ANKARA
Fetullahçı Terör Örgütü‘nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü‘ndeki eylemlere ilişkin 473 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, şehit yakınları ve gaziler ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan eski pilot üsteğmen Adem Kırcı, olay tarihinde 142. Filo’da görevli olduğunu, 14 Temmuz günü eski binbaşı Mehmet Fatih Çavur‘un kendisini ve devre arkadaşları Müslüm Macit ile Mehmet Çetin Kaplan‘ı evine çağırdığını ve kendilerine birkaç gün içinde Terörle Mücadele Harekatı (TMH) olacağını bildirdiğini anlattı.
Kırcı, 15 Temmuz günü rutin mesaisinin ardından evine döndüğünü, 16.30 gibi devresi Müslüm Macit’in aradığını ve akşam TMH olabileceğini söylediğini, bunun üzerine eşini Çetin Kaplan‘ın ailesinin evine bırakarak, 141. Filo’ya gittiğini ifade etti.
Saat 18.00 sıralarında 141. Filo’da pilotlarla brifinge katıldığını aktaran Kırcı, “Bu gece TMH operasyonu olacağı, havada yakıt ikmal desteği sağlanacağı söylendi. Büyük şehirlerde teröristler tarafından büyük eylemler olabileceği istihbaratının geldiği, bu yüzden TMH yapılacağı söylendi.” diye konuştu.
Kırcı, saat 21.30 sıralarında Çavur tarafından verilen emir sonrasında uçak başına gittiğini, rutin kontroller tamamlandıktan sonra Akıncı Üssü’nden 22.00 sularında ikinci uçak olarak kalkış gerçekleştirdiğini beyan etti. Yaklaşık 20 dakika havada kaldığını öne süren Kırcı, komutanın talimatıyla yakıt azaltıp üsse döndüğünü söyledi.
İniş yaptıktan sonra 141. Filo’ya döndüğünü, daha sonra dinlenme amacıyla odalardan birine girdiğini, o süre zarfında kimseden bir anormallik hissetmediğini ifade eden Kırcı, “Yaklaşık bir saat sonra Mustafa Konur üsteğmen odaya geldi. İptal olan görevin tekrar verildiğini söylemesi üzerine teçhizatları kuşandıktan sonra uçak başına gittim.” dedi.
Kontrollerin akabinde motor çalıştırma işlemlerinden sonra uçağında arıza meydana geldiğini, bunu telsizden bildirdiğini iddia eden Kırcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Telsizden Genelkurmay Karargahı’na dışardan saldırı olduğu, bu bölgeyi incelemiz, taktik kanaldan saldırıyı bertaraf edecek şekilde pozisyon almamız gerektiği söylendi. Ben de bu saldırının DEAŞ ya da PKK/PYD tarafından gerçekleştirildiğini düşünerek Akıncı Üssü’nden iki uçak kalkışımızı gerçekleştirdik. 00.50 sıralarında kalktık. Verilen koordinata yöneldik. İlgili yerlerle koordinasyon sağlayınca bölgeyi incelemeye başladık. Bölgede araçlar, araçların etrafında yüzlerce insan gördük. Takriben bölgeyi incelemeye devam ettik. Bu esnada daha önce karşılaşmadığım bir durumu analiz etmeye çalıştım. Bölgeyi incelemeye devam ettikten sonra bize ‘mach’ üstü geçme talimatı verildi. Bu belirsizlik içerisinde bu kadar az enformasyonla bu talimatları kabul etmeyeceğimi söyledim. Yakıt azaltıp indim.”
Kırcı, iniş yaptıktan sonra filoya gittiğini, daha sonra hiçbir talimatı yerine getirmediğini, sabaha karşı lojmandaki ailesinin yanına gittiğini savundu.
Akıncı Üssü’ndeki görüntüleri izlettirilen ve kule telsiz kayıtları dinlettirilen Kırcı, görüntülerdeki kişinin kendisi olduğunu ancak telsiz kayıtlarını reddettiğini bildirdi.
FETÖ üyesi olduğuna dair itiraflarını reddetti
Mahkeme Başkanı Selfet Giray, sanığın savcılık aşamasında verdiği şu beyanı okudu:
“Lise son sınıfta cemaatle irtibata geçmiştim. Lise bitiminde Hava Harp Okulunu da cemaat abisinin yönlendirmesiyle tercih ettim. Hava Harp Okulunu kazandıktan sonra öğrencilik dönemimde Burak ya da Bilal isimli abi İstanbul’a geldiğinde benimle buluşuyordu. Cemaat evine gidiyorduk. Cemaatin İstanbul Bayrampaşa’da bulunan evine giderek sohbet esnasında Fetullah Gülen’in kitaplarını okumamız tavsiye ediliyordu.
Enes isimli abi bu sohbetlerde okulda namazlarımızı ima yoluyla kılmamızı, açıktan namaz kılmamamızı, ‘Cemaatten olduğunuzu belli etmeyin’ diyordu. 195 kişilik dönemin neredeyse yarısının cemaat üyesi olduğunu biliyordum. Bu kişilerin hangi abilerle, hangi cemaat evlerine gidip geldiklerini takip etmedim. Bu nedenle bilmiyorum.”
Sanık Kırcı, savcılık aşamasında avukatı huzurunda vermiş olduğu ifadeleri kabul etmediğini, bu beyanların kendisine ait olmadığını ve zorla yazdırıldığını iddia etti.
Sorulan soru üzerine kardeşi Eyüp Kırcı’nın “ByLock” kullanıcısı olduğunu cezaevine girince öğrendiğini ifade eden Kırcı, bunun kendi davasıyla alakalı olmadığını savundu. Kırcı, eşinin Bank Asya’da hesabı olduğunu bildiğini, söz konusu hesabın yıllar önce açılmış bir hesap olduğunu söyledi.
Mahrem imamlar davası sanığı Ufuk Işık’ın ifadesinde geçen beyanlar yüzünden örgüt mensubu olmakla suçlandığını savunan Kırcı, Işık’ın beyanlarını kabul etmediğini söyledi.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
Muhabir: Cemil Murat Budak