ANKARA – Selma Kasap
Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Okur, üniversite kampüslerinin etrafını saran duvarların, içeriyi örgütler için güvenli, terör propagandasını aktif biçimde reddeden öğrenciler için ise korku dolu bir yer haline getirmeye başladığında kritik eşiğin aşılmış olacağını belirterek, köklü çözümün kampüs içinde radikalleşmeye katkıda bulunan faktörlerin tespit edilip üzerine gidilmesiyle mümkün olacağını bildirdi.
Okur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Boğaziçi Üniversitesinde, Zeytin Dalı Harekatı’nda şehit olanlar için anma etkinliği yapan gençlere yönelik saldırıya ilişkin değerlendirmelerde bulundu
Terör örgütlerinin, kampüsleri özel bir eylem alanı olarak gördüklerine dikkati çeken Okur, doğduğu şehri bırakıp, aile çevresinden uzaklaşan gençlere yeni bir sosyal çevre sunan bu örgütlerin üniversiteleri, kendi dünya görüşlerine kanalize edebilecekleri bir zemin olarak kullandıklarını belirtti.
Terör örgütlerinin, üniversitelerin prestijinden yararlanarak mesajlarını daha geniş kesimlere yayma çabası içinde olduklarını ifade eden Okur, “Türkiye’nin hafızası, üniversiteleri mesken tutmuş terör örgütlerinin, etkisi kuşaklar boyu hissedilecek ağırlıkta tahribat üretebildiğini gösteren örneklerle dolu. Kampüslerin etrafını saran duvarlar, içeriyi örgütler için güvenli, terör propagandasını aktif biçimde reddeden öğrenciler için ise korku dolu bir yer haline getirmeye başladığında kritik eşik aşılmış oluyor. Bu eski meselemize köklü çözüm üretmek, kampüs içinde radikalleşmeye katkıda bulunan faktörlerin tespit edilip üzerine gidilmesiyle mümkün.” değerlendirmesinde bulundu.
“Yüz kızartıcı yeni bir örnek”
Okur, şunları kaydetti:
“Kurumların tarihsel süreç içinde kök salan ideolojik tutum ve vizyonları, toplumsal yapıya mündemiç doğal çeşitliliğin öğretim üyesi kadrolarına aksetmesini ısrarla engelleyen refleksler, tek tipleştirilmiş bir ideolojik iklimde kampüslerin marjinalizmin laboratuvarları olarak tahkim edilişleri… Hayli uzatılabilecek bu listedeki sorunlar silsilesinin ürettiği zemin, Türkiye’nin güvenlik hassasiyetlerinin yükseldiği dönemlerde çamur deryasına dönüşüyor.
Zeytin Dalı Harekatı’nda şehit olanlar için anma etkinliği yapan gençlerin tehdit ve tacizlerle karşılanışı, bu vahim hakikatin yüz kızartıcı yeni bir örnekle karşımıza çıkışı anlamına geliyor. Tekrarlanmaması için meselenin derinlemesine tahliline ve bilimsel kaliteyi korurken gençlerimiz üzerindeki terör propagandasını kesecek akıllı tedbirlere ihtiyacımız var.”