İSTANBUL – MUSA ALCAN
Yaklaşık 5 yıl önce bir araya gelen üç kadın ressamın eserlerinin yer aldığı sergi, sanatseverlerle buluşacak.
Çocukluklarından itibaren resim sanatına ilgili olan Eda Erdoğan, Gökçe Çiftcioğlu ve Olga Özden, isimlerinin baş harfinden oluşan “EGO Art” topluluğunu kurdu.
Kadınların özellikle sanat alanındaki birlikteliğinden güzel işler çıkacağına inanan üç ressam, hikayesine birlikte karar verdikleri tabloları, atölyelerinde birlikte yapıyor.
Daha çok tasavvufi konularda tuval üzeri yağlı boya çalışmalar yapan “EGO Art”, koleksiyonlarını bir sergiye dönüştürmeye hazırlanıyor.
Topluluğun oluşmasını sağlayan ressam Eda Erdoğan, resim sanatına yönelmesinde huzur arayışının büyük etkisi olduğunu söyledi.
Erdoğan, bu konuda en çok desteği de ailesinden gördüğünü vurgulayarak, sanatın güzellikleri ortaya çıkarmadaki önemine dikkati çekti.
“Tablolarımızda üçümüzün sevinçlerini, hüzünlerini ve acılarını görebilirsiniz”
İleriye dönük farklı projeler üzerinde çalıştıklarını anlatan Erdoğan, “Olga ile takı tasarım kursunda tanışmıştık. Gökçe ile de bir Türk ressamdan özel ders almıştık. Üçümüzün de çocuk yaşlardan itibaren resim sanatına özel ilgisi vardı. Olga ile ayrı, Gökçe ile ayrı çalışıyorduk. ‘Gelin birlikte çalışalım’ dedim ve ortaklık başladı.” diye konuştu.
Erdoğan, kadınların birlikte çok güzel işler yaptığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“EGO Art tam olarak bir kadın hareketi. Kendi kendimize, sevdiklerimize, ailelerimize tablolar yapıyorduk. Baktık ki yaptığımız her tablo üçümüzün bir ruhu olmaya başladı. Yani üçümüzün birleşmesinden çok iyi şeyler çıktığını fark ettik. Etrafımızdakiler de resimlerimizden çok etkilendiklerini söyledi. Şimdi tablolarımızda üçümüzün sevinçlerini, hüzünlerini ve acılarını görebilirsiniz. Ben zaten her şeyin bir ruhu olduğuna inanıyorum. Baktığımız her şeyde Allah’ın bir sanatı var. Biz de bunu tek bir tablo üzerinde yansıtmaya çalışıyoruz.”
“Biz sanatın evrenselliğine inanıyoruz”
Yaklaşık 2 yıl önce koleksiyon hazırlamaya başladıklarını aktaran Erdoğan, “Eskizlerimizi hazırlarken bir obje koyuyorduk ve bize neyi hatırlattığını düşünmeye başlıyorduk. Baktık ki hep Allah’ın bir ismi ortaya çıkıyor. Baktığımız her şeyde Allah’ı görebilmek ne kadar güzel. Yaptığımız tablolarda da daha çok tasavvufi konuları çalışıyoruz. Olga gayrimüslim bir arkadaşımız ama tasavvufa bakışı bizi çok etkiledi. Bizim hissettiğimizin belki kat kat fazlasını hissettiğini gördük. Bizim gözlerimiz dolduğunda bazen o hüngür hüngür ağladı. Bu şekilde çok farklı manevi duygular yaşadık. Tabii her sanatçının olduğu gibi bizim de desteğe ihtiyacımız var. Böylelikle sanatımızı, düşüncelerimizi daha geniş kitlelere ulaştırabiliriz.” ifadelerini kullandı.
Gökçe Çiftcioğlu da her türlü alanına büyük ilgi duyduğu sanata gitarla başladığını ve ortaokul yıllarında orkestrada yer aldığını dile getirdi.
Resme olan yeteneğinin ailesi tarafından keşfedildiğine dikkati çeken Çiftcioğlu, “Lisede güzel sanatlar fakültesine hazırlandım ama çok farklı bir alanda okudum. Evlilik ve 3 çocukla birlikte resim hep devam etti. Farklı sergilere katıldım. Sonra Eda üçümüz arasında bir köprü kurarak bizi bir araya getirdi. Biz sanatın evrenselliğine inanıyoruz. Dini, dili, ırkı ne olursa olsun, özellikle kadınların günümüzde çok güzel şeyler çıkartabileceğini düşünüyoruz. Biz birleşerek güzel bir ruh ortaya çıkardık ve bunu tablolarımıza yansıtıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
“Hissiyatın kaynağı aynı”
Çiftcioğlu, eşinin kendisine ve topluluğun çalışmalarına çok destek verdiğinin altını çizerek, koleksiyonlarında Allah’ın isimleri, tasavvuf, sürrealizm, klasik dokunuşları birleştirdiklerini dile getirdi.
Rusya’da doğan ve 1999’da Türkiye’ye gelen Olga Özden ise EGO Art’ın dünyada benzeri olmadığı için çok özel bir topluluk olduğunu vurguladı.
Özden, normalde resimlerde tek bir ressamın imzasının olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Resimler bir fikir ve bir ruhla ortaya çıkıyor. İçinde solistlerin, koristlerin, orkestranın olduğu bir müzik grubu düşünün, ortaya hepsinin karışımından bir eser çıkıyor. Bir vazonun oluşumu da onlarca kişinin emeğiyle oluyor. Bu birliktelik, farklı kişilerin çalışmasıyla tek eserin ortaya çıkması fikri resimde neden olmasın? Birkaç kişi kendi ruhlarını koyup neden tek bir tablo yapamasın? Biz bunu düşündük ve farklı dinlere mensup, farklı hayatları ve hikayeleri olan 3 kadının ruhuyla tek tablo çıkartmak istedik. Çok da başarılı olduğumuzu düşünüyorum.”
Farklı ülkelerdeki koleksiyonlarda pastel ve yağlı boya çalışmaları bulunan Özden, “Neden bilmiyorum ama çocukluğumdan itibaren Osmanlı motiflerini çok seviyorum. Rusya’dayken manasını bilmeden hat yazısı yazardım. Bir vazo almıştım ve çok boş gözüktüğü için anlamını bilmediğim bir yazı yazdım. Türkiye’de hat dersleri almaya başladığımda anladım ki vazonun üzerine ‘Allah’ yazmışım. Bana çok enteresan geldi. O günlerde Osmanlı motiflerine ya da hat yazısına olan ilgimle beni bu grupta resim yapmaya yönlendiren hissiyatın kaynağı aynı. Eda ve Gökçe’nin ruhları bana çok yakın.” ifadelerini kullandı.
EGO Art, büyük boyutlu yaklaşık 20 eserden oluşan “Esmalarla Hemdem” adlı sergilerini Nisan’da sanatseverlerle buluşturmayı planlıyor.