Libya‘da savaş suçları işlediği için Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından hakkında yakalama kararı bulunan, Halife Hafter’e bağlı milis komutanı Mahmud el-Verfelli’nin Bingazi’de silahlı saldırı sonucu öldürülmesinin Bingazi’ye ve tüm ülke güvenliğine olumsuz yansımaları olacağı düşünülüyor.
Libya’nın doğusundaki gayrimeşru güçlerin lideri Halife Hafter milislerinin Özel Kuvvetler Sözcüsü Meylud Ez-Zevi, 24 Mart’ta yaptığı açıklamada, Özel Kuvvetlerin sembol isimlerinden Yarbay Mahmud El-Verfelli‘nin (42) öldürüldüğü duyurdu.
Verfelli’nin Bingazi’deki El-Hevari Mezarlığına herhangi bir askeri tören düzenlenmeden gömülmesi dikkati çekerken, ölümüne ilişkin soruşturma ya da adli tıp sürecinin duyurulmaması da bu suikast dosyasının alelacele kapatılmaya çalışıldığı izlenimi yarattı.
Halife Hafter cephesinden Verfelli’nin ölümüne dair yapılan yazılı açıklamalar taziye mesajlarıyla sınırlı kalırken, saflarındaki en öncü isimlerden birine karşı düzenlenen bu saldırının arkasında kimler olduğuna veya faillerinden hesap sorulacağına ilişkin somut bir duruş gösterilmemesi de dikkati çekti.
Libya basını ve kamuoyunda çok sayıda yorumcu ve siyasi analist Verfelli suikastının “içeriden bir iş” olduğu değerlendirmesinde bulundu. Savaş suçlusu Verfelli’yi uluslararası baskıları bertaraf etmek için Hafter’in öldürttüğü yorumları yapıldı. Zira Verfelli, askeri olarak Bingazi’de üstlendiği önemli rollere rağmen aynı zamanda tartışmaların odağında bir isim olarak biliniyordu.
Buna göre Hafter, Mahmud Verfelli’nin ölümü ile saflarındaki önde gelen isimlerinden birini kaybetse de işlediği katliamlar ve savaş suçlarıyla uluslararası toplum ve bölgedeki bazı kabilelere karşı başını ağrıtan büyük bir yükten kurtulmuş oldu.
Libya’da ulusal birlik hükümeti kurulması, parlamentodan ezici çoğunlukla güvenoyu alması, daha önce görülmemiş bir uluslararası destek görmesi gibi gelişmeler Hafter’in ülkede bölünmüşlüğün sona ermesi, uzlaşının sağlanması, ordunun tek çatı altında toplanması, yasalara uygun tek başlı devlet kurumları oluşturulması için Libya arenasından çekilmesini zorunlu hale getirdi.
Verfelli’ye bağlı milislerden meydan okuma
Hafter milisleri, Verfelli’nin ölümünün ardından ona bağlı güçlerin ve destekçilerinin tepkilerinden endişe duyuyor.
Zira Verfelli’nin ölümünü duyan milisleri, haberi alır almaz Bingazi’deki hastane önünde havaya ateş açmış, öfkelerini ifade etmişlerdi. Cenazesinde de benzer sahneler ortaya çıkmış, sosyal medyada yayımlanan bazı görüntülerde yüzleri maskeli milisler Verfelli’nin ölümüyle ilgili intikam sözleri etmişti.
Verfelli’ye bağlı güçler, doğrudan Hafter’i suçlu bulmasa bile ona bağlı milislerin ve bazı komutanların bunun arkasında olduğunu düşünüyor.
Verfelli yanlıları daha önce Hafter’e karşı güçlerini göstermişti. Hafter’e yapılan uluslararası baskılar sonucunda toplu katliamlarla anılan savaş suçlusu Verfelli, 2018 yılında ülkenin doğusundaki Merc kentinde bir karakola teslim olmuştu.
Verfelli’nin teslim olmasının ardından ona bağlı güçler Bingazi’de kaos çıkarmış, kentteki birçok ana yolu kapatmış, serbest bırakılması için Hafter’e baskı yapmıştı. Bunların sonucunda Verfelli serbest kalmış, milislerinin de gücü ve etkisi ortaya konulmuştu.
