Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Türkiye Özel Okullar Derneği IT Komisyonunun desteğiyle “Eğitimde Dijital Dönüşüm” temasıyla bu yıl 7’ncisi çevrim için düzenlenen Eğitim Teknolojileri Konferansı’nda (ETP21) konuştu.
Eğitimcilerin, doğru adresi takip eden, geleceği öngörecek, oraya uzanacak hem entelektüel hem de aksiyon gücüne sahip öncüler olmakla mükellef olduklarını dile getiren Selçuk, bu öncülük sayesinde geleceği daha güçlü bir biçimde kurmanın mümkün olacağını belirtti.
Çocukların bu gelecek tasavvuru içerisinde geride kalmamalarının, dünyadaki akranlarıyla birlikte bir şeyler oluşturmalarının ve insanlığın geleceğine dair güzel haberler üretmelerinin önemine dikkati çeken Selçuk, “Bir taraftan da dünyadaki bu dönüşümde çocuklarımızın adil bir şekilde yer bulmaları, yarışabilmeleri ve rekabet edebilmeleri çok önemli. Bunun temelinde yatan kavram da ‘fırsat adaleti’ diye düşünüyoruz. Milli Eğitim Bakanlığında ‘fırsat adaleti’ ifadesi kullanıyoruz. Çünkü fırsat eşitliği herkese eşit davrandığınızda herkesin hak ettiği içeriği ya da muhtaçlığını gidermiş olmazsınız. Bu nedenle de adalet kavramı çok daha sağlıklı bir kavram diyebiliriz.” diye konuştu.
Dijital dünyanın içine doğan çocukların başka sorumlulukları ve ihtiyaçları olduğuna işaret eden Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Onlar teknolojinin içinde doğdular diyebiliriz. Diğer kuşaklara göre yeni teknolojiyle ilgili hususları çok daha çabuk öğrenebiliyorlar, çok daha kolay uyum sağlayabiliyorlar. Bu bir taraftan farklı dönemlerde, iletişimin çok farklı yönlerini görmüş olan biz öğretmenlerin dikkat etmesi gereken başka yönleri de gündeme getiriyor. Çok eskilerde kırsal alanda çeşme başı buluşması, kapı önü sohbeti, çay bahçesi muhabbeti, tüm bunlar elbette iletişimin bir boyutu ya da aracı ama bugün sosyalleşmenin çok farklı versiyonlarıyla karşı karşıyayız. Sosyal medyayı ya da benzeri kavramları, sadece şikayet edilecek konular değil nötr araçlar olarak görmek zorundayız. Yani onların iyiye ya da kötüye kullanılası elbette bizim elimizde. Yoksa herhangi bir aracın ya da aletin iyi ya da kötü olmasında söz etmiyoruz.”
“Dijital dönüşüm, kitlesel eğitimden kişisel eğitime doğru gidişatı içeriyor”
Bakan Selçuk, bugün artık alışverişini internetten yapan, sinema, tiyatro, konser gibi benzer içerikleri internetten izleyen bir nesil olduğunu, onların bu ihtiyaçlarına karşı duyarsız davranılmaması gerektiğini söyledi.
Dünyanın gelecek 15-20 yıl içerisinde yaşayacağı büyük kırılmayı ve dönüşümü yeniden okumak zorunda olduklarını belirten Selçuk, şunları kaydetti:
“Dijitale doğru olan bu dönüşüm, içinde olduğumuz kitlesel eğitimden kişisel eğitime doğru bir gidişatı içeriyor. Bu aslında insan doğasına daha uygun bir yaklaşım denilebilir ama içinde yine riskler barındıran bir yaklaşım ve eğitim teknolojilerinin de bu dönüşümde çok güçlü araçlar olmaları ve birtakım yöntemler sunmaları gerçekten önemli. Kişiselleştirmeyi elbette önemsiyoruz ama bir taraftan da derinleşmeyi önemsiyoruz. Yani sadece kitlesel eğitim vererek ‘Herkese aynı içerik, aynı yöntem’ dediğimizde bunun aslında eğitimin doğasına aykırı olduğunun hepimiz farkındayız. Peki kişiselleştirmeyi nasıl yapacağız? Tam da bu arada eğitim teknolojilerinin büyük katkısı devreye giriyor ve insanların kendi doğalarına uygun, potansiyellerinde var olan enerjileri açığa çıkarabilecek ortamlar oluşturmada öğretmenin rolü ve dolayısıyla teknolojinin rolü daha fazla önem kazanmaya başlıyor ki biz bunu 2023 Eğitim Vizyonu dokümanında açıklamaya çalışıyorduk. Bugün de küresel salgının ortaya çıkardığı birtakım farklılıklar, 2023 Eğitim Vizyonu’nda ortaya konulan bakış açısının aslında geleceğe dönük olan yönünü daha fazla açığa çıkardı. Bu kişileştirmenin beraberinde gelecek olan riskleri de göze almak söz konusu.”
