ANKARA
Devlet büyüklerinin kullandığı kriptoluların da arasında bulunduğu telefonların usulsüz dinlendiği iddialarına yönelik davanın görülmesine devam edildi.
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, eski Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) Başkan Vekili Osman Nihat Şen ve eski TİB Bilgi Sistemleri Daire Başkanı İlhan Elieyioğlu’nun da arasında bulunduğu tutuklu sanıklar, tutuksuz sanıklar, sanık avukatları ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Başbakanlık’ın, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın ve TÜBİTAK’ın avukatları katıldı.
Duruşmada FETÖ itirafçısı olan eski TİB çalışanı E.A, tanık sıfatıyla dinlendi. 2012’de TİB’e eleman başvuruları yapıldığı dönem FETÖ içindeki abiler tarafından TİB’in önemi anlatılarak, motive edildiğini ve sınavlara girmesinin istendiğini anlatan E.A, “Cemaatin ihtiyacı olduğu için değil, devletin cemaate ihtiyacı olduğu için bu gibi kurumlarda çalışmamız gerektiği söylendi.” diye konuştu.
Kendisini ilahiyatçı olarak tanıtan bir FETÖ mensubunca TİB sınavının sorularının CD ile kendisine verildiğini, sorulara baktıktan sonra CD’yi imha ettiğini, sınav sonrasında referans bulmasının istendiğini ifade eden E.A, sınav ve mülakatı geçtikten sonra 2013’ün başında TİB’de çalışmaya başladığını, 17 Aralık 2013’e kadar da kurumda kaldığını kaydetti.
17-25 Aralık’tan sonra TİB’de de operasyonlar başladığını, yaşananların örgütte “cemaatin hiçbir suçu yok. Her şey ilgili çalışanlar tarafından usulünce yapıldı” şeklinde lanse edildiğini belirten E.A, “Daha önce devletle uyumlu gözüken, alttan alan yaklaşım birden değişiverdi. Bu süreçte ben hala cemaatin içindeydim ama düşüncem değişmeye başladı. Biraz araştırınca insanların korkudan uzunca süredir dillendiremediği ‘kadrolaşma, himmet karşılığı bir yerlere yerleştirilme’ mevzuları dökülmeye başladı. Ben de araştırıp, okuyunca fikrim değişti. İnandığım, güvendiğim cemaat bu değildi.” dedi.
“Hükümete kafa tutmuş bir örgütü karşıma almak istemediğimden kabul ettim”
Tanık E.A, TİB’de çalıştığı sürede örgütün kendisinden sadece bir defa işlem yapmasını istediğini belirterek, şunları kaydetti:
“Olay gününden bir gün önce Oğuzhan Ömer Demir evime, elinde bir kağıt parçasıyla geldi. Kağıtta bir bilgisayarın IP numarası vardı. Bu IP numaralı bilgisayarla ilgili TİB’de bilgi sistemleri dairesinde çalışan Mümin Cebe’ye yardımcı olmamı istedi. Bir gün sonra çalışırken Mümin Cebe yanıma geldi. Bana ‘sistem odasında Bülent Kocagündüz’ün test amaçlı kullandığı sunucudaki önceden silinmiş olan verileri geri getirilemeyecek şekilde yeniden silinmesi gerektiğini, esasında bilgisayarda veri bulunmadığını ancak geri getirmelerle polislerin suç oluşturduklarını’ söyledi.
Benden, sistem odasındaki bilgisayarın verilerinin geri getirilmeyecek şekilde silinmesi istendi. Ben niyetli olmasam da hükümete kafa tutmuş bir örgütü karşıma almak istemediğimden ötürü bu talebi kabul ettim. Mümin Cebe ile birlikte Bülent Kocagürbüz’ün test sistemi için kullandığı bilgisayarın bulunduğu veri merkezi sistemi odasına gittik. Bu olay tam tarihini hatırlamamakla birlikte 2013 Aralık ayından sonra olmuştu. Polisler kurumdaydı, veri sistem odası önünde polisler nöbet tutuyordu. Bu olay polislerin nöbet tutmaya başlamalarından sonra gerçekleşti. Mümin Cebe ile beraber bu odaya polisler tarafından kaydımız alınarak girdik. Odaya girdikten sonra belirtilen bilgisayarın başına geçtik. Ben, Mümin Cebe’ye bu işlemin ya format atma şeklinde ya da disklerin sökülerek değiştirilmesi şeklinde olabileceğini ancak disklerin değiştirilmesine yanaşmayacağımı söyledim. Bu şekilde verileri geri dönüştürülemeyecek şekilde silmek amacıyla bilgisayarı çalıştırdık. Benim yönlendirmem, tarifimle Mümin Cebe formatlama işlemini gerçekleştirdi.”
Muhabir: Kadir Karakuş