ANKARA
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz’daki darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 152’si asker, 3’ü sivil 155 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumlarındaki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, 15 Temmuz darbe girişiminden önce Kara Havacılık Komutanlığında Taarruz Helikopter Tabur Komutanı görevini yürüten ve sözde “Yurtta sulh konseyi” üyesi olduğu gerekçesiyle Genelkurmay çatı davasında da yargılanan eski yarbay Özcan Karacan savunma yaptı.
Darbe girişiminden yaklaşık 13 ay sonra Antalya’da yakalandığını beyan eden sanık Karacan, yakalandıktan sonra emniyette ve savcılıkta verdiği ifadelerini reddettiğini beyan etti.
Olay akşamı kışla nöbetçi amiri olarak birlikte bulunduğunu anlatan Karacan, akşam saatlerinde dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak’ın geleceğinin söylendiğini, Çolak ve ekibinin denetlemeden sonra saat 21.00 sularında kışladan ayrıldığını belirtti.
Karacan, bir süre sonra Genelkurmaydan arandığını ve o tarihte Kara Havacılık Okul Komutanı olan eski tuğgeneral Ünsal Coşkun’un Kara Havacılık Komutanı olarak atandığının kendisine söylendiğini aktararak, şöyle konuştu:
“Saat 21.40’ta Genelkurmay’dan aradılar. Genelkurmay’a terör saldırısı olduğunu, çatışmalar yaşandığını ve Tümgeneral Hakan Atınç’ın görevden alındığını, yerine Ünsal Coşkun’un atandığını, buna ilişkin emrin kısa sürede gönderileceğini söylediler. Ben bu bilgiyi ilk Ünsal Coşkun ile paylaştım. Kendisi her zaman soğukkanlılığını koruyan biridir, ne komutan oldum diye sevindi ne de niye bana bu görevi bana vermişler diye üzüldü. Bunu Hakan Atınç Paşa’ya benim söylememi istedi. Girdim Hakan Paşa’nın odasına, ‘Komutanım görevden alınmışsınız, yerinize Ünsal Paşa’yı atamışlar.’ dedim. ‘Gereğini yapın.’ dedi ve geçti arkaya. Sonrasında zaten Ünsal Paşa’nın emirleri doğrultusunda hareket ettik. Bu saatten sonra kışla emniyetine yönelik tedbirler aldık.”
Telsiz kayıtlarına “uydurma” dedi
Olay akşamı “polis araçlarının darbeye katılan helikopterlerce vurulmasını sağladığı” suçlamasını kabul etmeyen Karacan, buna ilişkin telsiz konuşmalarının “uydurma” olduğunu öne sürdü ve bu konuda yeniden bilirkişi tespiti yapılması talebinde bulundu.
Karacan, iddianamede sözde “Yurtta sulh konseyi” üyesi olarak gösterildiğini ve bu sebepten Genelkurmay çatı davasında da yargılandığını, hakkındaki bu suçlamanın bir süre firari olduğu için kendisine yöneltildiğini söyledi.
Darbe girişiminden yaklaşık bir ay önce bununla ilgili toplantılarına katıldığı yönündeki iddiaların da doğruyu yansıtmadığını ifade eden eski yarbay Karacan, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini dile getirdi.
Darbe girişiminden yaklaşık 13 ay sonra yakalandığını hatırlatan sanık Karacan, mahkemeden tahliye talebinde bulunmayarak savunmasını tamamladı.
İddianamede yer alan telsiz kayıtları
İddianamede de yer alan 15 Temmuz akşamındaki kule telsiz kayıtlarının çözümüne ait bilirkişi raporunda, Karacan ile diğer sanıklar arasında saat 23.25’teki konuşmalar şu şekilde yer aldı:
“- Sadullah Abra: “Spor okuluna devam ediyorum. Üzerinde mavi lamba olan ne varsa vuracağız.
– Özcan Karacan: Dostum Sado çabuk ol spor okulundaki ee…
– Rafet Kalaycı: Hoca aşağıda bir sürü araç var. Aşağıda bir sürü mavi lambalı araç var hocam.
– Özcan Karacan: Vurun onları o zaman ee şeyse vurun, dostum vurun polis aracıysa vurun.
– Sadullah Abra: Gost gost o mavi araçları vurun diyo neron.
– Rafet Kalaycı: Ya burada hepsi mavi araç, bunların hepsi mavi araç, ambulanslar falan var. Hepsi mavi araç, ambulanslar var burada.
– Özcan Karacan: Ateş edin.”
Duruşmaya yarın devam edilecek.
Muhabir: İsmet Karakaş