ANKARA
Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, “Türk milleti her zorlukta, kötülük ve düşmanla göz göze geldiğinde kendisini tazeler, adeta yeniden doğar. İşte bugün Zeytin Dalı Harekatı’yla Afrin’e giden Mehmetçik ile taptaze bir umut ırmağı, mahzun ve masum gönüllere doğru akmaya başlamıştır. İyilik deryasından beslenen bu güzel ırmağın çağıldaması, bambaşka bir anlam taşır.” dedi.
Türkmeneli televizyonunca çekimleri tamamlanan “Men Türkmenem Men Begem” belgesel filmi galası bir otelde gerçekleştirildi.
Çavuşoğlu, programın açılışında yaptığı konuşmada, “Men Türkmenem Men Begem” belgeselinin izleyenleri Türk tarihinin köklerine doğru bir yolculuğa çıkaracağını söyledi.
Tarih bilgisinin kuru bilgi yüklemesi olmadığını söyleyen Çavuşoğlu, bu, hakkıyla öğrenildiğinde geçmişi ve bugünü anlayan insana geleceğine dair ufuk kazandıracağını anlattı.
Çavuşoğlu, “Bize çağları aşarak ‘kendine dön’ diye seslenen Orhun Kitabeleri’ne gitmeden, tüm Oğuz boylarının Selçuklu bayrağı altında birleşerek İslam dünyasının en kuvvetli devleti haline gelişinin yolunu açan Dandanakan Savaşı’nı öğrenmeden ve Anadolu’nun kapılarını açan Malazgirt Zaferi’ni adeta yeniden canlandırıp idrak etmeden kimliğimizi de bilemeyiz.” diye konuştu.
Milletler için kimliğin can olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir milletin değerlerinin bütünü olan kimliğini çeker alırsanız, canını alırsınız. İşte gönül coğrafyamıza kargaşayı, zulmü getirmeye kalkanlar bunu biliyorlar. Bizlerden kimliğimizi söküp almanın peşine düşmüşler. Canımızı almanın peşindeler ancak unuttukları bir şey var. Canı veren de alan da Allah’tır. Milletlerin dirilmesi de tarih sahnesinde kaybolup gitmesi de Allah’ın müsaadesine tabidir. Allah’ın verdiği cana kıymaya kalkanlar onun hükmü üzerine hüküm koymaya kalkıyor. Ne acınacak haldir ki gözleri olup da görmeyen, kulakları olup da işitmeyen gafillerin ta kendileridir.”
Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada yaklaşık bir asırdan bu yana Türkmenlere uygulanan sistematik baskı ve katliamlar olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, “Kardeşlerimize bu zulmü kim uyguluyor, zalimler. Kim körüklüyor ve görmezden geliyor, Batı. Kerkük’te, Erbil’de, Musul-Telafer bölgesinde yaşayan Türkmen kardeşlerimizin yüzü ecdadımızdan bu yana, neredeyse bir asırdır güldürülmüyorsa, zulüm zulüm üstüne geliyorsa hiç kimse bizden sadece sabır beklemesin. Bu milletin sabrı geniştir, ancak anlayışı, muhakemesi de geniştir.” dedi.
Çavuşoğlu, Afrin’deki teröre göz yumanların da aynı gafiller olduğunu, teröristlerin Türkmen, Kürt ve Arapları katlettiklerini belirtti.
“Biz hem sahada olacağız hem de masada olacağız”
Birkaç gün önce teröristlerin Afrin kırsalındaki Cinderes yakınlarında zulümden kaçan sivillerin bulunduğu kamyonete tanksavarla saldırdığını hatırlatan Çavuşoğlu, saldırıda yaralanan 3 çocuğun, anneleri ve teyzeleriyle beraber Mehmetçik tarafından kurtarılarak Türkiye’ye getirildiğini aktardı.
Çavuşoğlu, teröristlerin zulmünün yeni olmadığına işaret ederek, “Masumiyet tanımayan gaddar, katı yürekli, kıyım peşindeki karanlık ellerin zulmüdür. Bu gafillerle ve zulümle mücadele tarih boyunca merhametin ve iyiliğin bayraktarlığını yapan ecdadımız eliyle sürmüştür.” ifadelerini kullandı.
Saldırıların, ihanetlerin ve parçalanmaların çok yaygın olduğu dünya sahnesinde hareketsiz ve pasif kalmanın yok olmakla eşdeğer olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Biz hem sahada olacağız hem de masada olacağız.” sözünü hatırlattı. Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
“Türk milleti her zorlukta, kötülük ve düşmanla göz göze geldiğinde kendisini tazeler, adeta yeniden doğar. İşte bugün Zeytin Dalı Harekatı’yla Afrin’e giden Mehmetçik ile taptaze bir umut ırmağı, mahzun ve masum gönüllere doğru akmaya başlamıştır. İyilik deryasından beslenen bu güzel ırmağın çağıldaması, bambaşka bir anlam taşır. Gün gelir ırmaklar buluşur, yeryüzündeki tüm kötülük iyilikle yok edilir. Bizim inancımızda kötülüğü iyilikle savan kimseler, dünya yurdunun güzel sonuna mazhar olanlar olarak nitelenir.”
“Görevimiz bu yolda 2071’in tohumlarını saçmaktır”
Milli kültürüne sahip çıkmayan, onu nesillerine aktaramayan milletlerin yaşam enerjilerinin tükeneceğini dile getiren Çavuşoğlu, eserde emeği olan Türkmeneli televizyonu yöneticilerini, çalışanlarını, Moğolistan Karakurum ve Ulan Batur’da, Kerkük, Erbil ve Konya’da yapılan çekimlerde çalışan belgesel ekibini tebrik etti.
Çavuşoğlu, belgeselde türkülerine yer verilen Kerküklü merhum sanatçı Abdurrahman Kızılay’ı rahmetle yad ederek, şunları kaydetti:
“Görevimiz bu yolda 2071’in tohumlarını saçmaktır. 2023, 2053 ve 2071 hedeflerimizi hayata geçirerek, 1923’ten, 1453’ten ve 1071’den aldığımız güçle, geleceğe emin adımlarla ilerleyeceğiz. Aziz milletimizi küçümsemeye kalkışanların mukavemetinin nasıl kırıldığını tüm dünyaya ilan ediyoruz, etmeye devam edeceğiz. Türkmen köylerini bombalayanlar karşılarında her zaman Türkiye’yi bulacak, Mehmetçik’i bulacak. Tarihi itibarıyla baktığımız zaman, kim ne derse desin, Kerkük bir Türkmen şehridir. Türkmen kardeşlerimiz de bizim kırmızı çizgimizdir. Hangi zulmü, baskıyı yaparlarsa yapsınlar, hangi oyunları oynarlarsa oynasınlar bu gerçek değişmeyecek. Asimilasyona, zulme ve baskıya rağmen değişmeyecek. En kalbi temennim odur ki kardeşçe bu coğrafyada Arap’ı, Türkmen’i, Kürt’ü birlikte yaşasın. Sen-ben kavgasını, kavmiyetçilik ve ırkçılığı körüklemek suretiyle fitne tohumları yayanlara inat birliğimizi, dirliğimizi kollayacağız. Allah bu onuru daim eylesin, aziz milletimizin, Türkmen kardeşlerimizin bahtını açık etsin.”
Programda, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu ve Türkmeneli Televizyonu Genel Müdürü Yaman Haceroğlu da kısa birer konuşma yaptı.
İlk gösteriminin ardından belgeselde emeği geçenlere plaket takdim edildi.
Muhabir: Yasemin Kalyoncuoğlu