SİVAS – Halife Yalçınkaya
Sivas‘ta, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında tutuklanan ve etkin pişmanlıktan yararlanan zanlılar ile mağdurlar, örgütün “himmet” adı altında haraç toplamak ve FETÖ’nün yayınlarını sattırmak amacıyla kitapçılar ve kırtasiyecilere “fotokopi” tuzağıyla kurduğu kumpasları bütün detaylarıyla paylaştı.
Sivas Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında tutuklanan zanlılardan örgütle iltisaklı bir kırtasiye mağazasının Sivas Müdürü N,Ş, F.Ö. ve T.T, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak itirafta bulundu.
Zanlılar, FETÖ’nün yayınlarını sattırmak ve “himmet” adı altında haraç toplamak için kitapçılar ve kırtasiyecilere kurdukları “fotokopi” kumpaslarını anlattı.
Adına kayıtlı 3 telefon hattında örgütün şifreli haberleşme programı ByLock çıkan “Korsan Fahri” kod adlı F.Ö, 1990’da FETÖ ile tanıştığını, örgüte bağlı yayınevi kitaplarının korsan satılıp satılmadığına ilişkin il bazında sorumlu olduğunu belirtti.
Avukat E.C. ve N.Ş’nin, FETÖ üyesi olduğunu kaydeden F.Ö, bu yapıdan olmayan birinin mağaza müdürü olamayacağını söyledi.
Bazı kırtasiye ve kitapçılara öğrenci ve öğretmen yönlendirerek örgütün yayınevine ait kitapların fotokopilerinin çekilmesini sağladıklarını dile getiren F.Ö, “Daha sonra bana haber veriliyordu. Yayıncı kuruluşunun avukatları devreye sokularak arama kararı alınıyor ve söz konusu iş yerlerinde korsancılıkla ilgili arama yapılıyordu. Uzlaşmaya tabi bir konu olduğu için kırtasiyelerle uzlaşma yoluna gidiliyordu.” dedi.
Yayınevinin hukuk müşaviri ve genel müdürlerince uzlaşma bedelinin minimum 15 bin lira olarak belirlendiğini ileri süren F.Ö, “Bu uzlaşma bedellerinin bir kısmı avukat E.C’ye, bir kısmı İstanbul’daki avukatlara, diğer kısmı ise yapının sohbet abisi olarak bilinen şahısların ihtiyaçlarının giderilmesinde kullanılıyordu. Kırtasiyelere adli işlemler bilinçli olarak yapılıyordu.” diye konuştu.
İş yerleri uzlaşmaya zorlanıyordu
Kırtasiye mağazasının Sivas Müdürü N.Ş. ise 1998 yılında yapıyla tanıştığını, örgütün dershanesine gittiğini, sohbetlere katıldığını, FETÖ’nün evlerinde kaldığını ve üniversiteden sonra NT mağazasına yönlendirildiğini kaydetti.
İstanbul’da 2012’ye kadar çeşitli ilçelerdeki NT mağazalarında çalıştığını ve sohbetlere katıldığını belirten N.Ş, Sivas’a 2012 yılında geldiğini ve NT mağazasında göreve başladığını bildirdi.
Sivas NT mağazasında 2016’ya kadar müdürlük yaptığını ifade eden N.Ş, il yapılanması içerisinde bulunan il, bölge ve eğitimciler imamı gibi yönetici kadrosuyla irtibat halinde olduğunu, “gündem” adı altında toplantılara katıldığını ve NT mağazası hakkında bilgi verdiğini söyledi.
