TBMM – İsmail Çimen
TBMM FETÖ’nün Darbe Girişimini Araştırma Komisyonunca hazırlanan raporda, jandarmanın kalkışmaya iştirak etmemesinin hain darbe girişimini başarısız kılan en önemli unsurlar arasında yer aldığı görüşüne yer verildi.
FETÖ/PYD’nin 15 Temmuz Darbe Gi̇ri̇şi̇mi̇ i̇le Bu Terör Örgütünün Faali̇yetleri̇ni̇n Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Önlemleri̇n Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu taslak raporunda, darbe girişiminin terör niteliği taşıyan eylemlerle sınırlı kalarak kısa sürede bertaraf edilmesinde, başta üst komuta kademesi olmak üzere demokrasiye bağlı TSK mensuplarının çoğunluğunun gösterdiği net tavrın etkili olduğu belirtildi.
Genelkurmay Başkanlığı ve diğer kuvvet komutanlıklarına ait komuta kademesinin darbeyi kabullenmeyerek direnmesi sonucunda darbecilerin yeterli personel, silah ve teçhizata erişiminin engellendiği, komuta ve karar sisteminin sarsıldığı, bunun sonucunda da stratejik hataların yapmasına neden olunduğu vurgulanan raporda, darbecilerin gayretlerinin bu sayede bölündüğü kaydedildi. Raporda, şu ifadeler kullanıldı:
“TSK’nın seçkin birlikleri ve vurucu imkan ve kabiliyetlerinin büyük bölümü darbeciler tarafından kullanılamamıştır. Yetersiz kuvvet, stratejik hatalar yapılmasına yol açmış, küçük birliklerin çoğu sivil halk ve kolluk kuvvetleri tarafından kolaylıkla kuşatılmış ve etkisiz hale getirilmiştir. 1. Ordu Komutanı’nın derdest edilememesi, darbecilerin moral gücünü kırmış, gafil destekçilerin geri çekilmesini sağlamış, darbecilerin hava üsleri ve kontrollerindeki birlikler başta olmak üzere askeri kapasitelerini kullanmalarına müdahale mümkün olmuştur. Ordu içerisinde donanım açısından en seçkin birimlerden olan Özel Kuvvetler Komutanlığının darbecilere teslim olmaması ve önemli bir darbecinin öldürülmesi darbe girişiminin bertaraf edilmesinde büyük etki sağlamıştır.”
Jandarmada er ve erbaş dışındaki personelin yüzde 1’i kalkışmada
Raporda, Jandarma Genel Komutanlığı ve bağlı birliklerinde görev yapan yükümlü erbaş ve erler dışında yaklaşık 85 bin personelin bulunduğu, kalkışmaya bu rakamın yüzde birinin ferdi olarak iştirak ettiğinin tespitinin yapıldığı aktarıldı.
Darbe teşebbüsü eylemi dışında, birkaç münferit olay haricinde diğer kuvvetlerle birlikte ya da desteğinde hiçbir köprü kontrolü, yol kapaması, silah kullanılması, masum vatandaşa mermi atma olayına karışan Jandarma Genel Komutanlığı personelinin bulunmadığı belirtilen raporda, “Ancak darbe girişiminin bastırılmasını takip eden günlerde darbeye katılmamış olsa bile, FETÖ üyesi olduğundan dolayı bazı personele işlem yapılmıştır. Bu azınlığa karşı büyük çoğunluğu oluşturan diğer tüm personel darbenin karşısında yer almış ve olayların büyümesini engelleyerek darbeye karışanları yakalamış müteakiben adalete teslim etmiştir.” bilgisi yer aldı.
Ülke iç savaşa sürüklenebilirdi
Raporda, geçmişte yapılan askeri müdahalelerin tamamında jandarma teşkilatının kullanılmaya çalışıldığı, bunun nedeninin ise ülkenin coğrafi genişliği açısından yüzde 90’nına yakınının jandarmanın kontrolünde olmasından kaynaklandığı anlatıldı. Ülkenin en ücra köşesinde bile jandarma karakolunun bulunduğu hatırlatılan raporda, şunlar kaydedildi:
“15 Temmuz hain darbe girişiminde Beştepe’de bulunan jandarma karargahına büyük önem verilmiş ve burası darbeciler tarafından ele geçirilmiştir. Darbeciler bu sayede ülkenin her köşesine darbe mesajlarını ulaştırmayı ve kendi planları doğrultusunda jandarma güçlerini yönlendirmeyi amaçlamıştır. Eğer söz konusu planlarında başarılı olsalardı, büyük şehirlerdeki darbe girişimi bastırılmış olmasıyla iş bitmeyecek, ülkenin diğer bölgelerinde kontrol belki geç sağlanacak, dolayısıyla karşıt gruplar arasında sıcak çatışmalar başlayacak ve aylar süren bir kaos ortamının oluşmasına neden olacaktı. PKK ve diğer terör örgütleri de bu fırsattan yararlanacak ve FETÖ’nün bu terör örgütleriyle var olan bağlantıları sayesinde de bazı bölgelerde el birliği yaparak, ülkede korku ve kaos yaratacak, aynı zamanda dış güçlerinde yardımıyla ülkemizin iç savaşa sürüklenmesine neden olunabilecekti. Darbe girişimine iştirak etmeyen jandarmanın bu açıdan bakıldığında rolü net anlaşılacaktır.”
“Jandarma bir kanun ordusudur”
Darbe girişiminin bastırılmasında birçok jandarma personelinin farklı şekillerde görev aldığı tespitine yer verilen raporda, bazı jandarma subaylarının durumun vahametini kavrayıp inisiyatif kullanarak tüm jandarma birliklerini telefonla arayarak darbeciler tarafından ele geçirilen Jandarma Genel Komutanlığından gelen emir niteliğindeki hiçbir mesaja uyulmaması, darbecilerin görüldüğü yerde etkisiz hale getirilmesi uyarılarının da önemine değinildi.
Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Dairesi Başkanı Tümgeneral Arif Çetin’in televizyon kanallarından Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi’nin “Jandarma teşkilatı emir komuta yapısı içerisinde görevinin başındadır. Gereken her türlü tedbir alınmıştır. Jandarma bir kanun ordusudur. Endişe edilecek bir durum yoktur.” şeklindeki mesajını deklare etmesinin tüm milletin rahatlamasına ve jandarma teşkilatındaki darbe karşıtı çoğunluğa moral aşılanmasına vesile olduğu aktırıldı.
Ayrıca, Mendi’nin, jandarma birliklerine “Jandarma bir kanun ordusudur. Millete, devlete ve milli iradeye yapılan ve yapılacak olan her türlü kanunsuz harekete karşı gerekli tedbirler emir komuta içerisinde alınmıştır, alınacaktır. Jandarma birliklerinde kanunsuz emir ve (sözde sıkıyönetim direktifi) talimatlara uyulmayacaktır. Bu duruma karşı yasal çerçeve içerisinde her türlü tedbiri almaya tüm amir ve komutanlar sorumlu ve yetkilidir.” ifadelerini içeren emrin iletildiği vurgulanan raporda, Orgeneral Salih Zeki Çolak imza bloğuyla Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı birliklere gönderilen benzer içerikteki mesajın da darbecilerin tamamen etkisiz hale getirilmeye başlanmasında önemli bir adım olduğu görüşüne yer verildi.