Verfelli’nin Bingazi’deki El-Hevari Mezarlığına herhangi bir askeri tören düzenlenmeden gömülmesi dikkati çekerken, ölümüne ilişkin soruşturma ya da adli tıp sürecinin duyurulmaması da bu suikast dosyasının alelacele kapatılmaya çalışıldığı izlenimi yarattı.
Verfelli destekçilerinin önündeki senaryolar
Mahmud el-Verfelli’nin öldürülmesi Bingazi’de ve tüm Libya’da dengeleri değiştirecek gibi görünüyor. Halihazırda Verfelli’ye bağlı milislerin önünde iki senaryo bulunuyor.
Birincisi; kendilerini bir düzene koyup Hafter’in oğulları Saddam ve Halid’e bağlı güçlerle açıkça çatışmalara girerek Bingazi’yi ele geçirmek ki bu da nihayetinde Hafter’le çatışmak olur. Bu senaryo Bingazi’deki güvenlik durumunu daha karmaşık hale getirir. Bu durumda bölgedeki silahlı çatımalar ve suikastlar artabilir.
İkinci senaryoda Hafter, daha önce otoritesinden sapan bazı komutanlara yaptığı gibi Verfelli güçlerinin bağlı olduğu Yıldırım Tugayı’nı diğer askeri birimler arasında dağıtabilir, önde gelen aşırıcıları gözaltına alabilir ve bu şekilde güçlerini kırabilir.
Bu durumda sahadaki bir rakipleri kenara çekilen Hafter’in oğulları, kontrollerini güçlendirmiş olur. Ayrıca yalnızca batıdaki kabileler arasında değil doğudaki kabileler arasında da tartışmalı bir isim olan ve bölgede çok da kabul görmeyen Verfelli’nin sahneden çıkması ordunun bütünleşmesine, uzlaşıya çıkar sağlar.
Savaş suçlusu Verfelli’yi uluslararası baskıları bertaraf etmek için Hafter’in öldürttüğü yorumları yapıldı. Zira Verfelli, askeri olarak Bingazi’de üstlendiği önemli rollere rağmen aynı zamanda tartışmaların odağında bir isim olarak biliniyordu.
Hafter’in Libya sahnesinden çekilmesi gerekiyor
Verfelli’nin öldürülmesinin ardından Hafter sıkıntıya düşebilir. Daha önce belli dönemlerde Hafter’in yanında duran önde gelen komutanlar, ona rakip olmaya, muhalif olmaya, özellikle de oğullarının yaptıklarını eleştirmeye başladı. Bu komutanlar gözaltına alınabilir ya da tasfiye edilebilir.
Hafter’e bağlı güçlerin sözde Genelkurmay Başkanı Abdurrezzak Nazuri, Hafter’e ve oğullarına muhalefet eden önde gelen komutanlardan. Nazuri, ordunun birleşmesi halinde üst düzey bir makam elde edebilecek adaylar arasında yer alıyor. Bu durum da onu hedef tahtasına oturtuyor.
Hafter’in başkent Trablus saldırısının başarısızlığa uğramasının ardından Bingazi’de güvenlik durumları gittikçe kötüleşti. Kent daha fazla şiddet eylemleri ve ölümlere sahne olmaya başladı.
Bingazi’de tehlikeli bir şekilde şiddetin artması, her gün suikastlar, faili meçhul cinayetler yaşanması, yol kenarlarında cesetler bulunması, Hafter’in 2014’te ortaya attığı kenti faili meçhullerden kurtarma vaatlerini de yok ediyor.
Libya’da ulusal birlik hükümeti kurulması, parlamentodan ezici çoğunlukla güvenoyu alması, daha önce görülmemiş bir uluslararası destek görmesi gibi gelişmeler Hafter’in ülkede bölünmüşlüğün sona ermesi, uzlaşının sağlanması, ordunun tek çatı altında toplanması, yasalara uygun tek başlı devlet kurumları oluşturulması için Libya arenasından çekilmesini zorunlu hale getirdi.
Libya meselesiyle alakalı aktif birçok ülkede de bu kanaat oluştu. Hafter’in 2014’te başlattığı “Onur Operasyonu”nun doğu bölgelerinde ve tüm ülkede güvenlik, istikrar ve onurlu bir yaşamı tesis etmede başarısız olmasının ardından doğudaki kabilelerde de bu kanı yaygınlaştı. Tüm bunlar da Hafter’in herkesin yararına artık sahneden çekilmesini gerektiriyor.