İSTANBUL
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Genel Koordinatör Yardımcısı Fahrettin Altun, SETA’nın düzenlediği “2019’a Doğru AK Parti” panelindeki konuşmasında, bugünü konuşurken dünü de dikkate aldıklarını söyledi.
Toplumun siyasetten beklentisinin arttığını belirten Altun, siyasetin de toplumdan beklentileri olduğunu söyledi.
Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın toplumu siyasetin merkezine yerleştirmesinin toplumun siyasallaşması konusunda ciddi katkısı olduğunu kaydetti.
Toplumun bu sayede bir siyasal bilinç kazandığını anlatan Altun, şunları ifade etti:
“Özellikle dışarıdan gelen tehditlere dönük olarak bir farkındalığa sahip olduk. Bir çatışma ve ateş topunun bulunduğu bir ortamdayız. Bu ortamda ayakta durmak ve büyümek zorundayız. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu topluma açık bir şekilde anlatıyor. Hali hazırda AK Parti’nin en önemli risklerinden birinin rakipsizlik olduğunu düşünüyorum. AK Parti’nin kendisinin karşısında gerçek siyasal bir aktörün konumlanmamış olması kendi muhalefetini üretmesini zorunlu kılıyor. An itibariyle bu sahneler ve meydan okumalardan sonra AK Parti tam da düze çıkmış bir noktadadır.”
Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 Kasım’da yaptığı konuşma ve yaptığı vurgulara dikkat çekerek, sözlerini şöyle noktaladı:
“2002, 2003 ve 2004’te yaptığı konuşmalarda Atatürk ifadesi geçen yerlerde karşımıza çıkan unsurlardır. Cumhurbaşkanı bunları ilk defa söylemiyor. Burada vurgulu olarak söylediği başka bir şey var. Atatürkçülük birilerinin tekelinde değildir. Burada bir strateji var. Bunu görmek gerekir. ‘Toplumdaki Atatürk sevgisiyle dogmatik ideoloji olarak Kemalizmi birbirinden ayırıyorum.’ diyor. Bu ayrımı yaptıktan sonra ‘Milletin gönlünde olan Atatürk’ diye bir vurgu yapıyor. AK Parti devleti, milleti barıştırdı. Dışarıdan gelen saldırılarla bu süreç kesintiye uğramasaydı bu çok daha erken normalleşme yaşanacaktı. Bu normalleşme yaşanırken, tarihi kurucu figürler birleştirici olarak hatırlanıyor. Geçmişte olduğu gibi bölücü ayrıştırıcı olarak değil. CHP’nin 2019’a giderken elinde irtica söylemi dışında aparatı kalmadı. Kılıçdaroğlu partisinin başına geçerken Baykal’ın uyguladığı bu siyaseti terk edeceğini söylemişti. Şimdi ise buna geri döndü. Çünkü uluslararası kamuoyu buna dönmesini telkin etti.”
“Türkiye’nin kendi kararlarını alması farklı bakışlara neden oldu”
SETA Toplum ve Medya Araştırmaları Direktörü İsmail Çağlar’ın moderatörlüğünü yaptığı panelde konuşan Takvim gazetesi yazarı Ekrem Kızıltaş ise Türkiye’nin yürüyüşünde AK Parti ile ciddi bir değişiklik olduğunu söyledi.
Kızıltaş, Türkiye’de Gezi Parkı odaklı olaylarla başlayan ve 15 Temmuz’a kadar gelen süreçleri anımsatarak, şöyle devam etti:
“Bugünlerde de dövizde yukarı hareketlilik var. Bütün mesele şu. Bir yerli filmde ‘Yaptım ama sor niye yaptım?’ şeklinde bir replik vardı. ‘Oluyor ama niye oluyor?’ sorusunu sorup, bunun cevabını aramamız lazım. Türkiye’nin kendi ayakları üzerinde durması, kendi göbeğini kesmesi, kendi haliyle kalmayıp çevre ülkelere ve mazlum coğrafyalara ulaşması birtakım çevreleri ciddi anlamda rahatsız ediyor. Her birimizin yaşadığı bir hayat var. Yaşadığımız birtakım sıkıntılar var. Kendi küçük fotoğrafımız, hikayemiz var. Bir de hep beraber yaşadığımız büyük hikaye var. Bu büyük resimde yakın dönemde yaşadığımız bir tecrübe var. 2015, 7 Haziran seçimleri. Bu seçimler siyasi ustalığın gerekli olduğuna inanma konusunda zaafları olan birilerinin ‘Cumhurbaşkanım siz buraya kadar getirdiniz. Siz bir kenarda oturun. Biz bu işi hallederiz.’ diyerek giriştikleri bir maceraydı. Kampanya pek kampanya gibi değildi. Adaylar pek aday gibi değildi.”