ByLock kullanmadığını öne süren N.Ş, kırtasiye dükkanlarına baskı kurmak ve para koparmak için izledikleri yöntemi ise şu şekilde anlattı:
“Kitap ve kırtasiyecilere örgütün yayın organlarını satmalarını tavsiye ediyorduk. Satmak istemeyen iş yerlerini ise kumpas hazırlayarak tuzağa düşürüyorduk. Örgüt yapılanması içerisinde yer alan öğretmen veya öğrencilerden seçtiğimiz kişiler, örgüte ait yayınların fotokopisini çektirmek için gittikleri iş yerlerinden fotokopileri ertesi gün alacaklarını söyleyerek ayrılıyordu. Bu durumu ‘Korsan Fahri’ kod adlı F.Ö’ye bildiriyordum, o da avukat E.C. ve Sivas Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şubesinde bulunan bazı FETÖ’cü polislerle iletişime geçiyordu. Avukat E.C, arama kararı çıkartarak birlikte hareket edilen polislerle bahse konu iş yerlerinde korsancılıkla ilgili arama yaptırıyordu. İş yerleri uzlaşma yoluna zorlanarak para talep ediliyor ve örgütün yayınlarını satmaları konusunda ikna ediliyordu. Bir süre sonra da bu iş yerlerinden himmet alınıyordu.”
Mağdur Y.D. yaşadığı baskıları anlattı
İş yeri sahiplerinden mağdur Y.D. de örgütün yayınevi temsilcisi T.T’nin FETÖ’nün yayınlarını satması teklifini kabul etmediğine dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:
“F.Ö. ile T.T, mahkeme kararı ile iş yerime geldiler. İş yerimde Güvenlik Şube Müdürlüğü polislerince arama yapılarak fotokopi ve kitaplara el koydular. İşlem yapılan günün akşamı F.Ö. ile NT Mağaza Müdürü N.Ş. iş yerime geldi. F.Ö, 20 bin lira vermem durumunda davadan vazgeçeceklerini söyledi. Kabul etmemem üzerine şahıslar iş yerimden ayrıldı. Bu görüşmeden 10 gün sonra Güvenlik Şube Müdürlüğü polisleri arama kararıyla iş yerime geldiler, gerekli aramaları yaptılar ve usulsüz yayın bulamadılar. Bilgisayarların hard disklerini aldılar, inceleme sonucunda emniyete çağrıldım. Bilgisayarlarda bazı yayınevlerine ait imajlar olduğunu söylediler, bu konuyla ilgili ifademi aldılar. Aynı akşam F.Ö, beni aradı ve ‘İki kez üst üste işlem yapıldı, hapis cezası alırsın.’ diyerek uzlaşma teklif etti. Yine kabul etmedim. Örgüte bağlı FEM dershanesinden S.D, N.S. ve M.E, iş yerime gelerek uzlaşma telkininde bulundular. Yine kabul etmedim, bunun üzerine avukat E.C. ve F.Ö. ile polisler iki kere iki ayrı iş yerime baskın yaptılar. F.Ö, 20 bin lira ödemem karşılığında yeniden uzlaşma teklif etti, kabul etmedim. Yargılandığım bu davaların ikisinden ceza aldım, birinden beraat ettim. Yargılandığım davaların hapis cezasına çevrilmesi ihtimaline karşı örgüt ile ilişkilerimi düzeltip onlara ait kitapları satmaya başladım.”
Y.D, 17-25 Aralık sürecinden sonra örgütün kitaplarını satmayı bıraktığını öne sürerek, “Şubat 2014’te avukat E.C, elinde bulunan arama kararıyla ve Güvenlik Şube polisleriyle iş yerime gelerek arama yaptırdı. Suç unsuru bulamadılar ama başka yayınevine ait ürünler örgütün yayınevine ait gibi gösterildi. Bu durumu polis memuru İ.E’ye söylememe rağmen bir sonuç alamadım. Bunun üzerine F.Ö. ile 20 bin liraya anlaştım, bu paranın 7 bin lirasını elden avukat E.C’ye, kalanlarını da taksit halinde F.Ö’ye verdim.” ifadelerini kullandı.
Örgütün fotokopi kumpasına maruz kalan diğer mağdurlar H.E.T, A.T.S, S.S, A.T. ve H.F. de aynı şekilde F.Ö. ve avukat E.C’ye para ödediklerini vurguladı.