“Daha çok çalışmamız, yenilikler ortaya koymamız gerekiyor”
Bakan Selçuk, Milli Eğitim Bakanlığı olarak bunun altyapısı konusunda yaklaşık 2 yıldır yoğunlaştıklarını, bu dönemde de küresel salgının tetiklemesiyle biraz hızlanıldığını ifade ederek, şöyle devam etti:
“Çünkü sadece EBA’da bile 30 kata yakın bir artıştan söz ediyoruz. 3 milyondan fazla canlı dersten ve 3 televizyon kanalından söz ediyoruz. Biz aslında bunları Türkiye’de anlatırken aslında şunu da ifade etmeye çalıyoruz. Dünyadaki diğer ülkelerde küresel salgın döneminde ne yapıldı da Milli Eğitim Bakanlığı olarak biz bunları yapmadık veya yapamadık ya da eksik bıraktık noktası bizim açımızdan çok önemli. Çünkü belki içerideyken çok fark etmiyorduk ama Milli Eğitim Bakanlığı olarak kurduğumuz televizyonlara canlı ders altyapısı, EBA’nın içerikleri, uzaktan eğitimle ilgili ortaya konulan basılı dokümanlar, soru paketleri, mobil uygulamalar ve daha onlarcasını burada sıralayabilirim. Ama şunu özellikle ifade etmek isterim, fırsat adaleti ya da fırsat eşitliği bakımından örneğin sınava giren çocuklarımız, evlatlarımız için gerçekten çok çok adil bir dönemden geçiyoruz diyebilirim. Çünkü sadece 12. sınıf öğrencisinin 5 ayrı öğretmenden aynı konuyu izleme ihtimali, imkanı var. Bu gerçekten önemli bir kazanım ve dünyada bunun benzerlerini çok az görüyor olmak Türkiye olarak bizim yaptığımızın, Milli Eğitim Bakanlığının yaptığının önemini belki daha da iyi açıklamak için bir fırsat sağlayacaktır.”
Bu anlamda da şu anda EBA’nın mobil uygulamalardaki abone ve indirme sayılarının konuya olan talebi de gösterdiğini dile getiren Selçuk, “Ya da dünyada en fazla aranan kelimenin içerisinde kovid olması, Türkiye’de EBA olması ya da EBA’nın dünyada 20 milyardan fazla tıklanmayla en çok ziyaret edilen eğitim sitesi olması bütün bunlar bizi elbette mutlu ediyor ama daha çok çalışmamız, yenilikler ortaya koymamız gerekiyor. Çocuklarımızın, öğretmenlerimizin imkanlarını artırmamız gerekiyor.” diye konuştu.
Bakan Selçuk, Dünya Bankası ile yaptıkları 160 milyon dolarlık bütçeli 3 yıl sürecek olan Güvenli Okullaşma ve Uzaktan Eğitim Projesinin de aslında tam da bu dönemin ihtiyacını karşılamayla alakalı gibi görülebildiğini ama geleceğe yönelik bir hizmet olduğunu dile getirdi.
Bu çerçevede yaptıkları destek çalışmalarına ilişkin de bilgi veren Selçuk, bu dönemde kendisini en çok mutlu eden hususlardan birinin de öğretmen eğitiminde ortaya konulan büyük sıçrama olduğunu söyledi.
Selçuk, Harvard Üniversitesi, Apple, Google, Microsoft ile yapılan çalışmaların küresel salgın döneminde sadece olumsuz şeylerin olmadığını, olumlu birtakım gelişimlerin, değişimlerin de olduğunu gösterdiğini söyledi.
Bu anlamda yapılan tüm çalışmaların teknolojiyle bağlantılı olduğuna işaret eden Selçuk, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Ama teknoloji kendi başına ne iyi ne de kötü olan bir kavram. Biz onu nasıl kullanırsak, nasıl değerlendirirsek o çerçevede etkisi olabilecek bir durumdan söz ediyoruz. Çocuklarımızın geleceğe dönük olarak iyi hazırlanmaları, adapte olmaları, ruh sağlığını korumaları, sosyal, duygusal becerilerini geliştirerek ilerlemeleri için yapmamız gereken çok iş var ki bu salgın döneminin en büyük kayıplarından biri, eğer muhtemel kayıplardan söz edeceksek sosyal duygusal becerilerle ilgili olan eksiklerdir. Bizim de bu alanda büyük hazırlıklarımız, çalışmalarımız var. Bunların bir kısmını paylaştık. Daha büyük bir kısmını da çok yakında paylaşmayı planlıyoruz. Bugün sizlerle birlikte yapılan bu çalışmanın hem salgın dönemi için hem de salgın sonrası için çok büyük katkısı olacağını düşünüyorum. Çünkü bu deneyimlerinizden süzülen beceriler, ortaya konulan teknolojik içerikler ve öğretmenlerimize örnek olacak uygulamalar bizim yapacağımız işin kalitesini çok daha artıracak ve burada yapılan hem teorik hem de pratik çalışmalar paylaşıldığında eğitimimizin kalitesi, öğretmenlerimizin ihtiyacı konusunda bize daha umutlu yarınları getirecektir diye düşünüyorum.”
TÖZOK Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Öztürk’ün de açılış konuşması yaptığı konferans, panellerle devam ediyor.