilk kez hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde, ABD’nin kamu kayıtlarına dayanarak, FETÖ’nün ABD’de sistematik bir şekilde suça karıştığının ortaya konduğunu ifade etti.
Amsterdam, “Bu sene kitabın ikincisini yayımlayacağız. Burada da FETÖ’nün ABD politikalarında yerel, eyalet ve federal seviyede ne derece etkili olduklarını göstereceğiz.” dedi. Amsterdam, Türkiye hükümetinin kitabın içeriğiyle ilgili hiçbir unsura karışmadığını, tavsiye veya yönlendirmede bulunmadığını, sadece ücretini ödediğini vurguladı.
“ABD’deki devlet arşivlerinin açılması gerekiyor”
Kitabın Türkiye-ABD ilişkisinin nasıl kurulmak istendiğine ilişkin her iki ülkeye de yardımcı olacak bir kaynak olduğunu aktaran Amsterdam, şunları kaydetti:
“Bu ilişkinin eşitlik anlamında ileriye taşınması lazım. ABD’deki devlet arşivlerinin açılması gerekiyor. Çünkü ABD’nin 2. Dünya Savaşı sonrasından bugüne kadar Türkiye ile ilişkilerindeki arşivleri görmemiz gerekiyor. Birçok insan komplo teorileri kuruyor, ABD’nin birçok olaya elinin karıştığını düşünüyor.
Uzun yıllardır bu konuda çalışmış biri olarak şunu tavsiye edebilirim her iki hükümete, iki ülkenin bir ‘uzlaşma komisyonu’ kurması gerekiyor. 1980’de, 1997’de ne oldu ve 15 Temmuz’da ne oldu, bunları belirlemesi gereken bir uzlaşı komisyonu kurulması gerekiyor. Çünkü bu tarihlerin anlaşılması gerekiyor.”
ABD’ye karşı duyulan nefretin gelecek nesillere bir faydasının olmayacağını vurgulayan Amsterdam, Türk iş dünyasının da hükümetin ve organizasyonların desteğiyle hareket ederek kendi çıkarlarını koruyabileceğini söyledi.
“ABD halkı Trump’ı sorguluyor”
ABD vatandaşlarının ilk kez kendi ülkelerini sorgulamaya başladığını belirten Amsterdam, “ABD halkı Trump’ı sorguluyor şu an. Donald Trump, ‘derin devlet’ terimini ABD kelime dağarcığına yerleştirdi. Artık insanlar bu kelimeyi kullanıyorlar, kendi ülkelerinin bir ‘derin devlet’i olduğunu öğrendiler. Eskiden ‘gerçek değildir’ diyenler vardı ama artık bunu görüyorlar.” diye konuştu.
ABD halkının bunun farkında olmasının Türkiye açısından daha sağlıklı bir diyalog kurma zemini de oluşturabileceğine dikkati çeken Amsterdam, bu süreçte Türkiye’nin de kendi içinde kanun standartlarının entegrasyonunu gerçekleştirmesi ve uluslararası firmaların Türkiye’de kanunun üstünlüğünün farkında olmasının sağlanmasının önemine vurgu yaptı.
Amsterdam, insan haklarına yönelik kanunların Türkiye’yi ileriye taşıyacağını belirterek, “İnsan hakları, kanunun üstünlüğü gibi kavramlar Batı’nın tekelinde değildir. Hiçbir Batılı ülke Türkiye’ye zaten insan haklarını öğretecek durumda değildir. ABD gibi bir ülke, ‘Hangi Müslümanlar gelebilir, hangileri gelemez’e karar verirken Türkiye’ye insan hakları konusunda herhangi bir tavsiyede bulunamaz.” açıklamasını yaptı.
ABD’de terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen’in milyonlarca dolar harcayarak Türkiye’yi kötülemeye çalıştığını söyleyen Amsterdam, “Ancak bu çalışmalarının sonucu şu oldu, FETÖ lideri kendi ismini ABD politikalarının ortasına koydu aslında, kendini tanıttı. Çoğu kişi bu olaylar öncesinde onu bilmiyordu, okullarının ne iş yaptığını bilmiyordu. İnsanlar şimdi gerçek resmi görüyorlar. FETÖ’nün özellikle ABD’ye karşı, kendi eyaletlerine, federal otoritelere karşı nasıl bir tehdit oluşturduğunu görüyorlar. ” ifadelerini kullandı.
Amsterdam, ABD’de öncelikle yerel seviyede FETÖ ile mücadeleye girişmeyi tercih ettiklerini anlatarak, Türk iş dünyasına da ABD’nin Washington’a bağlı olduğunun düşünülmemesi gerektiği tavsiyesinde bulundu.
Türk iş dünyasına çağrı
Terörizm ve FETÖ’nün tehlikelerinden konuşurken ABD Başkanı Trump’ın yapmadığının yapılması gerektiğini söyleyen Amsterdam, insanların doğru olan değerleri bilmesi ve bunlara sahip çıkmasının sağlanması gereğine dikkati çekti.
Amsterdam, “Türk firmaları dünyanın her yerinde başka ülkelere yardımcı oluyor, değişimi sağlıyorlar. Türk yumuşak gücünü kuruyor, gerçekleştiriyorlar. Bu gerek Türk Hava Yolları gerek başka kurumlarla oluyor ve bunların hepsi Türk bayrağını taşıyorlar. Türk firmalarının faaliyetlerini sadece yeni pazarlara açmakla sınırlı kalmamaları, hükümetleriyle beraber çalışarak tüm dünyada Türkiye’nin rolünün daha iyi anlaşılmasını sağlamaları gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’ye karşı yapılan saldırıların dünyaya daha iyi anlatılması gerektiğini de belirten Amsterdam, Türkiye’nin FETÖ ile ilgili tehditleri kitap haline, yazılı hale getirip ABD’ye sunarak, şeffaflığı sağlamak zorunda olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin arşivlerini açarak ABD’den çeşitli taleplerde bulunmasının Guatemala, İran, Şili, Tayland gibi ülkelerde de yakından takip edileceğini ifade eden Amsterdam, “Çünkü ABD’nin müdahaleci dış politikası geçmişte milyonlarca insanın hayatını değiştirdi. Yani Türkiye çeşitli konularda cevap isterken, yeniden yapılanma konusunda taleplerde bulunurken tek başına değil.” diye konuştu.