Kurban Bayramı‘nın yaklaştığı ve havaların ısındığı şu günlerde hem hayvanlarını sıcaktan korumak hem de rahatlayıp et ve süt verimlerini artırmak isteyen Doğu Anadolu’daki göçerler, koyun ve kuzularının yünlerini kırkıyor.
Büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığı bakımından yurtta söz sahibi olan bölgede kışın ağıllarda beslenen hayvan sürüleri, göçerler tarafından karların erimesiyle zengin bitki örtüsüne sahip yüksek rakımlı yaylalara çıkarılıyor.
Ağır geçen kış mevsiminin ardından hayvanlarını mayıs gibi yaylalara çıkaran bölgedeki göçerler, şu sıralar ise hem havaların ısınması nedeniyle hayvanların sıcaktan bunalmaması hem de Kurban Bayramı öncesi rahatlayıp daha iyi kilo almaları için koyunlarının bakımını yapmaya başladı.
“Kırkım” adı verilen bu işlem sırasında hayvanlarının sadece yünlerini kırkmakla kalmayıp aynı zamanda ilaçlamasından tırnak bakımına kadar tüm gereksinimlerini yerine getiren göçerler, koyunlardan elde ettikleri yünleri de “yapağı” denilen bir araya toplama işlemi sonrası satarak az da olsa gelir elde ediyor.
Bu süreçte özellikle kurbanlıklarını sıkı bir besiye alan göçerler kırkım sırasında ise ailece zorlu bir dönem geçiriyor.
Sürülerinde zaman zaman sayıları bini bulan koyun ve kuzularını tek tek yakalayıp yere yatırıp ayaklarını bağladıktan sonra makas ile yünlerini kırkan besiciler, gebe olanları incitmemek için ise ayrı bir özen gösteriyor.
Yünleri kırkılıp gerekli bakımları yapılarak yeniden sürüye katılan koyun ve kuzular sahiplerince sıcaktan bunalmadan rahatlamış olarak tekrar meralara salınarak otlatılıyor.
Yayla ve meralarda otlatılıp irileşmeleri sağlanan koyun ve kuzulardan kurbanlık olanlar ise diğerlerinden farklı olarak çeşitli yemler verilerek irileşmeleri sağlandıktan sonra Kurban Bayramı’nda satışa sunuluyor.
Kırkım sırasında göçer ailelerin telaşı artıyor
Besiciler için oldukça meşakkatli bir iş olan ve yılda bir kez yapılan koyun kırkma sürecinde besici ailelerin tüm bireyleri adeta seferber oluyor.
Şehrin Kemah ilçesinde, hayvanlarını 2 bin 200 rakımlı Heybeli Yaylası’na çıkaran besiciler de şu sıralar eski tip el makasları ile koyunlarını kırkmanın telaşını yaşıyor.
Besici Bekir Gümüştaş (50) ve Muş Alparslan Üniversitesi Hemşirelik Bölümü 4. sınıf öğrencisi Musa Gümüştaş da besicilik yapan ailesi ile aynı telaşı yaşıyor.
“Zor olan hayvancılığı keyifli hale getirmeye çalışıyoruz”
Bekir Gümüştaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, baba mesleğini sürdürdüğünü ve kendi işini yaptığını anlattı.
Gümüştaş, koyun kırkmanın zor olması nedeniyle üniversitede okuyan oğlu Musa’nın da kendisine yardım ettiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Oğlum yazın gelip bize yardım ediyor. Üniversiteyi bitirmek üzere. Rabbim nasip ederse inşallah KPSS’yi de kazanacak. Oğlum yazın gelip bize yardım ediyor. Biz de burada onların okuması için uğraşıyoruz. Daha iyi gelecekleri olması için bu işleri yapıyoruz. Hayvancılık güzel iş ama zor yanları da var, keyifli hale getirmeye çalışıyoruz, daha güzel şeyler yapmak istiyoruz.”
“İşlerini hafifletmek için ailemin yardımına geldim”
Musa Gümüştaş da yaz aylarında babasına yardımcı olmak için yaylaya gelerek koyun kırkarak aile ekonomisine katkıda bulunduğunu ifade etti.
Koyun kırkmanın zorluğuna işaret eden Gümüştaş, sözlerini şöyle sürdürdü.
“Koyunları kırkıyoruz, yünlerini topluyoruz. Senede bir sefer bu işi yapıyoruz. Bu, koyunlar için yararlı oluyor, onların daha etli olmasını, daha fazla süt vermesini sağlıyor. Bu işi yapmamızın sebebi geçim kaynağımız hayvancılık. Başka işlerle uğraşmamıza gerek yok, bildiğimiz işi yapıyoruz. Ben burada yokum babam yalnız, bu işi annem ile yapıyor, işleri zor. Babam yaklaşık 2 aydır burada, en azından işlerini biraz hafifletmek maksadıyla aileme yardıma geldim.”
Gümüştaş, Kamu Personeli Seçme Sınavı’na (KPSS) hazırlandığını anlatarak, “Eylül ayında KPSS var ama burada da hayat zor. Havalar ısındı, koyun kırkmamız gerekiyor. Koyunlar da yünlerinden dolayı terliyor.” ifadesini kullandı.