ANKARA
Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, “Rejimin şunu görmesi lazım orada bir terör unsuru var ve Türkiye, bu terör unsurunu temizlemek için Afrin’e operasyon yapıyor. Dolayısıyla o terör unsurunu orada korumaya kalkmak, terörle doğrudan iş birliği anlamına gelir. O zaman terörle doğrudan iş birliği yapmanın da bir sonucu olur.” dedi.
Işık, Best FM’deki “Konuşan Türkiye” programında gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu, soruları cevapladı.
Esed rejimine ait güçler ile halk gücü adı verilen grubun Afrin’e gireceği yönünde çıkan haberlerin aktarılmasının ardından, “Böyle bir durum tezahür ettiğinde Afrin harekatımızı engeller mi? Bir değişiklik söz konusu olur mu?” sorusu üzerin Işık, Zeytin Dalı Harekatı’nın, “Canımız sıkıldı girelim, şurayı alalım” yaklaşımıyla yapılan bir harekat olmadığının altını çizdi.
Bu harekatın, Türkiye’nin milli güvenliğine karşı doğrudan oluşan tehdidin ortadan kaldırılmasını amaçladığını belirten Işık, şöyle konuştu:
“Türkiye’nin milli güvenlik tehdidi ortadan kalkmadıktan sonra Afrin harekatında bir değişiklik olması mümkün değil. Kim kiminle iş birliği yaparsa yapsın önemli olan Türkiye’nin milli güvenliğine yönelik doğrudan tehdidin ortadan kalkmasıdır, PYD’nin bölgeden çıkartılması ve tamamen bölgenin terör unsurlarından temizlenmesidir. Bu gerçekleşene kadar bu harekat sürecek.
Orada kim kiminle iş birliği yapmış, kim kiminle oturmuş kirli pazarlıklarda bulunmuş, bu Türkiye açısından çok da önemli değil, harekatın geleceği açısından çok da önemli değil. Elbette ki bölgedeki her gelişmeyi Türkiye olarak yakından izliyoruz. Kim kiminle konuşuyor, hangi pazarlığı yapıyor bunları yakından izliyoruz. Ama bizim için kırmızı çizgi, PYD’nin Afrin’den tamamen sökülüp atılmasıdır. Bu amaca hizmet eden girişimlere Türkiye olumlu bakar. Bu amacın önüne geçecek, engelleyecek; PYD’nin orada kalmasını sağlayacak hiçbir girişime de Türkiye olumlu bakmaz, gereken müdahaleyi de yapar.”
Işık, “rejim güçleri ile Türkiye’nin bölgede karşı karşı gelme durumunun olup olmadığı” sorusuna karşılık da “Rejimin şunu görmesi lazım; orada bir terör unsuru var ve Türkiye, bu terör unsurunu temizlemek için Afrin’e operasyon yapıyor. Dolayısıyla o terör unsurunu orada korumaya kalkmak, terörle doğrudan iş birliği anlamına gelir. O zaman terörle doğrudan iş birliği yapmanın da bir sonucu olur.” açıklamasında bulundu.
“Ümidimiz, ABD’nin verdiği sözü yerine getirmesidir”
Menbiç konusunda ise Türkiye ve ABD arasında görüşmelerin bulunduğunu hatırlatan Işık, ABD’nin Menbiç için verdiği sözleri şu ana kadar tutmadığını vurguladı. Türkiye’nin bu sözün tutulmasını istediğini belirten Işık, “Biz, burada bir terör unsuru hakimiyet oluşturmasın istiyoruz. Bu konuda şu anda yoğun görüşmeler var. Ümidimiz, herhangi bir sorun, sıkıntı olmadan ABD’nin, verdiği sözü yerine getirmesidir. Yerine getirmeleri dışında bir alternatif yok. Çünkü bu terör oluşumlarına bölgemizde yer yok.” diye konuştu.
Terör örgütlerinin sadece Türkiye’nin güvenliğini değil hem bölgenin hem de Avrupa’nın güvenliğini tehdit ettiğine dikkati çeken Işık, bölgedeki olayları, sadece bölge ülkelerinin karşılaştığı problemler olarak değil küresel düzeyde tehdit oluşturacak olaylar şeklinde görmek gerektiğini söyledi.
Başbakan Yardımcısı Işık, PYD/YPG’nin, başta NATO üyesi ülkeler olmak üzere büyük ülkelerce terör örgütleri listesine alınması gerektiğini vurguladı.
