MALATYA
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, İnönü Üniversitesi ve Malatya Büyükşehir Belediyesi işbirliğiyle üniversitedeki konferans salonunda düzenlenen Muhtarlık Akademisi’nin açılış dersinde bir konuşma yaptı.
Malatya’nın siyasete önemli katkılar verdiğini ifade eden Kurtulmuş, böyle bir şehirde, özellikle Muhtarlık Akademisi gibi özgün bir fikirle bir çabanın ortaya konulmasının her türlü gayretin üstünde olduğunu belirterek, bu oluşuma güç veren muhtarlara da teşekkür etti.
Kurtulmuş, dünyanın siyasi ve ekonomik olarak yeniden yapılandığı bir dönemden geçtiğini anımsatarak, Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgeyi ve dünyayı tehdit eden iki önemli unsurun bulunduğunu, bunlardan birincisinin uluslararası göçmen hareketliliği olduğunu aktardı.
Türkiye’nin üç milyondan fazla sığınmacıya ev sahipliği yaptığını hatırlatan Kurtulmuş, Anadolu topraklarının, dünyanın çeşitli yerlerindeki zulümlerden kaçan herkese, geçmişte de bugün de kapılarını açtığını anlattı.
Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Ancak biz böylesine ciddi bir şekilde bu meseleyi bir insanlık meselesi olarak görüyor ve bu sorunun çözülmesi için canla başla çalışıyorken bugün Türkiye’ye demokrasi dersi vermeye kalkan, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere Batı ülkeleri, nerede bir yabancı görse önüne engel koymaya çalışıyor. Biz, bunu bir insanlık meselesi olarak görüyoruz. O beylerse bu işi bir ‘şark meselesi’, bir ‘doğu meselesi’ olarak görüyor. Sınırlarına duvar örmeye çalışırlar, tel örgüler koymaya çalışırlar. Çok açık, bir kere daha ifade ediyoruz, değil sınırlarınıza çelikten duvar, gök kubbenizi çelikten örseniz, dünyadaki haksızlık böyle devam ettiği sürece, mülteciler meselesini asla çözemeyecek, asla önleyemeyeceksiniz.”
“Sanki arkadan birileri bunların düğmelerine bastı”
Numan Kurtulmuş, Türkiye’nin önünün neden kesilmek istendiğini anlamak için bölgede oynanan oyunlara ve “büyük resme” iyi bakmak gerektiğini ifade etti.
Türkiye’nin güçlü olmasının birileri tarafından istenmediğini söyleyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu siyasi ve ekonomik istikrarı sürdürürsek, 10-15 yıl sonra Türkiye, gayrisafi yurt içi hasılada kişi başına 25 bin dolarlar seviyesine çıkacaktır. Bu oynanan oyunu bozacak güçlü bir Türkiye’yi istemiyorlar. ‘Dünya beşten büyüktür’ sözünü, dünyanın gözünün içine bakarak meydan okuyan bir Türkiye ve Türkiye’de liderlik yapan bir Tayyip Erdoğan istemiyorlar. Her vesileyle, rahatsız olduklarını biliyor ve görüyorduk. Ama bu kadar çok yakalanacaklarını, açığa çıkacaklarını açıkçası biz de rüyamızda görsek inanmazdık. Türkiye’de 16 Nisan’da bir seçim olacak. Bakıyorsunuz önce Avusturya’dan Dışişleri Bakanı, ‘Erdoğan’ın buraya gelmesini istemiyoruz’ diyor. Arkasından Almanya ve diğer ülkelerden sesler çıkıyor. Daha sonra da bütün diplomatik teamülleri yerle bir ederek Türk Dışişleri Bakanının Hollanda’ya gitmesi engelleniyor, orada gitmiş olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımıza yapılan terbiyesizliği de vicdansızlığı da seviyesizliği de hep beraber gördük. Niye yapıyor bunu? Yani, sanki arkadan birileri bunların düğmelerine bastı. Hepsi aynı anda neden ortaya çıkıyorlar, neden kendilerini deşifre ediyorlar? Bu, bir zihin dünyasının dışa vurumudur.”
“Neofaşizmin, nazizmin, aşırı ırkçılığın ayak sesleri”
Numan Kurtulmuş, Batı ülkelerinin bir yandan, “Aferin, Suriyelileri barındırıyorsunuz” dediklerine, diğer yandan da Türkiye’nin Suriyelilere hamilik yapmasından endişe duyduklarına vurgu yaptı.
Avrupa’nın, “beğenmediği, yerleri süpüren Türklerin çocukları”nın, bugün orada doktor, mühendis, fabrikalarda ürün üretebilecek insanlar olduğunu kaydeden Kurtulmuş, bundan endişe duyulduğunu belirtti. Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:
“Bunlar, 25 milyon dolar için IMF’nin karşısında el avuç açan Türkiye’den hiç rahatsız olmazlar. Onların kapısında, tek ayak üzerinde AB’nin terbiye salonunda bekleyen Türkiye’den bunlar hiç rahatsızlık duymazlar. Ama ne zaman ‘Biz, artık IMF ile iş yapmıyoruz, IMF’yi gönderiyoruz, artık sizden borç almayacağız, istiyorsanız borç verelim’ derseniz, böyle bir Türkiye’den rahatsızlık duyuyorlar. Ne zaman ki ‘Türkiye’nin tek alternatifi AB değildir, biz dünyanın her yeriyle irtibata geçeriz’ derseniz sizden rahatsızlık duyuyorlar. Hollanda’dan özel olarak ortaya çıkan bu muamele, bir zihin dünyasının dışa vurumudur. 1990’ların başından itibaren devam eden ve özellikle son 5-6 yıllık süreçte giderek artan bilinçli İslam karşıtlığının propagandasının sonucudur. Göçmenlere karşı ortaya çıkmış olan, bunu bir malzeme olarak kullanan yeni faşizmin, neofaşizmin, nazizmin, aşırı ırkçılığın ‘rap rap rap’ gelen ayak seslerinin duyulmasıdır. Özellikle bu bölgede, bütün bunlardan dolayı oyunları bozacak bir Türkiye’nin varlığını hazmedememenin dışa vurumudur. Dünyanın masum milletlerine örnek teşkil edecek bir siyasi liderliği ortaya koyan Tayyip Erdoğan’ın siyasi liderliğinden duyulan rahatsızlığın dışa vurumudur. Bundan dolayı bunları yapıyorlar. Biz de tam tersine güçlü, büyük bir Türkiye’yi ortaya koyacağız. Bunu yaparken, o akşam Hollanda’da karşılaştığımız bu durumu, bu rezilliği, bu barbarlığı, bu faşist uygulamayı hiç unutmayacağız.”
Kurtulmuş, “O akşam Hollanda’da yaşanan terbiyesizlikler, karşılıksız kalmayacak, Hollanda bir şekilde yaptıklarından bir şekilde özür dileyecek noktaya gelecektir.” açıklamasında bulundu.
Muhabir: Ali Kemal Akan