ANKARA
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, teröristlerin Afrin bölgesinde yediği darbeler neticesinde yeni arayışlara girdiğine işaret ederek, PYD-YPG’nin Suriye rejimine yaptığı çağrıyı hatırlattı.
Bunun PYD-YPG’nin ne tür kirli ilişkiler içinde olduğunu, işine geldiği zaman her ülke ve aktörle iş birliği yapabileceğinin göstergesi olduğunu vurgulayan Kalın, PYD-YPG’ye DEAŞ ile mücadele bahanesiyle destek veren Amerikan yönetiminin bu noktayı daha net bir şekilde görmesi gerektiğini söyledi.
“Amerikan yönetimine verilmiş bir mesajdır”
“Bu bizden çok Amerikan yönetimine verilmiş bir mesajdır.” ifadelerini kullanan Kalın, Amerikan yönetiminin bunu doğru bir şekilde analiz etmesini ve PYD-YPG’ye verdikleri desteğin derhal ve daha fazla gecikmeden sonlandırmasını umduklarını kaydetti.
DEAŞ ile mücadele adı altında verilen desteklerin artık hiçbir zemininin kalmadığını dile getiren Kalın, DEAŞ tehdidinin ortadan kalktığını, bu nedenle PYD-YPG terör örgütüne verilen desteğin devam ettirilmesinin söz konusu olmaması gerektiğinin altını çizdi.
Zaman zaman çeşitli ülkelerden “PKK bir terör örgütü ama biz PYD’yi terör örgütü olarak görmüyoruz” şeklinde açıklamalar yapıldığını anımsatan Kalın şöyle devam etti:
“Türkiye Cumhuriyeti, PKK terör örgütünü 1984 yılında terör örgütü olarak tanımış ve listesine almıştır. Avrupa Birliği ise PKK’yı ancak 2002’de, yıllar sonra, çok uzun bir gecikmeden sonra terör örgütleri listesine alabilmiştir. PKK’nın bir terör örgütü olduğunu anlamaları, 1984-2002, bu kadar zaman dilimi içinde gecikerek gerçekleşmiştir. Biz bugün PYD-YPG konusunda ayrı uyarıyı yapıyoruz. 5 -10 yıl sonra ‘Evet PYD-YPG de bir terör örgütüymüş, PKK’nın devamıymış’ şeklinde gecikmiş bir karar vermelerinin, aslında bugün terörle mücadeleye büyük zarar verdiğini tekrar hatırlatmak istiyoruz. PKK konusunda yaşadıkları bocalamayı ve gecikmeyi, PYD-YPG konusunda yaşamamaları için gerekli uyarıları yapmaya bundan sonra da devam edeceğiz.”
“Soçi Zirvesinde bir takım hatalar yapıldı”
Geçtiğimiz hafta Soçi’de Suriye Ulusal Diyalog Konferansı gerçekleştirildiğini anımsatan Kalın, Soçi toplantılarına yapıcı bir tutumla yaklaştıklarını, bunun sahaya somut yansımalarının olması, çatışmasızlık durumunun devam etmesi ve siyasi geçiş sürecinin hayata geçirilmesi için katkı sağlaması yönünde çabaları yoğunlaştırdıklarını ifade etti.
Soçi’de bir üçlü zirve gerçekleştirildiğini belirten Kalın, “Bizim açımızdan, Soçi Zirvesi’nde birtakım hatalar yapıldı, aksaklıklar oldu. Buna tepki olarak da Suriye muhalefetinin belli kolları bu toplantıya katılmadı. Buna rağmen özellikle sonuç bildirgesinde Birleşmiş Milletler 2254 sayılı karara atıf yapılması, Astana ve Cenevre süreçlerinin birbirine biraz daha yakınlaştırılması noktasında önemli bir adım atıldı.” değerlendirmesinde bulundu.
“Anayasa Komisyonuna verilecek isimleri belirleme süreci başlattık”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, 150 kişilik Anayasa Komisyonunun kurulması kararının da bir diğer önemli netice olduğuna dikkati çekerek, muhaliflerle yaptıkları istişareler neticesinde bu komisyona verilecek isimleri belirleme sürecini başlattıklarını bildirdi.
Bunun siyasi geçiş sürecinde önemli bir adım olduğunu dile getiren Kalın, Suriye rejiminin İdlib çatışmasızlık bölgesinde, Astana’da alınan kararları ihlal edici tavırlarının devam ettiğini söyledi.
Sivillere dönük saldırılara karşı bütün aktörlerin devreye girmesi için çağrıda bulunan Kalın, “Bu konunun bizim için ayrıca önemi var. Şu anda Türk Silahlı Kuvvetleri yapılan anlaşma çerçevesinde 4’üncü gözlem bölgesini kurmak için çalışmalarını yoğun bir şekilde yürütüyor. Zaman zaman sahada zorluklarla, taciz ateşleriyle hatta saldırılarla karşılaşıyor. Bütün bu riskleri almamızın sebebi, yaptığımız anlaşma çerçevesinde İdlib’in güvenli bir bölge haline gelmesidir. Burada da garantör ülkeler başta olmak üzere herkesin üzerine düşeni yapması gerekmektedir.” yorumunu yaptı.
