İSTANBU
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında İstanbul Büyükşehir Belediyesinin (İBB) işgali ve burada çıkan olaylarda Prof. Dr. İlhan Varank‘ın da aralarında bulunduğu 14 kişinin şehit edilmesiyle ilgili 52 sanığın yargılandığı davada, müşteki Varank ailesi duruşmada sanıklardan şikayetçi oldu.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu karşısında yer alan binadaki salonda yapılan duruşmaya, müşteki ve tanıklar dinlendi.
“Abla bu silahı alırım dikilirim”
Şehit İlhan Varank’ın ablası müşteki Ayşe Arslantürk, 80 darbesinin olduğu yıllarda ilkokula gittiğini, küçük yaşta olmasına rağmen ülkedeki kaos ortamını gördüğünü, babası akşam eve gelecek mi diye beklediğini, okulların tarandığını, kimsenin okula çocuğunu göndermek istemediğini anlattı.
Müşteki Arslantürk, o gece darbe olduğu denildiği zaman ‘neden?’ diye sorduğunu, ülkenin refah içinde olduğunu, çocukların istediği gibi dolaştığını, kızlarının başörtüsüyle üniversitelere gidebildiğini belirterek, şöyle devam etti:
”Malum terör örgütünü rahatsız etmesi dışında kimse rahatsız değildi. Yarınlarımız ellerimizde kayıp gidiyordu. Şehitlerimiz ve gazilerimiz sayesinde geleceğimizi kaybetmedik. Kardeşim ve 251 vatan evladı kayboldu. Gece 23.00-00.00 gibi İlhan beni aradı, ‘abla hiç korkma biz buna meydan vermeyiz’ dedi. ‘Adamların elinde silah var bizde silah yok’ dedim. Babamın bir silahı varmış, ‘abla bu silahı alırım dikilirim’ dedi. Keşke öyle yapsaydı birini temizlerdi. Arabasına atlamış, Vatan Caddesi’ne oradan Şehzadebaşı Camisine gitmiş, sadece göğsündeki imanla canilerin karşısına dikilmiş. Çok onurlu bir hayat yaşadı. Doğruyu savunmaktan geri kalmadı. Son dersini de öğrencilerine verdi. Canilerin hepsinden şikayetçiyim.” diye konuştu.
“Çocuğun yanında kal”
Şehit Varank’ın eşi Saadet Varank ise olay gecesini şöyle anlattı:
“Lojman bahçesinde oturuyorduk. Saat 23.00’e doğru haberler gelmeye başladı. Eşim ‘darbe oluyor galiba’ dedi. Ben de ‘ne darbesi, ülkede refah var’ dedim. ‘Herkes eve gitsin’ dedik. Eve gittik, televizyonu açtık. Cumhurbaşkanımızın sözlerini duyunca ‘hep beraber gidelim’ dedim. Kızım kamptaydı, eşim ‘sen evde kal’ dedi. ‘Ben de geleyim’ dedim. Eşim ‘çocuğun yanında kal’ dedi. Son bir bakışmamız oldu. Yanında sadece telefonla ve kimliğiyle çıktı. Keşke eşimin yanında olsaydım. Bu kişilerden şikayetçiyim kendim ve devletim adına.”
“Korkmayın, Allah büyüktür”
Müşteki Haşim Bozdemir de 15 Temmuz’da Fatih’te bir evde misafirlikte olduğunu, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın açıklamalarının ardından İBB binası yakınındaki Haşim İşcan geçidine gittiğini söyledi.
Önlerinde 10-15 asker olduğunu ve başlarında sanık eski Albay Zeki Demir’in bulunduğunu belirten Bozdemir, Demir’in açtığı ateş sonucu iki kişinin yaralandığını kaydetti.
Açılan ateş sonucu vatandaşların geri çekildiğini aktaran Bozdemir, “Ara sıra ateş ediliyordu. Ateş çok artmaya başladı, görüntülerde görülen uzun boylu bir darbecinin her atışında bir kişinin yere düştüğünü görüyordum. Vurulanlar oluyordu, onları araçlara koyup hastaneye götürüyorduk. Şehit Prof. Dr. İlhan Varank omzundan vuruldu, ben de yanındaydım. Varank kendini kaybetmeden önce son olarak ‘Korkmayın, Allah büyüktür.’ dedi.” diye konuştu.
Bozdemir, daha sonra gazi veya şehit olmak için darbecilerin üzerine koştuğunu ifade ederek, “Önce dipçiklerle vücudumun çeşitli yerlerine vurdular. Daha sonra ateş ettiler, vuruldum ve yere düştüm. Birisi ‘Bırak adam öldü.’ dedi. Zannediyorum onu demese ben yerdeyken yine ateş açacaklardı. Daha sonra kendimi kaybettim, belimden kalıcı olarak sakatlandım.” şeklinde beyanda bulundu.
“3 kardeşimiz ışıkların orada vuruldu ve yere düştü”
Dinlenilen müşteki Mehmet Emin Ertaş, Fatih’te işlettiği çay ocağının mevsim yaz olduğu için çok kalabalık olduğunu söyledi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Vatan yerleşkesinde tankların olduğunu duyduğunu kaydeden Ertaş, “Çay ocağındaki insanlar ‘Herkes vatan için Vatan’a.’ dedi. Sağ olsunlar hepsi Vatan’a doğru yola çıktı. Ben ve çalışanlar da valilik binasına gidelim dedik. Ancak Sayın Valimizin güvende olduğunu duyunca, İBB binasına doğru yürüdük. Tekbirler getirerek ve İstiklal Marşı söyleyerek binaya doğru gidiyorduk, varmadan 3 kardeşimiz ışıkların orada vuruldu ve yere düştü. Ben sadece kelime-i şahadet getirdim.” ifadelerini kullandı.
Ayak tarağından vurulduğunu ve şu anda ayak tarağının bulunmadığını söyleyen Ertaş, sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi.
Duruşma müştekilerin dinlenilmesinin ardından yarına ertelendi.