Yalova‘da üretilen aronya meyvesi, Türk Patenk Kurumu (TÜRKPATENT) tarafından “Yalova aronyası” adıyla coğrafi işaret tescil belgesi almaya hak kazandı.
Görünüşü itibarıyla orman meyvelerine benzeyen aronya, Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsünce 2012 yılında yapılan çalışmalarla Yalova’nın ürün çeşitliliğine dahil edildi.
Enstitüde iki çeşidin tescil edilmesinin ardından Yalova’daki üreticiler tarafından dikilmesine başlanan aronya hakkında enstitü ile ortak çalışmalar yürüten İl Tarım ve Orman Müdürlüğü de projelerle ildeki 49 çiftçinin yaklaşık 150 dekarlık bir alanda üretim yapmasına imkan sağladı.
İl Tarım ve Orman Müdürü Suat Parıldar, AA muhabirine, Yalova’nın çok özel bir il olduğunu belirterek, hemen hemen bütün meyve çeşitlerinin üretilebileceği bir iklim ve toprak yapısına sahip olduğuna vurgu yaptı.
İlin tarım parsellerinin çok küçük olması nedeniyle birim alandan yüksek gelir elde edilecek ürünlere yöneldiklerini vurgulayan Parıldar, bu amaçla 1950’li yıllarda kültüre alınan ve sağlık bitkisi olarak da aronya ile ilgili 2012 yılında çalışma yürüttüklerini aktardı.
Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü tarafından iki çeşit aronyanın adaptasyon çalışmalarını tamamlamasıyla üretim aşamasına geçildiğini bildiren Parıldar, “2016 yılında nero ve viking çeşitleri tescil edilince biz de çiftçi şartlarında bunun üretimine odaklandık. 2021 yılı başı itibarıyla 150 dekarlık bir dikilişimiz mevcut ve aronya üretimi yapan 49 çiftçimiz var. Biz 2021 yılında özellikle atıl tarım arazilerinin üretime kazandırılması projesi kapsamında 160 dekarlık yeni aronya bahçelerimizi tesis edeceğiz.” diye konuştu.
“Aronyamızın üçte birini organik olarak üretiyoruz”
Son proje ile Yalova’da aronya üretiminin 350 dekarı bulacağını aktaran Parıldar, Türkiye genelinde şu ana kadar 900-950 dekar alanda aronya yetiştirildiğini belirtti.
Bu meyvenin sağlık bitkisi olarak kullanıldığına da dikkati çeken Parıldar, şöyle devam etti:
“Yalova’da aronya üretiyoruz diye kalsın istemedik, organik aronya üretimine de yöneldik. Üreticilerimizden gelen talepler üzerine halihazırda 50 dekara yakın bir alanda organik aronya üretiyoruz. Üreticilerimizin de bir kısmı bu sene organik ürün sertifikasını almış olacak. Yani halihazırda ürettiğimiz aronyamızın üçte birini organik olarak üretiyoruz. Biz bununla da yetinmedik ve diğer illerimizde üretilen diğer aronyalardan da farklı olduğumuzu, hem şeker hem meyve iriliği hem su oranı hem de hasat zamanının farklı olduğunu ortaya koyduk ve 2019 yılının ikinci yarısında Türk Patent Kurumuna ‘Yalova aronyası’ olarak coğrafi işaret başvurusunda bulunduk. Yapmış olduğumuz çalışma, analiz ve paydaşımız olan Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü ile tamamladığımız çalışmalar sonunda Yalova’mızda üretilen ürünler ‘Yalova aronyası’ olarak coğrafi işaretini almış durumda.”
Yalova’da üretilen bütün aronyaların organik aronya olarak üretilmesi hedefinde olduklarını dile getiren Parıldar, bu yönde de çalışmaların aralıksız sürdürüldüğünü sözlerine ekledi.
“Bizden alanlar genelde sağlık için alıyor”
Dedesinden kalan arazide eşiyle çiftlik kuran Hakim Menteş ise aronya üretimine başlayan ilk çiftçilerden biri olduğunu söyledi.
Yakın zamanda organik üretim üzerine sertifikasını da alacak olmanın heyecanını yaşadığını aktaran Menteş, şunları kaydetti:
“Yaklaşık 200 kök aronyamız var. Geçen yıl 250 kilogram ürün almıştık. Bu yıl kötü bir durum olmazsa üretimin iki katına çıkmasını bekliyoruz. Organik tarım aslında eşimle bizim başından beri desteklediğimiz bir konu ve bahçemizde ilaç hiç kullanmadık. Aronya zaten meyve yemek için alınmıyor. Bizden alanlar genelde sağlık için alıyor. O yüzden içinde katkı olmaması çok önemli bir değer katıyor. Bize genelde kulaktan dolma bilgiler veya arayışlarla insanlar ulaşabiliyor. Yani pazarlama konusunda da birtakım gelişmeler yapmamız gerekiyor. Bu amaçla aronya üreticileri olarak bir kooperatif kurmak için şimdiden çalışmalara başladık.”
Kooperatif kurulmasıyla aronyanın suyunun çıkarılması, pestilinin yapılması veya kurutulması gibi daha farklı formlarının da ortaya çıkabileceğini bildiren Menteş, bu şekilde tesislerin kurulmasının çok faydalı olacağına inandığını ifade etti.