Rusya’nın rahatsızlık duyduğu iddiası
“Türkiye-ABD görüşmelerinin ardından Rusya’nın rahatsızlık duyduğu ve rejim hamlesini oynadığı” iddialarının hatırlatılmasının ardından değerlendirmesi sorulan Işık, “Böyle dönemler, her türlü ihtimalin, her türlü komplo teorisinin havada uçuştuğu dönemdir. Bölgede kimin eli kimin cebinde çok net değil. Amerika-Rusya rekabeti var, İran’ın bölgede kurmak istediği bir hakimiyet var. Bölgede ülkelerin kendi çıkarları ve ülkelerin uzun vadeli hedefleri bazen çatışıyor bazen çakışıyor. Burada büyük ülkelerin, büyük oyuncuların birbirleriyle olan rekabetinin zaman zaman sahada yansımalarını görüyoruz.” dedi.
“Türkiye’de savunma ve güvenlik alanında yeteri kadar uzmanımız yok”
Harekatın başlangıcından bu yana televizyonlarda çıkan “uzmanlar”ın açıklamalarının hatırlatılmasının ardından, “Bizde bu kadar çok uzman var mı?” sorusuna Işık, şu yanıtı verdi:
“Bu işin magazinleşmesini televizyonlar reyting açısından önemsiyorlar. Biraz bilgiyle magazini harmanlayıp daha çok reyting yapma, en iyi izlenme oranına ulaşma gibi televizyonların hedefi ve gayesi var. Aslında Türkiye’de savunma ve güvenlik alanında yeteri kadar uzmanımız yok. Şu anda bu alandaki uzman sayısı iki elin parmaklarını geçmiyor maalesef. Ama değişik alanlarda belki uzmanlığı olan arkadaşlarımız var ama savunma ve güvenlik alanı Türkiye’de uzmanın en az olduğu alanlardan. Çok uzun yıllar bu işler tamamen askere ve askeri cenaha bırakıldığı için siviller bu konuya çok fazla kafa yormamış. Son yıllarda özellikle savunma ve güvenlik boyutuyla dış politikaya bakma işi sivillerin de ilgi duyduğu alan haline geldi. Ama daha fazla bu konuda uzmana ihtiyacımız var.”
Yerli otomobil projesi
Yerli otomobil üretimine ilişkin sürecin sorulması üzerine ise Işık, yerli otomobilin, dijital teknolojilerin üretilmesi ve gelişmesinde Türkiye’nin de var olması iddiasını gösterdiğini belirtti.
Projenin önemli olduğunu belirten Işık, “Zannediyorum 2019 sonuna kadar tasarım ve prototip çalışması olacak. Daha sonra 2021 ve 2020 sonunda üretim gelecek diye düşünüyorum. Arkadaşlarımız üzerinde çalışıyorlar. Türkiye, bundan vazgeçerse 30-40 yıl daha bu trene binemez.” dedi.
RTÜK’ün Mecliste görüşülen kanun tasarısı
Başbakan Yardımcısı Işık, Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) dijital platformu kontrol altında tutabilmek için yaptığı çalışma konusunda değerlendirmesi sorulması üzerine, bu konudaki kanun tasarısının şu anda Mecliste olduğunu anımsattı.
İnternet televizyonculuğundaki yasal boşluğun doldurulmasının amaçlandığını dile getiren Işık, karasaldan veya uydudan yayın yapan radyo ve televizyonlar nasıl bir hukuki düzenlemelere tabi ise çıkarılacak kanunla internet ortamındaki televizyon ve radyoların da aynı hukuki statüye tabi olmaları, aynı mevzuatla denetlenmelerinin sağlanacağını ifade etti.
Işık şöyle devam etti:
“Bu konuda çok ciddi boşluklar vardı. Bu boşluklardan dolayı toplum ahlakına çok ters mugayir işler, haksız kazanç gibi pek çok sorun, sıkıntı, bir denetimsizlikten dolayı vardı. Şimdi bu denetim açığı kapatılıyor. İlave bir denetim, ilave bir kontrol gibi bir düşünce yok. Asla sansür olarak algılanmamalı. Artık dijital çağda her şey internet ortamına kaydı. Eğer buralarda boşluklar olursa yarın telafisi imkansız zararlar doğar. Asla sansür, asla bir müdahalecilik diye düşülmesin.”
Başbakan Yardımcısı Işık, dini terimleri kullanarak, toplumun ahlakına, örfüne, geleneğine, dini değerlerine aykırı yayın yapmanın hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğinin altını çizdi.
Televizyonlardaki tele satışlar konusunda da değerlendirmede bulunan Işık, “Bu konu televizyonlarda biraz düzene girdi. O konuda RTÜK çok ciddi caydırıcı cezalar uyguladı. İnternet televizyonlarında bu yapılıyor. İnternet televizyonlarının RTÜK denetiminde olmaması bu tip sonuçları ortaya çıkarıyor.” dedi.
Muhabir: Ali Kemal Akan