“Ekonomimize herhangi bir olumsuz etkisi olmamıştır”
Zeytin Dalı Harekatı’nın ekonomiye olumsuz etki yapabileceği şeklinde spekülasyonlar yapıldığını ifade eden Kalın, Fırat Kalkanı Harekatı başladığında da benzer açıklamalar yapıldığını fakat bunların doğru olmadığının yaşanan o süreçte görüldüğünü söyledi.
Kalın şöyle devam etti:
“Zeytin Dalı Harekatı’nın ekonomimize herhangi bir olumsuz etkisi olmamıştır, bundan sonra da olması beklenmemektedir. Aslında tam tersine terörden tamamen arındırılmış bir bölge ve Türkiye sınırları içinde terörün tamamen sıfırlanması üretim, yatırım, uluslararası sermaye açısından çok daha elverişli, cazip bir ekonomi portfolyonun oluşmasına da imkan sağlayacaktır. Bunun somut neticelerini de 2017 yılında gördük. Son çeyrekte yüzde 11,1 büyüme oranı, dünyada bir numaraydı, bir rekor idi. 2017’nin toplamına baktığınız zaman yüzde 7,4 civarında muazzam bir büyüme başarısı yakalandı. Aynı şekilde turizm alanında çok önemli bir toparlanma süreci yaşadık. Turizm gelirlerimiz yüzde 19, turist sayısı ise yüzde 24 civarında arttı. Bu yıl bunun daha da büyüyerek artmasını bekliyoruz. Yapılan bir araştırmaya göre,Türkiye dünya ekonomileri içinde en cazip ve gelişmekte olan ikinci ülke Meksika’dan sonra.”
Kalın, Ekonomik krizlere, savaşlara, terörle mücadeleye rağmen Türk ekonomisinin sağlam bünyesini göstermesi açısından bu rakamların önemine değindi.
“Kararlılığı net bir şekilde gördük”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Roma’da İtalyan CEO’larıyla yaptığı toplantıya işaret eden Kalın, “İtalya ile 20 milyar dolar civarında ticaret hacmimiz var. Hedefimiz 30 milyar dolara çıkartmak. Biz, yaklaşık bin 400’ün üzerinde Türkiye’de iş yapan İtalyan şirketi var, onların en büyüklerinin CEO’larında bu iradeyi çok net gördük. Sayın Cumhurbaşkanımız da Ekonomi Bakanımız, yatırım ajansı ve diğer ilgili kurumlarımızla birlikte onları Türkiye’de daha fazla yatırım yapmaya davet etti. Biz de onlarda bu kararlılığı net bir şekilde gördük.” ifadelerini kullandı.
Bunun İtalya ile sınırlı olmadığını, Almanya ile yaşanan siyasi krizlere rağmen, Alman yatırımcıların Türkiye’de çalışmaya devam ettiklerine dikkati çeken Kalın, “Fransız, İngiliz, Amerikan ve diğerleri. Bu, Türkiye’deki yatırım ortamını sağlam ve güven verici niteliğini ortaya koyması açısından büyük önem arz ediyor.” dedi.
Kalın, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı saldırıların sadece siyasi, terör ve başka alanlardan gelmediğini, zaman zaman finansal operasyonlarla da karşı karşıya kalındığını aktardı.
Geçmişte bu tür tahminlerin ya da kehanetlerin altının boş çıktığını defalarca gördüklerini belirten Kalın, “Biz Zeytin Dalı Harekatı devam ederken, aynı şekilde PKK terör örgütüne karşı Türkiye’de, sınır ötesinde Irak’ta ve başka yerlerde bu operasyonlar devam ederken, ekonomimizin bunlardan olumsuz etkilenmediğini, etkilenmeyeceğini ifade etmek isterim.” diye konuştu.
“Vize serbestisi Türkiye-AB ilişkilerine yeni bir ivme kazandıracak”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, vize serbestisi ile ilgili, “Bunun 2018 içerisinde hayata geçirilmesi, Türkiye-AB ilişkilerine yeni bir ivme kazandıracaktır.” ifadelerini kullandı.
Zeytin Dalı Harekatı’na değinen Kalın, “Harekatın ekonomimize herhangi bir olumsuz etkisi olmamıştır, bundan sonra da olması beklenmemektedir.” dedi.
Kalın, “Suriye’de rejimle herhangi bir temasımız söz konusu değil, şu anda öyle bir temasın kurulması da söz konusu değil.” şeklinde konuştu.
Muhabir: Aynur Ekiz